Ahmet KÖPRÜLÜ'nün 15 Nisan 2023 tarihli yazısı: "Kriz İktisadı", Ortodoks Ve Heterodoks İktisat Politikaları

Türkiye’nin IMF’ye olan borcunu sıfırladığı tarihten 10 yıl sonra yine 14 Mayıs 2023’te Türkiye, tarihi bir seçime daha giriyor. 14 Mayıs’taki seçimlerde Türkiye’de nasıl bir siyasi tablo çıkacak bunun üzerinden yorum yapma imkânımız şimdilik yok ancak Türkiye gibi çok sayıda ekonomik kriz yaşamış “kriz iktisadı” konusunda önemli deneyimleri bulunan her dünya ülkesinde IMF’nin uzun yıllar ekonomi gündemlerinden çıkmayacağı söylenebilir.

Geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin, muhalefetin, faizleri artırıp artırmayacağının ve IMF'ye başvurup başvurmayacağının bilinmediğini söylemesi ile IMF uzun bir aradan sonra yeniden gündemimize girdi. Sayın Nebati konuşmasında, faiz artırımının; fabrikaların kapanmasına, finansal sistemin zarar görmesine ve sonra da işsizliğe yol açacağını ileri sürmüştü.

14 Mayıs 2013 tarihinde Türkiye, 2001 krizinde neredeyse herkesin adını ezbere bildiği IMF’ye olan borcunu sıfırlamıştı. O tarihten günümüze IMF’nin adı hiçbir şekilde ülke gündemimize gelmedi. Hükûmet şu anda da “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” ile ekonominin yeniden yapılandırılmasını ve istikrarın kalıcı kılınmasını sağlamaya çalışmakta.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da yeni programın temel amacını; “Kur rejiminin terk edilmesi nedeniyle ortaya çıkan güven bunalımı ve istikrarsızlığı süratle ortadan kaldırmak ve eşanlı olarak bu duruma bir daha geri dönülmeyecek şekilde kamu yönetiminin ve ekonominin yeniden yapılandırılmasına yönelik altyapıyı oluşturmak” olarak açıklarken, “Eski düzene dönmek artık gerçekten mümkün değildir” şeklinde ifadelerle kesin ve net olarak ortaya koydu.

Uluslararası iktisat ekollerinde bilinen ancak Türkiye’de siyasi literatüre ilk kez Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Nureddin Nebati’nin yerleştirdiği “Heterodoks iktisat politikalar”, Türkiye’yi IMF gündeminden daha kaç yıl uzakta tutacak bilinmez ama “Ortodoks İktisat Politikaları”, ülkeleri IMF’ye ne kadar yaklaştırır bir bakalım.

Ortodoks istikrar politikaları kamu açıklarının ortadan kaldırılması için sıkı para ve maliye politikası uygulanmasını öngörürler. IMF destekli Ortodoks istikrar politikaları reel ücretlerin de düşürülmesi gerektiğini önerir. Politikaya göre, fiyat kontrolleri kesinlikle yapılmamalı ve fiyatlar serbest bırakılmalıdır. Bu uygulamalar sonucunda gelir dağılımı, ücretliler ve maaşlılar aleyhine bozulur. Ortodoks istikrar programları, ekonomide resesyon ve işsizlik meydana getirirler.

Heterodoks istikrar programları ise yüksek kronik enflasyonun yaşandığı ülkelerde enflasyonu hızlı ve kalıcı bir biçimde düşürmek amacıyla uygulanırlar. Heterotodoks istikrar politikalarının amacı, şok ekonomi yönetimi ile enflasyonu kontrol altına almaktır. Enflasyonun kontrol altına alınabilmesi için öncelikle geleceğe ilişkin yüksek enflasyon beklentilerinin kırılması ve değiştirilmesi gerekmektedir. Bunun başarılabilmesi için fiyat ve ücret kontrolleri gibi araçlar kullanılır.

Ancak Heterodoks istikrar politikalarının başarılı olabilmesinin ilk şartı, toplumun, enflasyonunun hızla düşeceğine inandırılmasıdır. “Nasıl olsa fiyatı düşer, o zaman alırız” düşüncesi eğer “Bugün alalım, fiyatı artacak” söylemine dönüştüyse “beklentiler”in Heterodoks iktisat politikasında çok önemli bir iktisadi araç olduğunu ortaya koymuştur.

Hatırlanacağı üzere 22 Kasım 2000 tarihinde “şiddetli bir spekülatif atak”la karşılaşan ekonomi yönetimi İnterbank gecelik faiz oranlarının %873’e kadar yükselmesini önleyememiş sistemde likidite sıkıntısı yaşanmıştı. Bu noktada Türkiye gibi “dolar kahini” bol bir ülkede kur politikasının uygulanabilirliğine oluşabilecek güven kaybı nedeniyle spekülatif yönelimlerin artabileceği panik sermaye çıkışlarına ve finansal krizlere yol açabileceği unutulmamalıdır. Bu noktada ekonomi yönetiminin güven verici mesajlar vermesi ve fiyat belirleyiciler ve kamuoyu nezdinde de mesajlarının kabul görmesi gerekir. Ayrıca tıpkı bir deprem felaketine hazırlanır gibi ekonomi yönetimi “kriz” senaryoları üzerinde çalışmalı ve olası krizlerde uygulanacak “kriz iktisadı” politikalarını önceden belirlemelidir.

Kaynaklar:

AKGÖNÜL Hüseyin ve MASCA Mahmut, “Heterodoks İstikrar Programları”, Eskişehir Anadolu Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt 17, Sayı 1, Eskişehir, Haziran 2001.