Mert Can DUMAN'ın 5 Temmuz 2023 tarihli yazısı: Bize Dönüşüm Gerek
Bu haftaki buluşmamıza başlarken Yunus Emre’nin o çok meşhur dizelerini hatırlayalım: “Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni. Ben yanarım dün ü günü, bana seni gerek seni.” Tarih okumaları yaptığımızda yüzyıllar boyunca farklı akımların, farklı düşüncelerin ve dolayısıyla farklı serüvenlerin birbiri ardına gerçekleştiğini görürüz. Sözde kolay, yaşaması kolay kadar uzun dönemlerde gerçekleşen bu dönemlerin ardından dünya her seferinde başka bir hikâyeyi yazıp yaşamış. İşte bizim neslimize rastlayan serüven ise öncekilere kıyasla çok daha köklü ve hızlı gelişiyor gibi. Ne dersiniz?
Bu satırlardan birçok kez üçüz bir dönüşümün birer ayağı olan yeşil, dijital ve yerli dönüşüm süreçlerine ilişkin değerlendirmelerimizi paylaştık. Yeşil dönüşüm bir yandan yeni bir üretim sürecine işaret ederken ondan daha önemlisi dünyanın daha sürdürülebilir bir hale gelebilmesi için önceliğimiz olarak karşımıza çıkıyor. Bir yandan da teknolojinin hızla gelişmesi hayatımızın her alanında akıllı cihazların tabiri caizse bizi kuşatmasına, gideceğimiz yerden dinleyeceğimiz şarkıya, yapacağımız antrenmandan yazacağımız metinlere kadar her bir unsurun yapay zekânın ve dijital teknolojilerin marifetiyle şekillenmesine vesile oluyor. Bir de ülkemizin özellikle son dönemde savunma sanayii alanında yapmış olduğu yerli dönüşüm atağını unutmamak lazım. Dünyaya kendi penceremizden baktığımızda bir sac ayağı misali üç farklı unsurla şekillenen bir dönüşüm sürecinin tam ortasındayız ve bu süreci yönetebilmeyi diliyoruz.
Bütün bunları zaten biliyoruz değil mi? Peki tekrar dile getirmenin ne gereği var? Gereği şu: TÜİK’in yayımladığı 2022 Yıllık Sanayi Ürün İstatistikleri’nde göze çarpan birkaç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. 2022 yılında toplam üretim değeri 10,5 trilyon TL’ye ulaşan sanayi ürünlerimizin kompozisyonuna baktığımızda, yukarıda bahsini geçirdiğimiz dönüşüm sürecinin bir ürünü olarak uzun yıllar boyunca üretimde lokomotif ürünümüz olan ve bir orta-yüksek teknoloji mensubu olan otomobil üretimimizin durağanlaştığını ancak yeni teknolojilerin şekillenmesiyle beraber bir yüksek teknoloji ürünü olan güneş pili üretiminde hızlı bir gelişimi kaydettiğimizi görüyoruz.
2018 yılında ülkemizde 1,6 milyon adet otomobil üretilirken 2020, 2021 ve 2022 yıllarında 1,1 milyon adet otomobil üretimi gerçekleştirmişiz. Diğer yandan aynı dönemde, güneş pili üretimimizde 3 milyon adetten 11 milyon adet düzeyine yükselmiş durumdayız. Tabii ki bu noktada güneş pili özelinde şunu da eklemek gerekiyor. 1.000 MW kurulu gücüyle Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise sayılı büyük güneş enerjisi santrali konumundaki Karapınar GES’te kullanılan teknoloji yerli üretimin bir ürünü.
Aslına bakarsanız, yukarıda bahsini geçirdiğimiz üç dönüşüm sürecinin her birini birbirinden ayrı düşünmek yerine birbiriyle ilişkili ve daha da önemlisi birbirini besleyen bir yapıda olduğunun bilinciyle üretim ve ihracat yapımızı baştan şekillendirmemiz gerekiyor. Oyunun sadece kurallarının değil kendisinin kökten bir değişime uğradığı bu süreçte Hz. Mevlana’nın söylediği gibi “dünün dünde kaldığını ve şimdi yeni şeyler söyleme zamanı geldiğini” unutmamamız gerekiyor.
Sağlıklı ve güzel bir hafta dileklerimle…