Sedat SADİOĞLU'nun 16 Mart 2023 tarihli yazısı: Bilmemiz gerekenler
Gören Göz - 7/1: Hakikat (Gerçek)
Aşağıda, Hacı Bektaşi Veli Hazretlerinin, hakikat ile ilgili güzel bir beyti yer almaktadır. Onu takiben de kendi katkım olan ve açıklama getirmeye çalıştığım beyit bulunmaktadır:
“Hararet nar’dadır
-Saç’da değil !
Hakikat baş’tadır
-Taç’da değil !
Her ne ararsan, kendinde ara…
-Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değil !” (Hacı Bektaşi Veli)
“Hararet nâr-ı aşk’tadır
-Od’da değil !
Hakikat baş’tadır
-Laf’ta değil !
Her ne ararsan, Hakk’ta ara…
-Mal’da, mülk’te, insan’da değil !” (Sedat Sadioğlu)
Hacı Bektaşi Veli Hazretleri, her sorunu (neredeyse) yine insanın kendisinin çözebileceğini ve insanın buna yeteceğini işaret etmekle birlikte, kullandığı dünya ifadeleriyle, neye çözüm olduğunu tam anlatamamaktadır. Üstelik kutsal mekânları da işin içine katarak kendi içinde (sanki) tezat bir duruma düşmektedir. Oysa ikinci beyit ile hazretin anlatılmak isteyip ancak anlatamadığı hislerine (bir nebze) tercüman olunmuştur!
Yüce Allah (c.c.), biz Müslümanları, dünya nimetlerine fazla düşkün olmayan ve ancak ölçülü olan kullarından eylesin… Amin!
Gören Göz - 7/2: Çalışmanın Şekli
Aşağıda, özellikle doğru işlerde çalışana, Yüce Allah’ın (c.c.) nasıl yaklaştığına dair örnek bir hadis aktarılmıştır:
“Sana fayda verecek olan işlerde çalış. (Sedece) Allah’tan yardım iste ve ancak acizlik (tembellik) gösterme!”
Aslında buradaki ana konu, bir işte çalışma ya da işin doğru olduğundan çok, (hadisin sonunda vurgulanan) “tembellik gösterme!” ifadesidir. Dikkat edilirse hem ayetlerde hem de hadislerde, açıklaması yapılan konuya vurgu, cümle bitimlerinde olmaktadır. Çoğu kişi, okudukları ayet ya da hadislerin son kelimelerindeki gizli şifreleri kaçırmakta ya da verilmek istenen mesajları anlayamamaktadır. Belki de bu hadisin Türkçeye çevrilmesindeki önemli olan (asıl) özne, cümle başına gelmeliydi! Hadisi hiç değiştirmeden (hatta güçlendirerek), sadece özneyi başa alarak tekrar yazarsak;
“(Yaptığın ya da yapacağın hiçbir işte) Acizlik (tembellik) gösterme, sana fayda verecek olan (helâl) işlerde çalış. (Ve) Allah’tan (sürekli) yardım iste!”
Yüce Allah (c.c.), biz Müslümanları her işte ve konuda çalışkan olan ve çalıştığı işin hakkını veren kullarından eylesin… Amin!
Gören Göz - 7/3: Allah’a Güvenmek (Tevekkül)
20 yaşımda iken yaşadığım ve geleceğimi etkileyip (bana) yön veren bir olayı aktarmak isterim. İyi bir üniversiteye girmek istiyor ve yaşımın da geçmesini istemiyordum. Ders çalışmalarımı sıkılaştırdım, sabahlara kadar çalışır oldum. Çünkü mühendislik istiyordum ancak lisede edebiyat bölümünden mezun olmuştum. O zamanlar yaptığım, çok fazla çalışmakla birlikte Allah’a sürekli dua ettiğim, güvendiğim ve zihin açıklığı istediğim idi.
Sonuçta, istediğim okulu (Allah’ın yardımıyla) kazandım ve mühendisliği iyi bir dereceyle bitirdim. Burada Yüce Allah’a (c.c.) yönelmek (güvenmek), hem önümü açmış ve hem de iyi bir işe girmemi sağlamış oldu. Aşağıda konuyla ilgili güzel ve anlamlı bir hadis verilmektedir:
“Siz Allah’a hakkıyla tevekkül etmiş olsaydınız, Allah sizi, kuşları rızıklandırdığı gibi rızıklandırırdı!”
