Mert Can DUMAN'ın 5 Nisan 2023 tarihli yazısı: Dönüş(tür)ebilenlerden misiniz?
Franz Kafka, kaleme alırken dünya edebiyatına damga vuracağından bihaber ‘Dönüşüm’ünü, şu tüyleri ürperten ve insanda merak uyandıran etkileyici girişiyle açar: “Gregor Samsa, bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.” 108. yaşını kutladığımız Dönüşüm’de Kafka, satırlar boyunca bir böceğe dönüşen Gregor Samsa’nın nevrotik sancılarını işlerken aradan yüzyıl geçtikten sonra insanlık, farklı alanlardaki dönüşümü gerçekleştir(ebil)menin sancılarını yaşarken buluyor kendini.
Doğayı, bitmek tükenmek bilmeyen kaynaklara ev sahipliği yapan bir derya olarak gören insanlık, Sanayi Devrimi’nden bu yana büyüme hırsıyla (kalkınmayı bu cümlemize dâhil edemiyoruz, çünkü maalesef büyümeyi başarabilen her ekonominin aynı zamanda kalkınabilmeyi de başaramadığını gözlemleyebiliyoruz) çevresel unsurları hiçe sayınca doğa da kendine değer verilmesi gerektiğini acı bir şekilde hatırlattı ve hatırlatmaya devam ediyor. Yüzyıllar boyunca üzerine düşeni yerine getirmeyi başarmamışçasına insanlık bu sefer üretimin çarklarını çevresel unsurları dikkate alarak döndürmeye çalışmaya başladı ve adına da “sanayide yeşil dönüşüm” dedi. Ancak görüyoruz ki sanayici, yeşil dönüşümün ne olduğunu henüz tam anlamıyla kavramaktan, yeşil dönüşümün getirdiklerine hazır olmaktan çok uzak.
2000’li yılların başını ticaretin kolaylaştırılmasına yönelik çabalarıyla geçiren insanlık, 2010’lu yılları ise ticarette korumacılık politikaları geliştirerek harcadı. Ticaretin büyüme üzerindeki itici gücünü yeniden fark eden dünya şimdi ticaretin daha rekabetçi ve daha katma değerli gerçekleştirilebilmesi için dönüşüm politikalarını ve adımlarını hayata geçirmeye çalışıyor. Ancak ticaret penceresinden baktığımızda dünyanın küresel bir köy olduğu varsayımıyla ülkelerin çıkarlarını çatıştırmadan küresel bir ortak zeminde buluşması şimdilik biraz zor görünüyor.
Yukarıda yüzyıllar boyunca büyüme hırsıyla dönen çarkların getirdiği olumsuzluklardan bahsettik. Tabii ki bu çarkların dönmesini sağlayan enerjinin temini noktasında da şimdiye kadar hiçe sayılan çevresel unsurlar son dönemde iklimdeki büyük ve can alıcı değişikliklerin her birimizin hayatını doğrudan etkilemeye başlamasının ardından hayli önemli hâle geldi. İşte bu yüzden, üretimin çarklarını döndürecek, haneleri ısıtarak yuva hâline getirecek enerjinin temininde de yenilenebilir kaynaklara başvurulması, enerjide yenilenebilir dönüşümün odağı oldu.
Teknoloji, baş döndürücü bir hızla gelişiyor. Öyle ki henüz çeyreğine ulaştığımız yüzyılın başında yalnızca 700 milyon dolaylarında olan bilgisayar ve internete erişimi olan nüfusun büyüklüğü bugün 5 milyara yaklaşmış durumda. Yapay zekânın etik ve insan odaklı vizyonu tartışılmaya başlamışken, eskiden günlerimizi alacak işlerin yerimizden kalkmadan birkaç parmak hareketiyle gerçekleştirilebildiği günümüz dünyasında bilgi ve teknolojinin dijital dönüşümü de insanlığın ajandasının ilk sayfalarının, ilk satırlarında kendisine yer buluyor.
Gregor Samsa, bir sabah uyandığında kendini bir böceğe dönüşmüş bulmuştu. İnsanlık ise sanayide, ticarette, enerjide, bilgi ve teknolojide uzunca bir süredir gereksinim duyduğu dönüşümü gerçekleştirmek için sancı çekiyor. Eğer başarabilirse dünyayı daha sürdürülebilir ve yaşanabilir bir yer hâline getirebilir. Eğer başaramazsa… Onun da etkilerini hep beraber yaşayarak görürüz. Peki ya siz kendi adınıza dönüşümünüzü başarabiliyor musunuz?
Sağlıklı ve güzel bir hafta dileklerimle…