Baha YILMAZ'ın 22 Aralık 2023 tarihli yazısı: İhtiyaçtan: Yeni Bir Halk Müziği

Bir süredir TV8 ekranlarında yayınlanan O Ses Türkiye: Rap yarışmasını izliyorum. Kimi parlak sesler ya da farklı melodilerle karşılaşabiliyorsunuz. Kulağımın hoşuna giden melodiler üzerinden bu değerlendirmeyi yapıyorum. Benim birikimim müzikalite ya da ses yapıları üzerine yani teknik bir analize yeterli değil. Bir süredir takip ettiğim rap gruplarının dayandığı sosyolojik zemin ilgimi çekiyor.

Rap müziğin temelleri Amerika’ya dolayısıyla ezilmiş, ötekileştirilmiş grupların söylemine dayanıyor. Tıpkı cazz ya da blues gibi. 80’lerin başıyla birlikte zencilerin yaşadığı gettolarda filizleniyor. Bir grup DJ’in gayretleriyle yaygınlaşıyor. Bir diğer husus ise bu müziği yapmak için büyük orkestralara ihtiyacınız ya da tam donanımla teknik altyapılara ihtiyacınız yok. Basit kayıt cihazları birkaç plak ve bunları bir araya getirecek mixerlar yeterli.

Sokağın, Mahallenin Sesi

Ancak bu müziğin birkaç ana unsuru var birincisi söylenen söz ve ritim. Hatta öyle ki bu iki unsura dayanan büyük sanatçılar yetişebiliyor. Amerika’da bu iki alana dayanan pek çok sanatçı var. Burada bir diğer husus ise bu sanatçıların hiçbir eğitiminin olmaması ve sokaktan yani hayatın içinden geliyor olmaları. Diğer bir deyişle bu müziği dinlediğinizde sokağın sesini dinliyorsunuz. Yaşanan sorunları, sistem baskılarını ya da hayatın güçlüklerini…

Bu müziğin ilk etkilerinin Avrupa’da görülmeye başlaması da yine 80’ler olarak kabul edebiliriz. Zaten bize ulaşması Avrupa üzerinden daha doğrusu Almanya’da yaşayan gurbetçilerimizin çocukları vasıtasıyla oldu. Yaşı biraz geçkin olanlar Cartel grubunu hatırlayacaklardır.

“Neyim Var ki”

2000’lerden sonra ünlenen Sagopa Kajmer, Ceza, Fuat Ergin, Cash Flow, Türk Rap tarihinin en öne çıkan isimleri arasında. Bu dönemde büyük başarı yakalayan “Ceza feat Sagopa Kajmer – Neyim Var ki” parçası, bugün bile günümüz rap sanatçıları tarafından Türkiye’deki gelmiş geçmiş en önemli rap şarkısı olarak kabul görüyor. Özellikle dinlemeyen varsa mutlaka bu parçayı dinlemelerini tavsiye ederim.

Maalesef gelişen iletişim araçları Türkiye’de yeni bir müzik sektörünün önünü açtı. Yaşadığımız coğrafyanın serencamını tasvir eden halk müziğini olumsuz etkiledi. Arabesk, fantezi tarzı müzikler halk müziğini budadı diyebiliriz. Bugün halk müziği olarak dinlediğimiz pek çok eser Anadolu’da uzun yıllardır icra edilen müziğin tekrarı aslında.

Halk müziğinin önünü kesen bir diğer husus ise kültürel kaynaklarının kuruması ve pek tabii ki şiirle olan ilişkisini kaybetmesidir. Tıpkı sanat müziğimizin gelişememesi gibi. Bugün gençlerin dinlediği ve adına sanat müziği denilen döküntüler 60’lı ve 70’li yılların film müzikleri… Onlar da bir ihtiyaçtı ve karşılığını buldu diyebiliriz. Ancak şu kesin ki hayatla, yaşanmışlıkla, kültürle ilişkisini kesen her alan yok olmaya mahkûm.

Yeni Bir Halk Müziği: Rap

Bugün yeni bir müzik türü halk müziğinin yerini almaya aday. Türkiye’de gelişen ve her geçen gün kendine bir dil üretme anlamında ilerleyen bir rap müziği var. Bu müziği yapan grupların eserleri YouTube’da milyonlu rakamlar boyutunda dinleniyor. Her konuyu konuşuyorlar. Tıpkı Karacaoğlan, Emrah ya da Sümmani Baba gibi… Aralarında kimileri müzikalite kimileri söz anlamında öne çıkıyor. Pek tabii ki çok kötüleri de var. Hatta bir alt kültür olarak bile görülebilirler. Ancak şu kesin ki yeni bir dil üretmek için çabalıyorlar.

Osmanlı, bir imparatorluktu ve kendi şiirini, müziğini üretmişti. Hayatı okumak, estetize etmek üzerine geliştirdiği alanlar mevcuttu. Minyatür, hat vs. bugün yeni bir nesil var ve onlar hayatı bizim gördüğümüz yerden okumuyorlar. İnternet vasıtasıyla dünyayı okuyor ve Türkiye ile kıyaslıyorlar. Yaşadıkları yoklukları, haksızlıkları ve eşitsizlikleri ifade etmek için yeni bir dil üretiyorlar. Aralarından çok iyi sanatçılar çıkacak. Bu gözüküyor. Aralarından çok iyi şairler çıkacak. Yeni bir şiir üretecekler. Bugünkü şiiri sarsacak yeni ve modern bir şiirin temellerini atacaklar. TV8‘de yayınlanan bu yarışmadaki profillere baktığımızda kimler yok ki bu müziği yapanlar arasında. Aşçılar, inşaat işçileri, lise öğrencileri… Hepsi dertli, hepsinin anlatmak istedikleri meseleleri var. Bu müziği bir söylem aracı olarak kullanıyorlar. Hepsi bir çıkış yolu arıyor.

Acun Ilıcalı gibi bazıları da yarışmalar düzenleyip bu gençler üzerinden para kazanıyor. Bu da hayatın bir başka yüzü… Enseyi karartmaya gerek yok. Yeni bir halk müziği ve yeni bir şiir yolda. Ne diyordu şair:

“Kardeşler! Deseydim kardeşlerim!

Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan

Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan

Bakın yaklaşıyor…”