Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 15 Temmuz 2024 tarihli yazısı: Bakış Açısı

Memleketim.

Ata yurdum.

Kadınhanı, Konya iline bağlı bir ilçe olup, zamanında Kınık, Bayat, Afşar ve Çaşdur boylarının yerleştiği Anadolu’nun tam kalbi diyebileceğimiz bir coğrafyadadır. Verimli topraklarının rengi kırmızı olduğundan ‘’Kınalı Topraklar’’ diye bilinir.

Kadınhanı, adını Selçuklu döneminde inşa edilen "Kadın Hanı" adlı kervansaraydan alır. Bu kervansaray, ticaret yolları üzerinde stratejik bir konuma sahipti ve tüccarların güvenli bir şekilde konaklamasını sağlardı. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad döneminde, ticaret yollarının güvenliği ve tüccarların ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla birçok kervansaray inşa edilmiştir ve Kadın Hanı da bunlardan biridir.

Osmanlılar döneminde bölgeye yerleşen Türkmen aşiretleri, tarım ve hayvancılıkla uğraşmış ve bölgenin ekonomik yapısını güçlendirmiştir. Kadınhanı, bu dönemde de önemli bir konaklama ve ticaret merkezi olma özelliğini korumaya çalışmıştır.

Gel zaman, git zaman; yani zaman, zaman içinde eskiyerek ilerledikçe; yapılan yeni yollar diğer ilçelerin merkezlerinden geçip ekonomilerini  hareketlendirirken nedense Kadınhanı’nın çevresinden dolanmış, tren istasyonu nedense 15 km uzağına yapılmış gelenden herkes bihaber, nedense hep fabrika ve yatırımları komşu ilçeler kapmış, tarımda hoyratça kullanılan yeraltı sularıyla birlikte yavaş yavaş kendi insanı da şehir merkezine çekilerek azalmış, sonuçta ovanın ortasında, kışın ayazında, yazın güneşinde tıpkı astubaylar gibi kendi kaderiyle baş başa kalmış bir ilçe Kadınhanı.

Kervanlar konaklasın, tacirler dinlensin ve bununla birlikte ilçenin ekonomisine katkı olsun diye ilçe merkezine kervansaray yapılırken sonradan yapılan yeni yollar ve tren hattı neden Kadınhanı İlçesinin dışındadır ya da uzağındadır diye sorgulamak lazım gelmez mi sizcede?

Kadınhanı Tren İstasyonunun kenarında iki küçük köy var:

Kurthasanlı ve Karakurtlu.

Biri annemin diğeri babamın köyü.

Yüzlerce yaşanmış hikayeden iki tane seçerek devam edeceğim izninizle.

1896 yılında Kadınhanı Tren İstasyonu ve tren yolu hattı tamamlanmıştır. O gün Karakurtlu’da yaşayan dedem Küçük Mehmet’in dayısı bir iş için atıyla Karakurtlu’dan Kadınhanı’na gelir. İşi uzayınca da kalacak yeri olmadığından Karakurtlu’ya dönmek için gece çıkar yola mecburiyetten. Şimdiki gibi yol yok, ışık yok, haberleşme yok. Atının üzerinde, tüfeği sırtında giderken tırıs birden karşısına tek gözlü, başından dumanlar çıkan dev bir canavar çıkar. Hemen tüfeğine sarılıp iki el ateş eder gözüne doğru ama nafile. Canavar üzerine doğru çok hızlı gelmektedir, son bir el daha ateş eder, canavara kurşun işlemez. Atını dörtnala sürüp, köye ulaşır. Olanları kan ter içinde anlatır, herkes derin uykusundan uyanmış, korkmuş ve şaşırmış bir şekilde nöbet tutarak geceyi sabah eder. Canavar bu! Ya köye gelirse?

Konya vilayeti, Kadınhanı nahiyesi ise çoktan karışmıştır tencerede pişen çorba gibi. Telgraf direkleri memleketin her yerinde geceden beri mesai yapmaktadır. Gazeteler de kendilerince gündeme taşımışlar olanları çoktan ehemniyet vererek. O gün ilk seferini yapan trene gece vakti Kadınhanı Tren İstasyonu civarında kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce ateş açılmıştır. Nereden bilecekler onun bir canavar olduğunu köylünün gözünden bakmadıktan sonra? Ve de ilk defa karşılaştığın şeyin ne olduğunu anlatan olmazsa nereden bileceksin canavar mı tren mi diye, o zamanın koşullarında?

