Sedat SADİOĞLU'nun 4 Nisan 2024 tarihli yazısı: Dünya ile İlgili
Gören Göz – 62/1: Dünyayı İstemek
Cazip dünya nimetleri ile karşı karşıya olan mevcut Müslümanlar, özellikle dini öğretilerden uzak kalan ve anlamakta zorluk çeken gençler ve dahi İslâm’a ısındırmak istediğimiz gayrimüslimler için, tüm ayetlerimizi “net” ve “anlaşılır” mesajlar haline getirmeliyiz. Bunu, önceki bölümlerde ve başka örneklerle dile getirmiştik. Belki Kur’an’ın tümü için yapılacak açıklamalar yeterli gelmeyebilir. Bu, şu anki bilgi veya ilmi gücümüzle ilgili bir durumdur. Zaman geçtikçe anlamların yerine oturacağı bir evrensellik ile karşı karşıya olduğumuz muhakkaktır. Müslümanlar olarak, şu anda takipçi ve izleyici durumundayız.
Örneğin, Atlas Okyanusu’nun sularının, Akdeniz’in sularına karışmadığını, Fransız deniz âlimi Kusto’dan (Jaques Cousteau) öğrendik. (Rahman Suresi,19.Ayet) Daha sonra Müslüman da olduğu söylenen deniz âliminin (ki, 1997’de vefat etmiştir) mekânı cennet olur inşallah!
Oysa günümüzde, Kur’an’ın tamamı, bir âlim heyeti eşliğinde (tüm fen dalı âlimleri de dâhil) açıklanabilir durumdadır. Hatta herkesçe okunabilir, anlaşılabilir, dersler (ve hatta ulvi mesajlar) çıkartılabilir. Aşağıda, bunu destekleyen bir ayet seçilmiştir;
“Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler.” (İbrahim Suresi, 3.Ayet)
Çözümü :
“O inkârcılar ki, dünya hayatının aldatıcı ve cazip nimetlerini isteyerek, dünyayı sonsuz ahiret hayatına tercih ederler; diğer inananları da Allah (ve doğruluk) yolundan çevirmeye çalışırlar. Dahası; ahirete giden yolu, geçici bir süre için bize bahşedilen bir hediye olarak göstererek, sefalı yaşam sürmenin çabası içerisindedirler. İşte onlar (bildikleri halde) derin bir hata ve günâh içerisine düşmüşlerdir. Bu onların, cehennem ehlini artırıp, Allah’a karşı ve üstelik çetin azaba karşı yalnız kalmamalarının bir şeytani gayretidir.”
Bağlantılı bir hadis;
“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o zaman(lar)da, nasıl ki bedenlerde elbiseler eskiyip çürüyorsa, insanların kalbinde de Kur’an öylece eskiyip çürüyecek (kullanılmayacak). Bütün işleri-güçleri Allah korkusuz bir tamâ olacak, birisi bir iyilik yapsa, «benim bu iyiliğim yeterlidir!» diyecek. Kötülük yapıp günâh işleyince de, (yüzsüzce) «(nasılsa) affedilirim!» diyecek.”
Kısa Bilgi: Tamâ (veya tamah) nedir? Ahlak-ı zemime’dendir. Doymazlık, çok arzu etme, hırs, aç gözlülüktür. Başkalarının elindekine göz dikecek kadar hırs yapmak, dünya malına aşırı düşkünlük demektir.
"Aklı bozmak için halis şarap, tamâ (aç gözlülük) kadar kuvvetli değildir." (Hz. Ömer, r.a.)
“Yüce Allah’ım, Sen bizi şeytanın hilelerinden koru. Ta ki, doğru yol üzere bulunan kişiler olarak (Sana) gelelim…Amin!”
