Mahmut ÇOLAK'ın 26 Nisan 2024 tarihli yazısı: İşe Giriş Bildirgesi
Bu yazımda işverenler tarafından sadece işe giriş bildirgesinin verilmesinin SGK hizmetine etkisini yargı kararları ışığında değerlendireceğim.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi (2018/2988 Esas): Mahkemece, davacıya talep ettiği yıllara ilişkin nasıl çalıştığı, ücretini ne şekilde aldığı, ara verip vermediği, 15.08.1989 tarihli işe giriş bildirgesi verilen iş yerinde çalışıp çalışmadığı, iddia ettiği çalışmasının yılın tamamına mı ait mi yoksa belirli aylara mı ait olduğu sorulmalı, ara verilmiş ise hak düşürücü süre irdelenmeli, tüm dönemleri kapsayan muhtarlar ve azalar (dönemleri açık açık yazılmak suretiyle) ayrıca orman bekçisi ve köy sakinleri tanık olarak dinlenilmeli, talep edilen sürenin çok uzun yılları kapsaması nedeniyle çalışma süresi, şekli ve ücret ödemeleri titizlikle belirlenmeli, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi (2018/5332 Esas): Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma (SSK/SGK) verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. İşe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi (2019/1657 Esas): 04.01.1993 işe giriş tarihli bildirgedeki imzanın davacının eli ürünü olduğu tespitine yer verilmiş; bozma ilamı kapsamındaki araştırma gereğine uygun olarak ilgili kurum ve kuruluşlar aracılığıyla yapılan araştırmadan, bildirgedeki işe giriş tarihi itibariyle bilgisine başvurulabilecek komşu işyeri işveren veya çalışanı kişilerin isimlerine ulaşılamamış; bildirgeyi düzenleyen işyeri çevresindeki işyerlerinin konumlarını gösterir kroki ve fotoğraflar ile faaliyete başlama tarihlerine ilişkin belgelerden, bildirgedeki işe giriş tarihine ilişkin tanıklık yapabilecek kişi bulunmadığı sonucuna varılmış; davacının sigorta sicil numarasının, 1993 yılında tahsis edilen serilerden olduğu, Çanakkale sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'nün 22.11.2018 tarihli yazısıyla bildirilmiştir. Dava, sigorta başlangıcının 04.01.1993 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir. Davacının, dava dışı işverene ait işyerinde 04.01.1993 günü 506 sayılı Kanun hükümleri kapsamında hizmet akdine dayanarak, tüm sigorta kollarına tabi olarak asgari ücretle çalıştığının, anılan 1 günlük sürenin prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilmesi gerektiğinin, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık başlangıç tarihinin ise 18 yaşını doldurduğu güne karşılık gelen 01.05.1993 olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (2017/1074 Esas): Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma (SSK/SGK) verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe girdiğini göstermekte ise de, fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Bu nedenle; işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışmayı ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve kamu düzenine dayalı bu tür davalarda, hâkim görevi gereği, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi (2021/2534 Esas): Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacının, sigorta başlangıç tarihinin 01.12.1989 olarak tespiti ile 01.12.1989- 31.12.1989 tarihleri arasındaki 30 gün hizmetin tespitine karar verilmesini talep etmiş, 22.03.2016 tarihli celsede taleplerinin başlangıç tespitine ilişkin olduğunu belirtmiştir. Davalı Kurum (SSK/SGK) vekili, davacının işe giriş tarihinin 01.12.1989 olarak kayıtlara işlendiğini ancak primlerinin yatırılmadığını, bizatihi işe giriş bildirgesinin varlığının çalışmanın ispatı olamayacağını, fiili çalışmanın ispatlanması gerektiğini, iddianın yazılı ve kurum kayıtlarına eş değer belgelerle ispatlanması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile davacının sigorta başlangıç tarihinin 01.12.1989 olmak üzere 1 gün çalıştığının tespitine, karar verilmiştir. Davaya konu istemi hakkında Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat etmesi ve bu müracaat hakkında anılan yasal düzenleme uyarınca Kurumun (SSK/SGK) ret iradesini gösterir işlem veya eyleminin olduğunun belgelenmesi için kesin süre ihtaratlı önel verilmeli, bu süre içerisinde dava şartı eksikliğinin tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmeli, Kuruma (SSK/SGK) müracaat ve müracaatın reddine dair Kurum (SSK/SGK) işlem veya eylemine ilişkin dava şartının tamamlanması halinde ise davanın esasına girilerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi (2021/11903 Esas): Dava, davacının sigortalılık başlangıcının 10.11.1983 tarihi olarak tespiti ile işe giriş bildirgesinin davacıya ait olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Uyuşmazlık konusu husus; işe giriş bildirgesinin davacıya ait olup olmadığı, sigortalılık başlangıç tarihinin 10.11.1983 olarak tespitinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda; Nüfus Müdürlüğünden davacı dışında işe giriş bildirgesindeki kimlik bilgilerinde kişi veya kişiler olup olmadığı sorulmadan, varsa bu kişiler dinlemeden, fiili çalışmanın ispatı ve davacıya aidiyeti yönünden bordro tanıkları ve komşu işyeri tanıkları tespit edilip beyanları alınmadan eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Bu kararlar birlikte değerlendirildiğinde; sigortalı işe giriş bildirgesinin verildiği ancak sigortalı hizmet verilmediği durumlarda öncelikle dava yoluna gidilmeden önce Sosyal Güvenlik Kurumuna yazılı olarak müracaat edilmeli, Sosyal Güvenlik Kurumundan hizmet alınamaması durumunda dava yoluna gidilmelidir. Dava yolunda ise, işyerinde fiili çalışmanın ortaya konulması açısından işe giriş bildirgesinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı, sigortalının imzasının alınması durumunda imzasının sigortalıya ait olup olmadığı, işyerinde çalışan bordro tanıkları ve çevre sakinlerinin ifadelerine müracaat edilip edilmediği, müfettiş raporunun olup olmadığı ve diğer tüm bilgi ve belgeler incelenerek işe giriş bildirgesinin en azından bir günlük çalışmayı gösterebilmesi sağlanmalıdır.
Sevgi ve saygılarımla.
Sosyal güvenlikle hoşça kalınız.