Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 2 Kasım 2023 tarihli yazısı: Baş Çabış

Her Türk asker doğar!

Savaş, Türkler için bir sanattır.

Bir asker için yatakta ölmek yüz karasıydı geçmişi şan ve şerefle dolu askeri tarihimizin ilk döneminde.

Ve erkek ve kadın ayrımı olmadan hepsi usta savaşçılardı.

Türk tarihinde ilk düzenli ordu Hun Kağanı Mo-tun (Boga Tonga) Mete Han tarafından kurulmuştur. Düzenli ordu kurulmasaydı Çin İmparatorluğu Çin Seddi’ni yapmak zorunda kalmazdı.

Kök Türkçe yazıtlarında ‘’Ordu’’ kelimesi ‘’Sü’’ olarak ifade edilmiştir. M.Ö. 3000’de kurulan ordu, onlu sisteme göre dizayn edilmişti. Ordu Komutanı olan Genel Kurmay Başkanı ‘’Sü Başı’’ olarak adlandırılmıştır. M.Ö. 710 yılında Türgiş Seferi’nde Ordu Komutanı Sübaşı İni İl Kağan idi. Sadece kağan çocukları, kardeşleri ve yeğenleri ordu komutanı oluyordu ilk dönemlerde.

SÜBAŞI’ndan sonra orduda en büyük ikinci rütbe ÇABIŞ’lıktı.

Bilge Tunyukuk şahsına ait yazıtında, kendisinin İl-teriş’in çabışı olduğunu; ‘’bilgesi, çabışı ben ök ertim.‘’ sözüyle açıklıyor. Çin sınırlarından harekete Aşina Kutlug ile birlikte başlayan A-shih-te Tunyukuk’un, Kutlug’un önde gelen komutanı olma özelliği de bulunmaktadır. Kök Türk tarihinin ünlü devlet adamlarından Köl İç Çor da, Bilge Kağan’ın çavuşluğunu yapmıştır. Onun batıdaki Tarduş Beyleri üzerindeki faaliyetleri ve Beş Balık Seferleri’ndeki üstün gayreti artık bilinmektedir. Köl İç Çor da haklı olarak yazıtında bu unvanını şöyle dile getiriyor: ‘’Köl İç Çor ançak bilgesi, çabışı erti.’’

Yine Uygur komutanları arasında Çabış Sengün adında meşhur bir şahsiyete rastlanılmıştır. 753-754 tarihinde, Uygurlardan Türgiş ülkesine Çabış Tun Tarkan’ın gitmiş olduğu tespit edilmiş durumda. Zamanı belirlenilemeyen Yula Beg adına dikilen Kemçik-Çirgak Yazıtı’nda ise bir Baş Çabış ibaresi ile karşılaşılıyor.

Kitabelerde asker manasına ’den başka Çerig kelimesi de kullanılmıştır.

10000 kişiden oluşan en büyük birlik Tümen’dir ve komutanı Tümen başı idi.

5000 kişiye Beş bıng er başı komutanlık ederdi.

1000 kişiye komutanlık eden Bınga başı ya da Tokuz yüz er başı’ydı.

500 kişiye Beş yüz başı komutanlık ediyordu.

100 kişiye ise Yüz başı,

Asker’e ise Er başı adı veriliyordu.

Asker, mertlik ve yiğitlik kaynağı olup devletin ve milletin koruyucusudur. Ülkenin kılıcı, şehirlerin ve beldelerin kalesidir. Güvenlik onunla sağlanır, düşman onunla yenilir. Ülke savunması onunla yapılır, barışın teminatı, savaşın ise gerçek kahramanlarıdır. Askerlerin fazla olması değil; güçlü, zeki ve cesur olması işe yarar.

Geçmişten günümüze kadar her daim muzaffer ordumuz tarafından nice büyük zaferler kazanılmış, fetihler yapılmış, mücadeleler verilmiş, destanlar yazılmış olmakla birlikte ordu yapılanmasında gerek çağa uygun modern silah ve teçhizat gerekse teşkilatlanmaya yönelik değişimler ve gelişimler devamlı olmuştur fakat ilk günkü ruh ve temel hep aynı kalmıştır.

Dosta dost, düşmana düşman olarak her şeyde, önce Türk devletinin ve milletinin menfaatleri gözetilmiş her rütbe ve kademedeki askerler üstün cesaret ve fedakârlıklar göstermiş, ya şehit ya gazi ama daima kahraman olarak Türk tarihindeki yerini almıştır. Bu asker statülerinden fedakârlıkların en büyüğünü de son dönemde astsubaylar göstermektedir; özlük haklarına yönelik iyileştirmelerin bir an önce yapılmasını ve haklı tazminat taleplerinin ivedilikle karşılanmasını uzun bir süredir sabır ve sükûnetle beklemektedirler.

Astsubaylar ordu içerisinde değerli ve vazgeçilmez bir rol oynarlar. Astsubaylar, disiplin, liderlik ve teknik bilgileri sayesinde askeri birimleri etkin bir şekilde yönlendirir ve operasyonel gereksinimlerin yerine getirilmesinde kilit bir rol üstlenirler. Onların sarsılmaz iradeleri, tarihe mal olmuş kahramanlıkları, cömert özverileri ve profesyonel yaklaşımları, askeri güçlerin başarısı ve güvenliği için hayati bir öneme sahiptir. Astsubaylar, ordunun temel taşı ve bel kemiği olarak diğer rütbe ve statülerle birlikte her türlü saygıyı ve takdiri en üst seviyede hak etmektedirler.

Astsubaylar içinde de BAŞÇAVUŞ rütbesinde olanlar; bilgi, tecrübe, yetenek ve donanımlarıyla ayrı bir yere sahiptir aynı geçmiş tarihimizdeki Baş Çabışlar gibi…

Ve bilinmelidir ki askerler, asla emekli olmazlar, son nefeslerini verinceye kadar da devletinin ve milletinin emrinde sadece vatan için yaşarlar.

Gönderden bayrak inmesin!

Minarelerde ezan dinmesin!

Vatanımız, sağ olsun!

Milletimiz, var olsun!

Devletimiz daim olsun!

Allah, yar ve yardımcımız olsun!

Sefer bizim, zafer Allah’ındır!