Utku KABAKCI'nın 11 Ekim 2023 tarihli yazısı: Gelsin Hayat Bildiği Gibi
“… Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
Fena değildir...
Üstü kalsın...” - Cemal Süreya
Herkes bilmez, bilen bilir. Bildiğimiz gibi değil de bildiği gibi gelir hayat. Kitap kurtlarının ve akademisyenlerin sık düştüğü bir hatadır, hayatı formüllerle ve rakamlarla kavramaya çalışmak. Söz konusu insana dair olansa eğer 2+2=4 etmez çoğu zaman.
Peki nasıl yürümeli hayat denen şu uzun ince yolu?
Önce birilerinin bizim yerimize düşünerek(!) önümüze koyduğu geçmiş yüzyıldan kalan formülleri elimizin tersiyle iterek atmalı ilk adımı.
Şüphesiz herkesin muhafaza etmek istediği bir şey vardır hayatında. En marjinal olanlarımızın bile. Fakat içinde bulunduğumuz çağ pek de izin vermiyor bunu yapmamıza. Herkes, her şey her an değişirken bu hızın ve kayganlığın karşısında inatla durmaya çabalamak ve olduğun yeri muhafaza etmek için uğraşmak nafile. Olduğun yerde saymak, geriye gitmek demek artık.
Zamanın, insanların, akla gelen gelmeyen her şeyin ama her şeyin her an akmakta olduğu, tutunulabilecek tek bir sabit noktanın bile bulunamadığı günümüzde hayata karşı kürek çekmek Don Kişot Sendromu değil de nedir?
Peki bu vahim manzara karşısında ne yapmak gerek?
Çaresizce pes ederek hayaller kurmaktan vaz mı geçelim?
Elbette hayır.
Benim cevabım: Bırakın, gelsin hayat bildiği gibi.
Demek istediğim, hayata rağmen değil de hayatla birlikte yürüyebilmek ömür denen şu inişli çıkışlı yolu. Yaşamak dediğimiz yolculuk hâlinde dikenler de batacak ayağımıza, mis kokulu çiçekler de çıkacak karşımıza.
Kıymetli olan düşe kalka, deneye yanıla, öğrenerek ve öğreterek yürümek...
Bir yandan sorumluluklarımızı unutmadan bir yandan da karşımıza çıkan güzellikleri, incelikleri ıskalamadan yürümek...
Yolculuktan, yoldaşlık edenlerden nasibini alarak yolun sonuna varmak.
Ve “Üstü kalsın” diyebilmek…