Sanki, treni bilen var da!

Köye gelen jandarmalar, kaymakam, ilçenin akil adamları derken konu anlaşılmış ve kimse zarar görmeden uhulet ve suhuletle olay kapatılmış bir süre sonra yavaş yavaş.

Astsubay Camiasının hak mücadelesinde de bireysel hareket edenler kendi bakış açılarından kazanım elde ettiklerini düşünebilir ama gerçekte olumsuz etkisi daha büyük olabilir diye siz de benim gibi düşünüyor musunuz?

1950 yıllar, Kurthasanlı Köyü’nde de diğer köyler gibi tarım ve hayvancılık yapılmaktadır. Köyde yaşayan ailelerin Paflılar, Tombaklar, Cozzuklar gibi lakapları olmakla birlikte her ailenin de hatırı sayılır derecede tarlası ve hayvanı vardır. O zaman ev, araba almak yok; ev, arsa yerine tarla, araba yerine hayvan alınırmış. Kapısında bağlı atları olan, sabana koşacak öküzleri olan zengin sayılırmış diğerlerince.

O yıllarda annem daha küçük bir çocuktur ve dedem günlerden bir gün sürünün içinden annesi ölen bir kuzuyu ona vermiştir. Aylarca kuzuyu özenle büyüten annem, dedemin: ‘’Artık kuzun büyüdü, onu sürüye kat, sürüyle birlikte otlasın!’’ sözü üzerine istemeye istemeye kuzusunu köyün ortak sürüsüne katar. Ama bir farkla; kuzum üşümesin diye üzerindeki önlüğünü de kuzunun sırtına örtmüştür. Köyün harman yerinde toplanan binlerce koyunun arasına giren kuzu, üzerindeki örtü nedeniyle tüm sürüyü ürkütmüş, koyunlar ve koçlar köyün ve tarlaların her bir tarafına kaçmış, çoban köpekleri sürüyü toparlamak için havlayarak hayvanların peşinde, çoban ise kurt (canavar) saldırdı diye köy meydanında uzun süre avazı yettiğince tellallık yapmış.

Olay tüm ayrıntıları ile meydana çıktığında ise herkes rahat bir nefes almış, sanırım en çok da çoban. O günü yaşamış olup hatırlayanlar hala anneme tebessüm edip o değilden takılırlar latife olarak.

Astsubayların hak mücadelesinde de camianın içine birleri tarafından ya da bir yerlerden bizden birileri bir şekilde, birlik olmamıza ket olmak için girmiş olabilir mi diye de düşünmeden edemiyorum?

Teşbihte hata olmaz!

Biri memleketim, biri camiam.

Vazgeçilmezlerim.

Değer verdiklerim.

Herkesin memleketi kendine güzel, herkesin derdi kendine özel.

Ama ilçenin, camianın, memleketin, vatandaşın, emeklilerin, esnafın sorunları ortak. Aynı sorunu ve derdi olanlar bir araya gelerek, birlik olarak hareket etmelidir. Çözümü, aynı dert ile dertlenmeyenlerden beklemek abesle iştigal etmek olur.

Kadınhanı ilçesi için yapılan planlamalar ve projeler vardır elbet ama önemli olan canavarı (Treni) ilçenin merkezine getirmek ve ilçenin kenarındaki yollardan geçip giden araçları (binek oto, otobüs, kamyon, tır) Konya Yolu Kadınhanı giriş kavşağı yanında, kör kuyunun olduğu yere sağlı-sollu mola ve konaklama tesisi yaparak, yolcuların ihtiyaçlarını gidermesini sağlamak, yöresel ürünler sunarak misafir etmek, köylünün doğal ürünlerini satmasına vesile olmak ve Kadınhanı ekonomisini canlandırmak olmalıdır.

Astsubayların durumunu ise, yine astsubayların azim ve çabası belirleyecektir.