Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 20 Kasım 2023 tarihli yazısı: Mehter

Askeri müziğin tarihçesine baktığımızda ilk çağlardan itibaren mevcuttur. Savaşın kazanılmasına yaptığı katkı, ordunun hareket kabiliyetinde belirleyici rol alması askeri müziğin varlığını daha da önemli kılmıştır.

Tuğ kelimesini ilk olarak M.Ö. 4’üncü asırda yaşamış olan ve Türk oldukları tahmin edilen Hiung-nu Devleti’nde görülür.

Hâkimiyet alametlerinden biri olan askeri müzik takımında da, Gök Türk ve Uygur bandolarında davul başta olmak üzere çeşitli borulu çalgılar da bulunuyordu. Davula sonraki dönemde birkaç çalgı daha eklenerek ‘’nevbet’’ adını alan mızıka grubu oluşturulmuştur.

Dünyanın en eski askeri bandosu unvanına sahip olan Mehter takımı, Osmanlı İmparatorluğu’nda Yeniçeri Ocağı’na bağlıydı. Kelime kökeni Farsçada üstün ve en üst düzey görevli anlamına gelen ‘’Mihter’’ sözcüğüne dayanır.

Mehter Takımı kuruluşu, Yeniçeri Ocağı ile başlamıştır. Son derece güçlü bir askeri birlik olan Yeniçeri Ocağı, Osmanlı İmparatorluğu’nun ikinci padişahı Orhan Gazi zamanında oluşturulmuştur. 1362’de faaliyetlerine başlayan Yeniçeri Ocağı’nın bandosu konumundaki Mehter Takımı da askeri motive etmek amacı ile kurulmuştur.

Mehteranın öncelikli görevi seferlerde ve savaşlarda en arkada kalarak çaldığı müzik ile tempoyu yükseltmek, cesareti arttırmak, orduyu ve askerleri motive ederek savaşın kazanılmasını sağlamaktı. Mehter takımının görevi aynı zamanda sefir kabul törenlerinde yer almaktır. Takım, bu törende yeni sancağı sancak beyine iletirler ve hangi sancakta görev alacaklarını bildirirler. Kale fetihlerinde, derbentlerde, zafer kutlamalarında, bayramlarda da yer alırdı. Barış zamanlarında ise askerin ruhunu canlı tutmak için görev yapardı.

1826'da Sultan II. Mahmud'un Yeniçeri Ocağını kaldırması ile onun bir parçası ve ordunun sembolü olan mehterhane de kaldırılmış yerine Avrupa devletlerinde olduğu gibi "Askeri Bando" takımı olan Mızıka-i Hümayun kurulmuştur. Fakat Mehter, 1914'de Ahmed Muhtar Paşa tarafından "Mehterhane-i Hakani" adıyla yeniden kurulmuştur. İstiklal Harbi'nde de mehter hizmet vermiştir. Halen, 12 Eylül 1980 darbesinden beri mehteran bölüğü Genelkurmay Başkanlığı Harp Dairesi Askerî Müze Müdürlüğü bünyesindeki faaliyetine başarılı bir şekilde devam etmektedir.

Şanlı zaferlerimizin kazanılmasında etkin rol oynayan, dosta güven düşmana korku salan, savaş meydanlarında çalındığında askerimizin moralini artıran, düşman askerini psikolojik olarak yıpratan, fetih ve sefer yolunda güçlü sesi duyulduğunda herkesin ürpermesine ve etkilenmesine neden olan ve silah ve toptan daha fazla etki yaparak her yeri inleten, nice kralları ve sultanları tir tir titreten mehterin; askeri, siyasi, ekonomik, sanatsal, kültürel ve jeopolitik önemi yeniden değerlendirilmelidir.

Mehter, silahlı kuvvetlerimizin barıştaki sesidir, savaşta ise düşman iradesini kıran en güçlü silahtır.

Mehter, temsil ettiği tarihi ve kültürel misyonu, vizyonu ve önemi kapsamında sayısı artırılarak yeniden teşkilatlanmalıdır. Belediye, özel şirketler ve şahıslar mehter kuramamalı, her türlü organizasyon; sünnet düğünü, nişan, kına, kutlama, dükkan açılışı gibi faaliyetler de kesinlikle bulunmamalıdır. Askeri mehterlerin miktarı ile personel sayısı da artırılmalı; personel ihtiyacı Silahlı Kuvvetlerimizin Bando Sınıfı başta olmak üzere konservatuar ve bireysel başvurulardan yetenek sınavları ile karşılanmalıdır. Özellikle Silahlı Kuvvetlerde Bando Sınıfında görev yapmış ve emekli olmuş personel kaynak altyapısı için tercih edilmelidir. Müzik yeteneği yanında personel seçiminde fiziki beden yapısına da önem verilmeli, mehter takımında heybetli bir görsel yapı oluşturulmalıdır.

Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki Mehter’in bugüne kadar gerçekleştirdiği yurt içi ve yurt dışı başarılı konser ve faaliyetler yerli ve yabancı herkesin dilinde ve hafızasındadır. Mehter programları, tüm dünya milletleri tarafından ilgi ve heyecanla takip edilmekte, sosyal medya sitelerinden konserleri izlenmekte, büyüleyici ve etkileyici eserleri beğeni ile dinlenmektedir.

Mehterimizin, ileri bir dönemde zemin ile şartlar uygun olduğunda ve güvenli ortam sağlandığında Kudüs’ten vereceği ses; Şam, Beyrut, Tahran, Washington, New York, Londra, Berlin, Paris ve Roma’dan duyulacaktır. Mehter’in sesi ve gücüyle birlikte kirli oyunlar ve karanlık planlar peşinde koşanlar inlerine çekilecek, mazlum ve mağdur milletlerin sesi dünyanın her tarafından daha güçlü duyulmaya başlayacaktır.

Mehter’in oluşturduğu güçlü etkiyi en iyi gurbetteki vatandaşlarımız, devletimize dost ve kardeş olan ülkeler ile gizliden gizliye ülkemize düşmanlık edenler bilir.

Deneyelim görelim!

Mehter’in sesini duyup da etkilenmeyen var mıdır acaba?