Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 16 Şubat 2024 tarihli yazısı: Hurafe-i Askeriye

Hurafe Nedir?

Hurafe, herhangi bir bilimsel veya mantıksal temele dayanmayan, gerçek dışı inanç ve uygulamalardır. Bu inançlar genellikle nesilden nesile aktarılarak varlıklarını sürdürürler ve genellikle korku, kaygı veya cehalet gibi duygulara hitap ederler.

Hurafelere bazı örnekler şunlardır:

* Kara kedinin uğursuzluk getirdiğine inanmak.

* Nazar boncuğunun nazardan koruduğuna inanmak.

* Ölülerin ruhunun dolaştığına inanmak.

* Falcılık gibi uygulamalara inanmak.

* Nazar boncuğu takmak.

* Kara kedinin yolunu kesmesi.

* Salı günü işe başlamamak.

* Gidenin arkasından su dökmek.

Hurafelerin birçok farklı türü vardır ve bunlar farklı kültürlerde ve toplumlarda farklı şekillerde ortaya çıkarlar. Bazı hurafeler nispeten zararsız olsa da, bazıları insanların hayatlarını olumsuz etkileyebilir. Örneğin, hastalıkların tedavisinde hurafelerin kullanılması, insanların gerekli tıbbi yardımı almalarını engelleyebilir ve bu da ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Hurafelerin nedenlerine baktığımızda, karşımıza birçok farklı etken çıkmaktadır. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

Cehalet: Hurafelerin en büyük besin kaynağı cehalettir. Yeterince bilgi sahibi olmayan insanlar, hurafelerin gerçek olduğuna inanmaya daha yatkınlardır.

Korku ve kaygı: Korku ve kaygı gibi duygular da insanları hurafelere inanmaya yönlendirebilir. Örneğin, ölümden korkan bir insan, ölen kişinin ruhunun dolaştığına inanmaya daha yatkın olabilir.

Gelenek ve görenekler: Bazı hurafeler, gelenek ve görenekler aracılığıyla nesilden nesile aktarılır. Bu tür hurafeler, insanlar tarafından sorgulanmadan kabul edilir.

Hurafelerle mücadele etmek için yapılabilecek en önemli şey, insanların eğitimine önem vermektir. Yeterince bilgi sahibi olan insanlar, hurafelerin gerçek dışı olduğunu anlayabilir ve bu inançlara karşı daha dirençli olabilirler. Bunun yanı sıra, hurafelerin zararları hakkında farkındalık yaratmak da önemlidir. Medya, eğitim kurumları ve sivil toplum kuruluşları bu konuda önemli bir rol oynayabilirler.

Hurafelerle mücadele etmek kolay bir iş değildir. Ancak, eğitim ve farkındalık çalışmalarıyla zamanla bu inançların azalması mümkündür.

Hurafelerin zararları

Hurafelerin birçok zararı vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Bilimsel düşünmenin önünde engel teşkil ederler. Hurafeler, insanların mantıklı ve bilimsel düşünmesini engeller. Bu da insanların doğru bilgi edinmelerini ve doğru kararlar vermelerini zorlaştırır. İnsanları sömürmeye açık hale getirirler. Bazı insanlar, hurafelerden yararlanarak insanları sömürürler. Örneğin, falcılar ve büyücüler, insanların hurafelerine dayanarak para kazanırlar.

Toplumsal gelişmeyi engellerler. Hurafeler, insanların yeniliklere açık olmalarını engeller. Bu da toplumsal gelişmenin önünde bir engel teşkil eder. Ayrımcılık ve şiddete yol açabilirler. Bazı hurafeler, belirli gruplara karşı ayrımcılığa ve şiddete yol açabilir. Örneğin, bazı toplumlarda cadılıkla suçlanan kişiler, şiddete maruz kalabilirler.

Hurafelerle mücadele

Hurafelerle mücadele etmek için yapılabilecek birçok şey vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Eğitim: Hurafelerle mücadeledeki en önemli silah eğitimdir. İnsanlara bilimsel düşünmenin önemini ve hurafelerin zararlarını anlatmak gerekir.

Farkındalık: Hurafelerin zararları hakkında toplumda farkındalık yaratmak gerekir. Bu konuda medya, eğitim kurumları ve sivil toplum kuruluşları önemli bir rol oynayabilirler.

Eleştirel düşünme: İnsanların eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeleri gerekir. Bu sayede insanlar, hurafelerin gerçek dışı olduğunu daha kolay anlayabilirler.

Diyalog: Hurafelere inanan insanlarla diyalog kurmak ve onları bu inançlardan vazgeçirmeye çalışmak önemlidir.

Hurafelerin en az olduğu yer, daha doğru bir ifadeyle barınamadığı tek yer; teşkilatlanmasını yüzyıllar önce tamamlamış, askeri doktrinlerle birlikte teknolojik ve bilimsel gelişmeleri anlık olarak takip eden, her branş ile kademede eğitimli, donanımlı, disiplinli ve liyakate dayalı bir emir komuta zincirinde milli ve manevi duyguları ile vatan ve millet için bir emirle şahadete koşan kahramanların olduğu Ordu’dur.

