Betül DEMİR'in 1 Ağustos 2024 tarihli yazısı: Minerva’nın Baykuşu Yalnız Alacakaranlıkta Uçar

Minerva'nın Baykuşu metaforunu hiç duydunuz mu? Eğer duymadıysanız, sizi oldukça ilginç bir kavramla tanıştırmak üzereyim. Bu metafor, ünlü Alman filozof Hegel'in Hukuk Felsefesi kitabının önsözünde kullanılmış ve zamanla felsefe dünyasında önemli bir yer edinmiştir. 

Hegel'in bahsettiği Minerva'nın Baykuşu, ancak karanlık çöktükten sonra uçar. Peki, bu ne anlama geliyor? Aslında Hegel burada felsefenin doğası hakkında derin bir mesaj veriyor. Felsefe, dünyadaki olaylar olup bittikten sonra devreye girer. Yani, olaylar gerçekleştikten sonra onları anlamaya ve yorumlamaya çalışır. Bu bağlamda, felsefe daima bir adım geriden gelir, asla öncü olamaz. 

Hegel'e göre, tarihin maddi pratiği ortaya çıktıktan sonra Minerva'nın Baykuşu kanatlarını açar ve uçmaya hazırlanır. Bu, tarihte meydana gelen olayların ve değişimlerin, felsefenin kavrayışına ancak tamamlandıktan sonra girdiğini ifade eder. Felsefe, olayların ve durumların olgunlaştığı noktada ortaya çıkar ve onları bir fikirler alemi şeklinde yeniden inşa eder. Gerçekliği anlamak ve yorumlamak, felsefenin işidir, ancak bu iş her zaman geçmişe dönük bir süreçtir. 

Bu durum, aslında felsefenin bir çeşit yansıma olduğunu gösterir. Olaylar ve durumlar yaşanır, sonuçlar ortaya çıkar ve ardından felsefe, bu sonuçları anlamaya çalışır. Hegel'in söylediği gibi, kavramın öğrettiğini tarih aynı zorunlulukla gösterir. Felsefe, olayların ve gerçekliğin neden-sonuç ilişkilerini analiz eder ve onları teorik bir çerçeveye oturtur. Ancak bu süreç, olaylar olup bittikten sonra gerçekleşir. 

Felsefe, dünyanın nasıl olması gerektiğini öğretme iddiasında bulunmaz. Daha ziyade, dünyanın nasıl olduğunu anlamaya çalışır. Felsefenin amacı, mevcut durumu analiz etmek ve anlamaktır. Bu yüzden, felsefenin soluk rengi solgun zemine vurduğu zaman, hayatın tezahürü ihtiyarlık günlerini tamamlıyor demektir. Yani, felsefe ancak olaylar sona erdiğinde ve hayatın belirli bir olgunluğa eriştiği noktada devreye girer. 

Minerva'nın Baykuşu'nun uçmaya başlaması, felsefenin devreye girdiği anı simgeler. Ancak bu uçuş, sadece gün batarken başlar. Bu da demektir ki, felsefe, hayatın gençlik ve dinamik dönemlerinde değil, olgunluk ve durgunluk dönemlerinde ortaya çıkar. Felsefenin soluk rengiyle o gençleştirilemez, sadece bilenebilir. Yani, felsefe olayları değiştirmez, sadece onları anlar ve yorumlar.