Bir ayet:
“Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, ondan başka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, onun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O (-ki Allah), bunu (isteyen) kullarından dilediğine eriştirir. O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir!” (Yunus Suresi, 107.Ayet)
Yüce Allah (c.c.), biz Müslümanları Allah’a koşulsuz güvenen ve yönelen kullarından eylesin… Amin!
Gören Göz - 7/4: Duanın Önemi ve Fatiha
Nasıl dinin direği ‘namaz’ ise kulluğun özü de ‘dua’dır. Duanın, bir kul için içerdiği anlam ve önem, kulu kurtuluşa kadar götürür. Buradaki kurtuluş, dayanılmaz ve uzun süren cehennem azabından dolayı olan kurtuluştur. Yoksa dünyada yaşarken karşılaşabileceğimiz kaza, belâ, hastalık veya afet türü musibetlerden kurtulma değildir. Bunlar -tam tersine- Müslüman için kefarettir. (Yine de doğrusunu yüce Allah bilir!)
Duamızı nasıl yapacağımızı, duanın önemini, duanın yerini ve zamanını bize öğreten yüce kitabımız Kur’an’ı Kerim, sadece bunları bize öğretmemiş, nedenini ve gerekçesini de açıklamıştır. Üstelik ‘dua’ Kur’an’ı Kerim’de sadece bir yerde bulunmaz, yüce kitabımızın tamamında vardır. En çok bilinen ve yararının çok olduğuna ve her kapıyı açıcı olduğuna inanılan sure (aynı zamanda bir dua) olan ‘Fatiha Suresi’dir.
Kısa bilgi: Fatiha Suresi (Duası) Müddesir suresinden sonra Mekke'de inmiştir. 7 (yedi) ayettir. Kur'an'ın ilk suresi olduğu için açış yapan, açan manasına da "Fatiha" denilmiştir. Diğer adları şunlardır: Ana kitap manasında "Ümmü'l-Kitap", dinin asıllarını ihtiva eden manasında "el-Esas", ana hatlarıyla İslâm'ı anlattığı için "el-Vâfiye" ve "el-Seb'u'l-Mesânî", birçok esrarı taşıdığı için "el-Kenz" denilmiştir.
Peygamberimiz "Fatiha’yı okumayanın namazı olmaz!" buyurmuştur. Onun için, Fatiha, namazların her rekâtında (besmele çekilerek) okunur. Manası itibarıyla Fatiha, en büyük dua ve münâcâttır (yakarıştır). Kulluğun yalnız Allah'a yapılacağı, desteğin yalnızca Allah'tan geldiği, doğru yola varmanın da doğru yoldan sapmanın da Allah'ın iradesine dayandığı, çünkü hayrı da şerri de yaratanın Allah olduğu hususları bu surede ifadesini bulmuştur. Kur'an, insanlığa doğru yolu göstermek için indirilmiştir. Kur'an'ın ihtiva ettiği esaslar ana hatları ile Fatiha’da vardır.
Bir şiir: İbadet
Allah’ın ismiyle başlıyorum
Mukaddes işler böyle başlar
Göğe bakıp dua ediyorum
Ey Allah’ım beni unutma!
Ve taşlara başımı yaslıyorum
Ellerim hâlâ gökyüzünde
Bir örümcek ağını örerken
Allah’a yazmış ‘Bismillah’
Alnımı yere koyuyorum.
Ve… yalvarıyorum Allah’a
Beni mutlu et! Bir de iyi ‘kader’
Allah’ım bana çok sabır ver!
Rifat Salahov (Türkçesi: Sedat Sadioğlu)
Rifat Salahov kimdir? 1987 Tataristan doğumludur ve aslen Türk’tür. Hâlen “Şehr-i Kazan” gazetesinde yazar olarak çalışmaktadır.
Unutmayalım ki namaz da (tek başına bir duruş) bir duadır!
Yüce Allah (c.c.), biz Müslümanları ister darlıkta ister bollukta ve isterse her nefes alışımızda, nimetlere şükreden ve şükrünü Allah’a yönelten kullarından eylesin… Amin!
(NOT: Yedinci bölümün sonu…)