Hurafe kapsamına pek girmeyen fakat dillerde pelesenk olmuş askerlerle iniltili birkaç sözün varlığını da zaman zaman katıldığınız sohbet ortamlarında ender de olsa askerlikten konu açılınca sizler de duymaktasınızdır. Birebir aynı kelime ve cümleler olmasa da buna benzer ifadeler bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde dudaklardan çıkmakta ve dinleyen kulaklara ulaşmaktadır. Bu sözlerin gerçeklerle örtüşmediğini bilen birikim sahibi bir kişi olarak, sazı elinize alıp ne kadar düzeltmek isteseniz de o anki bulunduğunuz ortamın durumuna göre ve oradaki kişilerin idraklerinin izin verdiği ölçü de etkili olabiliyorsunuzdur tahminimce.

Güya:

* Askerde teskere sayarsan, askerlik bitmezmiş.  

* Askere ne kadar geç gidersen, o kadar rahat edersinmişsin.

* Astsubaylar tazminatı alırsa ekonomik olarak rahatlarlarmış ve emir komuta zincirinde aksamalar olurmuş. 

* Uzman Çavuşlara kadro verilirse şu anki gibi gayret göstermezlermiş.

* Sivil Memurların yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılırsa iş yapmazlarmış, bir de sendika hakları varmış zaten.

Dahası da var bu söylenenlerden başka ortalıkta sözüm ona hurafe şeklinde dolaşan, dillerden dillere aktarılarak kulaklarımıza kadar ulaşan. Elbet, evvelden duyduklarımız da var içinde duymazdan gelerek değer vermediğimiz, kaleye bile almadığımız, aynı şimdiki gibi. Ayrıca burada: ‘’Bu da vardı, şu da vardı.’’ diye yazmanın kimseye ne bir faydası var, ne de gereği var, sadece lafügüzaf olur benim akıl ve gönül penceremden bakınca. Mamafih, -mış, -muş ile biten cümleleri de masal anlatımları dışında oldum olası sevmem zaten.

Eğitimli, dirayetli, vatansever, inançlı, vicdanlı, karakterli, cesur ve sorumluluk sahibi komutan ve askerlerin olduğu her daim milletinin emrinde bir ordunun karşısına çıkmaya hangi düşman cesaret edebilir? Amma velakin ‘’Dahili ve harici bedhahların olacaktır.’’sözünden hareketle bazı statü gruplarındaki; astsubayların tazminat, uzman çavuşların kadro, sivil memurların yardımcı hizmetler sınıfının kaldırılması hususundaki haklı beklentilerinin uzun süredir ötelenmesinden kaynaklı mağduriyet oluşturan durumları fırsat bilen bazı karanlık güçler ve uzantıları; kendi kirli emellerine ulaşmak için bu tür hurafe ve uydurma sözleri topluma empoze etmeye çalışıyor olabilir gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir diye düşünenlerdenim.

Yasal ve hukuki zeminde, adaletli bir şekilde özlük haklarında yapılacak iyileştirmeler illaki ordumuzun gücüne güç katacaktır. Askeri personelin motivasyonunun artmasının yanında ailesi ve yakınları için de bir moral takviyesi olacak, ordusunu el üstünde tutan milletimizin nazırında da GÜÇLÜ ORDU-GÜÇLÜ DEVLET, ORDU-MİLLET kavramlarının uhtesinde, milli birlik ve beraberlik bağları daha da kuvvetlenecektir.

Komutan, emir komuta zincirinde sorumlu olduğu ekibin lideri olarak zorluklar karşısında öne atılmayı şerefli bir vazife telakki eden kahraman asker olmakla birlikte, emri altında bulunan askerlerin de hak ve hukukunu en üst seviyede gözeten amirdir.

Başta şehitlerimiz olmak üzere, şehit aileleri, gazilerimiz, emekliler, görevdeki personel ve aileleri perspektifinde, atalarımızın tarih sahnesine çıktığı ilk günden bu güne kadar gelen geçmişi şan ve şerefle dolu büyük bir camia olarak, milli birlik ve beraberlik ruhunu da yüreklerinde taşıyan bireylerden müteşekkiliz. Devletimizin bekası, milletimizin geleceğinin teminatı, vatanın tapusu, ülkenin sigortasıyız.

Hurafelere ve tefrikaya da kapalıyız.

Son dönemde gazilerimize yapılan itibar suikastlarına da özellikle dikkat çekmek isterim bu şerefli camianın bir parçası olarak.

Gazi, onur madalyasını üzerinde taşıyan ve en üst seviyede saygıyı hak eden kahraman asker demektir.

Sonuç:

Hurafeler, akla ve gerçeğe aykırı inançlar ve uygulamalardır. Maddi ve manevi açıdan çeşitli zararlara yol açabilirler. Eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarıyla hurafelerle mücadele etmek ve daha aydınlık bir toplum inşa etmek mümkündür.

Zaten, adaletin, eğitimin ve disiplinin olduğu yerde de hurafe barınmaz. 

Ordumuz bunun en büyük örneğidir. 

Ordumuz, nöbettedir. 

Ordumuz, görevdedir.