Betül Gökçe AKGÖL'ün 9 Ağustos 2024 tarihli yazısı: Kar ve Ayı: Mecburi Hizmetin Gölgesindeki Gerilim

Selcen Ergun, kısa metraj filmlerinden sonra ilk uzun metraj yapımı olan "Kar ve Ayı" ile sinema dünyasında geniş bir yankı uyandırdı. Toronto ve Antalya festivallerindeki başarılarıyla dikkat çeken bu film, yerli arthouse sinema tutkunlarının ilgisini çekti. Başrolünde Merve Dizdar’ın Aslı hemşire karakterine hayat verdiği yapım, Akçeken köyüne mecburi hizmet için atanan hemşirenin ilk günlerini merkeze alıyor. Hemşirenin köy yolculuğu, zorlu hava koşullarının etkisiyle oldukça çetin geçiyor ve köydeki farklı karakterlerle yaşadığı sorunlar, filmin ana temasını oluşturuyor.

Kar ve zorlu hava şartlarının etkisiyle köye ulaşmaya çalışan Aslı hemşire, aracının camının patlaması gibi ek zorluklarla karşılaşıyor. Yine de pes etmeyip azimle yoluna devam ediyor. Yolculuk sırasında, film boyunca sık sık karşılaştığımız ve nereden çıktığını anlayamadığımız Samet karakterinin yardımlarıyla köye varıyor. Ancak, köyün doktoru başka bir yerde mahsur kaldığı için, hemşire ilk başta yalnız kalıyor. Bu dönemde, köydeki çeşitli sağlık sorunlarıyla tek başına başa çıkan hemşire, oldukça güçlü ve bağımsız bir karakter izlenimi veriyor. Fakat bir gece bakkalda sigara almak için gittiğinde yaşadığı olaylar, filmin geri kalanında bu düğümün çözümüne dair ipuçları sunuyor.

Doğayla iç içe olan Samet karakteri, iyi niyetli bir köylü gibi görünse de bazı davranışları gerilim yaratıyor ve izleyiciyi endişelendiriyor. Özellikle kasabın yaşadığı talihsizlikten sonra sergilediği garip tavırlar, hemşireyle yaşadığı fiziksel bir çatışmaya şahit olduğumuzu öğrenene kadar anlamlandırılamıyor. Bu olaydan sonra, hemşirenin bu sorunu çözmeye yönelik olarak adım attığını görüyoruz. Hemşire, Samet’in kasapla yaşadığı gerilimi jandarmaya bildirmek isterken, ifadesindeki eksiklikler yüzünden suç işlemiş oluyor. Bu noktada, hemşirenin haklı olduğu izleyici tarafından net bir şekilde görülüyor.

Köyde ayıların ortaya çıkması, kasap ile Samet arasında bir çatışmaya yol açıyor ve dolaylı yoldan kasabın kaybolmasına neden oluyor. Jandarmanın yürüttüğü aramalar da pek sonuç vermiyor, burada Samet’in kasıtlı sabotajını açıkça görebiliyoruz. Filmin bazı diyalogları, anlatıma uygunluk açısından zayıf kalıyor olsa da karakter performansları ve ikna edicilik açısından oldukça başarılı. Şive konusundaki detaylar ise benim için çok önemli değil. Genel olarak, sinematografi ve yönetmenlik konusundaki her dokunuş, filme katkı sağlıyor.