Utku KABAKCI'nın 4 Eylül 2024 tarihli yazısı: Dünyaya Ekranlardan Bakmak

Dış dünyaya ekranlardan yani geleneksel ve yeni medya araçlarından bakmak, gerçeklik algımızı önemli ölçüde dönüştürüyor. Ekranlar vasıtasıyla aktarılan bilgiler, belirli filtrelerden geçirilerek karşımıza çıkartılıyor. Gerek araçların kendi ideolojik bakış açıları gerekse olay ve olguları haberleştirmek için uygulanan biçimsel süreçler nedeniyle hakikat arı hâliyle değil, işlenmiş olarak sunuluyor.

İnsan zihni karmaşık bütünü kavramakta zorlandığı için etrafında olup bitenleri çerçeveleyerek anlamlandırmaya çalışır. Ekranlar işte tam da bu gereksinime cevap veriyor. Kullanıcıların önüne şablon öyküler, çerçeveler konuyor. Bunlar karşısında pasif ya da eleştirel olup olmamak ise yine başka çerçeveleri referans almak ya da almamakla ilgili. Burada mühim olan husus, gerçekliğin söz konusu çerçevelere sıkıştırılamayacak kadar büyük ve karmaşık olduğunu idrak edebilmek. Çünkü dünyaya dair sunulan her model, kaçınılmaz olarak eksik ve kusurludur. 

Kitle iletişim araçları, bizlere geniş bir bilgi yelpazesi sunuyor gibi görünse de aslında bu bilgilerin kaynağı, çerçevelenmesi ve sunuş biçimi hakikatin tüm çıplaklığıyla görünmesine mani oluyor. Siyaseti, ekonomiyi, iletişimi ve uluslararası ilişkileri ekranlardan takip etmek durumunda bırakılmış olmak, bu sahalara yabancılaşmakla aynı manaya geliyor. İlk bakışta tersi gibi görünse de ekranların yaptığı şey bireyler ile hakikat arasına kalın bir perde çekmek oluyor. Medyanın işaret ettiği gerçekliğe(!) bakanlar daha pek çok şeyi göremiyor.