Mert Can DUMAN'ın 17 Mayıs 2023 tarihli yazısı: Monopoly
Kutu oyunlarını bilirsiniz, kalabalık arkadaş ortamlarının eğlencelerinden birisidir. İşte bu kutu oyunlarının en meşhurlarından birisi olan Monopoly’de oyuncular bir şehrin farklı ilçelerinin mülkiyetini kazanmaya çalışır, daha sonra ise kademeli olarak buralarda emlak faaliyetlerini sürdürerek kazanç sağlamayı ve diğer oyuncuları alt etmeyi amaçlar. Türkiye ekonomisinin genel görünümüne baktığımızda kimi zaman bir Monopoly oyununda hissetmemek mümkün değil. Konut satışlarının haber manşetlerinde kendisine yer bulduğu, konut fiyatlarındaki yukarı yönlü keskin hareketlerin artık yargı organlarının konusu olmaya başladığı, iş gücünün giderek emlak faaliyetlerine daha fazla odaklanmaya başlaması ise bu durumun birer sonucu. Gelin beraber duruma bir göz atalım.
Dün, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 14 Mayıs seçimlerinin hemen öncesindeki dönem olan Nisan ayındaki konut satış istatistiklerini kamuoyuyla paylaştı. Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %35,6 gerileyen konut satışları, yılın ilk dört aylık döneminde ise yine yıllık bazda %18,6 geriledi. İkinci el konut satışlarında ise gerileme daha yüksek oranda. Nisan ayında ikinci el konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %39,3 gerilerken Ocak-Nisan döneminde ise %19,9 azaldı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının açıkladığı konut fiyat endeksi verileri ise biraz gecikmeli geliyor. Bu yazının kaleme alındığı sırada en güncel veri olan Şubat ayı verilerine göre konut fiyatları Türkiye genelinde yıllık %141,5 artış gösterirken yeni konutlarda bu artış %144,3’e vardı. Türkiye genelinde metrekare birim fiyatı 20 bin 494 TL’ye dayanırken, sıkı durun, bu değer İstanbul için 31 bin 802 TL. Ülkemizde son dönemde enflasyonun yüksek seyri de başka bir kaygı alanı olarak karşımıza çıkıyor. Enflasyondan arındırdığımızda yıllık konut fiyat artışı %56,3’e varıyor. Değme yatırım aracından daha iyi performans göstermiş değil mi?
Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmeler yaparken aklıma Monopoly oyununun gelmesinin bir sebebi daha var. O da yine TÜİK’in açıkladığı Ücretli Çalışan İstatistikleri’ne göre gayrimenkul faaliyetlerinde çalışan iş gücünün istikrarlı artışı. Kovid-19 salgını sonrasındaki toparlanma dönemini dikkate aldığımızda 2021 yılının başından bu yana imalat sanayisinde ücretli çalışanların sayısı yıllık ortalama %8,1 artarken bu oran gayrimenkul faaliyetlerinde çalışanlar için %14,1’e yükseldi. Mevsim etkilerinden arındırılmış bir şekilde baktığımızda da gayrimenkul faaliyetlerinde çalışanlardaki artış son 19 aydır istikrarlı bir şekilde artış gösteriyor. Nitekim bu dönemde imalat sanayisi gibi lokomotif bir sektörümüzde ücretli çalışanların sayısında ekonomik dalgalanmalar vesilesiyle iki ileri bir geri bir durum söz konusu ancak iş gücümüzün gayrimenkul faaliyetlerine olan ilgisi hız kesmemiş.
Alanın yeteri kadar gözlenmemesi ve denetlenmemesi, kısa dönemli yüksek kâr cazibesi, sektörü düzenleyemeyen yeterlilik mekanizması gibi hususlar her köşe başının bir emlakçı, tabiri caizse her iki kişiden birinin emlak al-satçısı olmasını beraberinde getirdi. Ancak sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınma üretim çarklarının dönmesiyle, alın terinin üretim sürecinde yoğrulup da ürüne dönüşmesiyle mümkün. Diğer türlüsü tek seferlik bir rüya. Ama maalesef şimdilik hayli kazanç sağlayan bir rüya.
İçinde bulunduğumuz haftanın son iş gününde 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyoruz. 16 Mayıs’ta Bandırma ile yola çıktığında “Biz Anadolu’ya ne silah ne cephane götürüyoruz, biz ideali ve imanı götürüyoruz” demiş, 19 Mayıs’ta Samsun’a çıktığında ise zaferle sonuçlanacak haklı bir istiklal mücadelesinin ilk ateşini yakmıştı. Atatürk’ü anarken anladığımız, gençliğin gücüne inandığımız bir bayram diliyorum.
Sağlıklı ve güzel bir hafta dileklerimle…