Gören Göz – 62/2: Kulun Kula Hakkı
Bazı insanlar, kul haklarından bahsedilince, hukuki yönden olan kul (insan) haklarını aklına getirmektir. Bunlar zaten “temel haklar” yani ‘asli haklar’dır. Bunlara aşırı derecede dikkat etmeliyiz. Ancak bir de “küçük” yani “zaman zaman” ortaya çıkabilen haklar vardır. Bunlar, insanın ‘toplumsal’ olmasının bir özelliği olarak karşımıza çıkan ‘özel-kul hakları’dır. Şimdi bunlardan bazılarını inceleyelim;(Aşağıdakiler İslâmi açıdan verilmiştir.)
- Karşılaştığın din kardeşine Allah’ın selâmını ver, tanıyorsan hatır sor!
- Din kardeşinin davetini kabul et, hediye sunuyorsa al!
- Din kardeşin hapşırınca, Allah’tan ona rahmet dile!
(Not: Her hapşırmada kâlp ritmi durur, kalp kasılması sıfırlanır ve sonra tekrar çalışır. Yani kâlp, kısa bir süre de olsa durur.)
- Cenazesine katıl (tanımadığın biri dahi olsa)!
- Din kardeşin sana bir şey sorarsa, ona doğru bilgi ver, yanıltma!
- Eğer tanıyorsan, din kardeşinin dedikodusunun yapılmasına izin verme! Yapanları uyar, ya da orayı terk et! Yapılan dedikoduyu ise hiç kimseye taşıma!
- Kokusu olan bir yemek yaptıysan, onu dağıt veya ikram et! (Bu komşun da olabilir, oradan geçen bir kişi de.)
- Din kardeşinin sevincine ve üzüntüsüne ortak ol!
- Din kardeşinin hatalarını araştırma, komşularının (evini) gözetleme ve onlarla iyi geçin!
- Dilinle, elinle, gözünle ve gösterişinle zarar verme!
- Din kardeşine maddi yönden yardım et! (Tanıyorsan maddi, muhtaçsa sadaka, fitre ya da zekât ver!)
“Yüce Allah(c.c.) Müslümanları, ‘sorumluluk duygusu yüksek olan kullarından’ eylesin…Amin!”
Gören Göz – 62/3: Felsefe Dolu Bir Şiir - 1
Aşağıdaki şiiri yazarken, İbn-i Tüfeyl hazretlerinin, “Hay Bin Yakzan” adlı felsefe ağırlıklı romanından esinlendim. Şiirim, âlimin kitabının bir özeti şeklinde kabul edilebilir. Âlimin bu kitabı, Ortaçağ’da pek çok dile çevrilip okunmuş ve derin etkiler bırakmıştır. Kitap ayrıca, tamamen İslâm felsefesine bürünmüş, buram buram İslâm kokan bir romandır.
Bilemezsin
Aşkınlığa
Ne ses
Ne de harf giydiremezsin
Yüce Kat’ın yetkinliğine
Bir arınmışlık
Bir öz ile ulaşamazsın
Bakışın kuvvetli değilse
Ne aynayı
Ne de sureti göremezsin
Fazla düşünme derin
Vardan mı yok
Yoktan mı var bilemezsin ……….(Sedat SADİOĞLU)
“Yüce Allah(c.c.) Müslümanları, çokça okuyan, edindikleri bilgileri idrak eden ve başkalarına fayda sağlayan kullarından eylesin…Amin!”
Gören Göz – 62/4: Felsefe Dolu Bir Şiir - 2
Modernlik Hapishanesi
Ayırmayın! hayatımı küçük karelere;
-kimisi bir para, bir pul
-kimisi bir mal, bir mülk
-kimisi bir nefeslik tat
-kimisi de bir cins-i lâtif…
Örmeyin! yüksek duvarları çevreme;
-bazısı bezdiren yalnızlıklar
-bazısı zincirsiz esaretler
-bazısı sahte zevkler
-bazısı da kapatıyor semamı…
Atmayın! çöplerinizi mavi denizime;
-hani o kinler, düşmanlıklar
-hani o gösterişler, israflar
-hani o yalanlar, dolanlar
-hani nerede o nur yüzlü insanlar… (Sedat SADİOĞLU)
(NOT: Altmışikinci bölümün sonu…)