Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 8 Ağustos tarihli yazısı: İnsan ve Meslek

İnsan olmanın erdemleri vardır!

Her insanda bu erdemlerden ne kadarı vardır?

Her mesleğin ise kendine göre ustalıkları ve zorlukları vardır.

Kimileri madenlerde, kimileri tarlalarda, kimileri sınıflarda, kimileri fabrikalarda, kimileri pazarlarda, kimileri yollarda, kimi dükkanında, kimi ofisinde ter döker işçi, memur, öğretmen, şoför, çiftçi, tacir, esnaf diye isimlerinin önüne konan sıfatlar üzerinden emeklerini vererek ve ustalıklarını göstererek.

Kimi fikir üretir, kimi ürün, kimi fırsatları değerlendirir al sat yaparak, kimi hizmet verir ve de ürettikleri ile yaptıklarından elbette gurur duyar; bazıları kibirlenerek bazıları da mütevazı bir şekilde eserinde ustalığını seyrederek.

Kimi diplomalı, kimi diplomasız.

Diploması olup da milli, manevi, etik değerlere sahip olmayan sadece insan sıfatı taşıyan bireyler olduğu gibi, diplomasız olup da hayat üniversiten başarıyla mezun olmuş çevresine ve topluma örnek kişiler de.

Diplomasına layık olan da var, sadece diploma alamamış değil insanlıktan nasibini alamamış da var aramızda tabii ki de.

İşini iyi yapanda var, kötü yapanda, başarılı olanda var, başarısız olanda.

Ama içten pazarlıklı, egoist, ahlaksız ve imansız kişilerin de olduğu başta siyaset ve Sivil Toplum Kuruluşları olmak üzere toplumumuzda; koltuk uğruna birlikte yola çıktığı dava arkadaşlarını satanlar mı dersisiniz, türlü entrika ve dalavere çevirenler mi dersiniz, para olan işlerde gözü dönenler mi dersiniz, söyledikleri yalanlarlara kendi bile inanmaya başlayanlar mı dersiniz, söz verip unutanları mı dersiniz diye uzayıp giden listede emin olun ki olup bitenlerin eksiği yok fazlası var.

İnsanoğlu bu tiyatro sahnesindeki gibi maske takmasına gerek yok, nefsinin esiri olarak yüzüyle ve dili ile her türlü şekle girebiliyor doğal yollardan utanmadan ve sıkılmadan.

Başarıyı hep kendine mal ederken, başarısızlığı da yetim ve öksüz bırakıyor sahiplenmeden.

Özellikle bu bozuk karakterli kişilerin makam, mevki ve yetki sahibi olmaları bireysel yapılan işlerden ziyade toplu ve örgütlü yapılan işlerde karşımıza çıkıyor. Onlar bunu ne kadar kendi başarıları gibi görse de başarılı olmalarını nedeni etraflarına topladığı üç-beş avane ile ahlak ve karakter sahibi rakiplerinin doğru yoldan şaşmadan mücadele etmeleri.

Hak yemek çarşıda bedava döner ekmek yemek gibi, adam satmak pazarda limon pazarlamak gibi, yolda bırakmak otogarda yolcu indirmek gibi, dolandırmak ham kavunu ücretsiz vermek gibi, yol arkadaşlığı minibüslerdeki indi-bindi yolculuğu gibi basit, anlamsız ve boş.

En kötüsü de bu yolda milli ve manevi değerlerin sürece alet edilmesi, gerçek niyetin bu kişilerce çeşitli sahte vaat ve makyajlı sözlerle kamufle edilmesi.

Hayatta doğru yoldan şaşmayanları; hayat, onurlu bir yaşam ile ödüllendiriyor.

Herkesin makam, mevki, para, zenginlik peşinde koştuğu, kendini parçaladığı, uğrunda çeşitli entrikalar çevirdiği günümüz yaşamında rızka kefil olan unutulmuş, ‘’BEN’’mottosu ile dünya ve insanlık rakip olarak hedefe konulmuş, asla doymayan nefsin emrinde geceler ve gündüzler harap olmuş.

Bozulmayan ne kaldı dünyada?

Dürüstlük başta olmak üzere öz değerler bozulmadı mı?

Haksızlık başta olmak üzere adalet bozulmadı mı?

Ahlak başta olmak üzere inanç bozulmadı mı?

Liyakat başta olmak üzere düzen bozulmadı mı?

Ticaret başta olmak üzere güven bozulmadı mı?

Siyaset başta olmak üzere toplum bozulmadı mı?

Karakter başta olmak üzere insan bozulmadı mı?

Bozan kim?

İnsan!

Yaşamın tüm zorluklarına rağmen öz değerleri, milli ve manevi değerleri ile insan olmanın erdemini taşıyanlara ve iyi insanlara selam olsun…

İyiler, her zaman iyidir!

Mesleki açıdan bakıldığında:

İyi Doktorlar yerine İyi ve Değer Veren Doktorlar,

İyi Hemşireler yerine İyi ve Şefkatli Hemşireler,  

İyi Öğretmenler yerine İyi ve Örnek Kişilikli Öğretmenler,

İyi Öğrenciler yerine İyi ve Saygılı Öğrenciler,

İyi Din Adamları yerine İyi ve Hoşgörülü Din Adamları,

İyi Tacirler yerine İyi ve Dürüst Tacirler,

İyi Yargıçlar yerine İyi ve Adaletli Yargıçlar,

İyi Gazeteciler yerine İyi ve Tarafsız Gazeteciler,

İyi Siyasetçiler yerine İyi ve Temiz Siyasetçiler,

İyi Yöneticiler yerine İyi ve Adil Yöneticiler, 

Sadece ‘’Askerler’’ müstesnadır. Askerlerde öz değerlerin, milli ve manevi değerlerin, etik değerlerin hepsi bir arada bulunur. Cesaret, kahramanlık, özveri, sadakat, vatanseverlik başta olmak üzere tüm bu değerleri en üst seviyede son nefeslerini verene kadar üzerlerinde tarihten gelen ruh ve karakterle birlikte taşırlar.

Şehitlik, gazililik gibi ulvi makamların tek adayı olmakla birlikte kahramanlık makamında her zaman tartışmasız sahibidirler. Bunun en büyük örneği de Şehit Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer HALİSDEMİR değil midir? 

Ve daha niceleri! 

Tüm şehitlere, gazilere ve kahramanlara selam olsun!

 Selam, iyi insanlara olsun…