Furkan ERKAN’ın 30 Haziran 2023 tarihli yazısı: Indiana Jones Geri Döndü
Sinemada macera deyince aklıma Indiana Jones gelir hep.
Biraz 60’lı yıllardaki James Bond filmlerini de andıran serinin her filminde bir obje ya da bir yeri bulmak için Indy ve ekibinin diğer üyeleri gerçek anlamda maceraya atılırlar.
Bu sırada Indiana Jones, kayalardan kaçar, yıkılan köprülerden atlar, yılanlarla boğuşur, planörlerle uçar, araba kovalamacalarına dahil olur, seyir halindeki cip ya da trenlerin üzerinde rakipleriyle yumruklaşır.
Yani tüm bu yönleriyle macera nerede, Indiana Jones orada diyebiliriz.
Şimdi uzun yıllardan sonra serinin 5. filmi ‘’Indiana Jones ve Kader Kadranı’’ (Indiana Jones and the Dial of Destiny) bugünden itibaren ülkemiz dahil tüm dünyada sinema salonlarında yerini aldı.
Yeni filmin kadrosunda Harrison Ford yeniden Indiana Jones’a hayat verirken ona Phoebe Waller-Bridge, Mads Mikkelsen gibi sevilen oyuncular eşlik ediyor. Yönetmenliğini de, özellikle Identity ve Logan filmlerini pek sevdiğim, başarılı yönetmen James Mangold üstleniyor.
5. filminde artık emekliliğine hazırlanan Jones, vaftiz kızı ile birlikte efsanevi kader kadranını bulmak için yeni bir maceraya atılıyor. Ve hemen her filminde olduğu gibi bu filmin kötü karakteri de bir Nazi.
Açıkçası Indiana Jones, dördüncü filmi saymazsak benim için üçleme olarak son derece değerlidir. Hatta ikinci film diğer ikisine göre korku ve okültizm unsurları da beklenilenden biraz fazla kullanır.
Dördüncü filmi sevmememin sebebi ise hem finalde vardığı nokta hem de Cate Blanchett’ın kötü yazılıp oynanmış Rus karakteri, filmin tel tel dökülmesine sebep olmuştur bence. Bu sebeple 5.filmden de çok ümitli değilim esasında.
Zira bir serinin yeni devam filmi 12-15 yıl sonra çıkıyorsa genelde nitelik anlamında sınıfı pek geçemiyorlar. ‘’Blade Runner’’, ‘’The Mad Max’’ gibi istisnalar olsa da kaide bozulmuyor.
Ama yine de mevzu bahis Indiana Jones olunca, içimdeki o çocuksu heyecan, büyük perdeye yakışan görselliği ve macera anlayışı, beni yine sinema salonunun yolunu tutmaya yönlendirecektir.
Bir de John Williams’ın o ikonik müziğini yeniden duyacak olmak da inanın bambaşka bir his!
Salı görüşmek üzere…