Mert Can DUMAN'ın 10 Ocak 2024 tarihli yazısı: İhracatta Beklentiler Bulutlu

Geçtiğimiz hafta yılın ilk gününde Cumhurbaşkanı’mız tarafından açıklanan 2023 yılına ilişkin dış ticaret verileri, ihracatta 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizin yeni bir rekoruna ulaştığımıza işaret etti. Buna göre yılın tamamında %0,6 artan ihracat 255 milyar 809 milyon dolara yükselirken ihracattaki artış oranı Aralık ayı özelinde ise %0,44 oldu. Acı bir şekilde anımsayacağımız gibi 2023 yılının Şubat ayında 11 ilimizi yerle bir eden Kahramanmaraş merkezli depremler, binlerce insanın hayatına mâl olduğu gibi söz konusu şehirlerde üretim ve ihracatın da durma noktasına gelmesine sebep olmuştu. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yapılan ilk çalışmada toplam maliyetinin 104 milyar dolara ulaştığının hesaplandığı depremlerin 2023 yılı ihracatına olan etkisi ise Ticaret Bakanlığınca 6 milyar dolarlık kayıp olarak ölçüldü.

Hiç şüphe yok ki doğrudan 6 milyar dolarlık kayıp ve dolaylı olarak iş gücü ve üretim gücünün toparlanma süreci dikkate alındığında ihracatta şimdiye kadar ulaştığımız en yüksek değere ulaşması çok kıymetli. Keza son dönemde küresel ihracattan aldığımız paydaki yükseliş de bu olumlu seyrin başka bir unsuru. Öyle ki 2022 yılı sonunda küresel ihracattan %1,02 pay alan ülkemiz bu oranı 2023 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla %1,06’ya yükseltmiş durumda. Ancak siz değerli okuyucularımızla bu satırlarda konuyla ilgili her değerlendirmemizde altını çizdiğimiz gibi nicelik kadar niteliğin de önemli olduğu bir gerçek. Ticaret Bakanlığı verilerine göre 2023 yılı sonunda yüksek teknolojili ürünlerin ihracatında yıllık bazda %14,4 artış sağlansa da toplam içerisindeki payının hâlen %3,1 seviyesinde kaldığının altını çizmek gerekir. Türkiye ihracatta 1996 yılında dâhil olduğu Gümrük Birliği Anlaşması ile birlikte teknolojik kompozisyon dönüşümünü önemli bir yere getirdi ancak ihracatta ve ihracata dayalı büyüme patikamızda yeni bir hikâye yazmak için günümüz koşulları ve ihtiyaçları doğrultusunda güncellenen bir Gümrük Birliği ile birlikte, üretimde ve ihracatta yeni bir teknolojik dönüşüm başarısını da hayata geçirmek gerekir. Hiç şüphe yok ki bunun yolu günümüz gerçekleri olan yeşil, yerli ve dijital dönüşümü içeren kapsamlı bir üretim-büyüme-kalkınma politikasını uygulamadan geçiyor. Bu da başka bir buluşmamızın teması olsun şimdiden.

2023 yılı geride kaldı. Peki ihracatta ülkemizi 2024 yılında neler bekliyor? En büyük ihracat pazarımız olan Avrupa Birliği’nde bir süredir devam eden yavaşlama süreci kendisini talep kanalıyla ihracatımızda gösteriyor. Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda ve Avusturya gibi ihracat pazarlarımızda ekonomik aktivitenin daralmasına Avrupa’daki diğer ülkelerin de eklenmesiyle ihracatımızda bir miktar ivme kaybının gözlemleneceğini söylersek çok da yanılmış olmayız. Öyle ki İstanbul Sanayi Odasının her ay hazırlayarak kamuoyuyla paylaştığı İhracat İklimi Endeksi de 2023 yılı Aralık ayı itibarıyla 49,7 ile üst üste beşinci aydır eşik değer olan 50’nin altında kaldı. Küçük bir hatırlatma: Gösterge değerin, eşik değerin altında gerçekleşmesi, sektörde daralma emaresi olarak yorumlanıyor.

Böyle dönemlerin olmazsa olmazı pazar farklılaştırması politikası uygulanırken ihracatın kalitesi ve niteliği hususlarının da göz ardı edilmemesi lazım. Çünkü literatürde yüksek lisans tezim de dâhil olmak üzere birçok akademik çalışma, ihracat pazarlarının gelişmişliğinin ihracatçı ülkenin ihracat niteliği üzerinde anlamlı etkiye sahip olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla, ihracatı değer olarak güçlü tutmaya çalışmak için uygulanacak politikaların aynı zamanda bir süredir atalet içerisinde olduğumuz niteliğin de gelişimine fayda sağlaması gerektiğini unutmamamız gerekiyor.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…