Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 26 Eylül 2026 tarihli yazısı: Ormanya

Bir zamanlar, uzak diyarların bir yerinde büyük ve geniş bir ormanda yaşayan birçok farklı hayvandan oluşan bir koloni vardı. Bu dev orman, adeta bir devlet gibi düzenli ve kurallara dayalı bir şekilde yönetiliyordu. Orman devletinin en bilge ve güçlü lideri Aslan Kral'dı. Aslan Kral’ın emrinde çalışan, düzeni sağlayan, disiplinli ve görevine bağlı bir kurt sürüsü vardı: Aslan Kral, ormanın sınır güvenliğini sağlamak, orman içinde düzeni korumak, diğer hayvanların tüm ihtiyaçlarını karşılamak için kurtları yetkilendirmiş başta Aslan Kral’ın kendisi olmak üzere ormandaki tüm hayvanlar huzurlu, mutlu bir yaşam sürmeye başlamıştı.

Aslan Kral’dan önce ormanda tam bir kaos vardı. Düzen ormanın her yerinde bozulmuş, her hayvan kendi kurallarını belirlemiş ve güçlünün güçsüzü ezdiği, güven ve adaletin olmadığı kargaşa ortamında yaşıyordu tüm hayvanlar kaderine razı olmuş şekilde. Aslan güçlüydü ama tek başına hiçbir şey yapamıyordu düzeni yeniden kurmak adına. O da çaresiz ormanı terk etmiş, tek başına doruklarında karın yaz ve kış eksik olmadığı dağlık bölgeye gitmişti. Bir gün, soğuktan donmak üzereyken kurt sürüsü ile karşılaştı. Kurtlar, Aslanı aralarına aldılar ve bir battaniye gibi onu sardılar, kendine geldikten sonra verilen eti yedi. Kurtlar sonra Aslan’ı sıcak ve güvenli bir bölgeye organize bir şekilde taşıyarak götürdü. Kurtlar, birlikte hareket ediyor, seçtikleri liderlerini dinliyor ve kurallara kesinlikle uyuyorlardı.

Aslan, ormanda olup bitenleri, bozuk düzeni ve planını anlatarak Kurtlardan yardım ve destek istedi. Kurtlar, özgür ve savaşçı ruhlu olduklarından orman hayatına alışık değillerdi. Aslan’ın tüm hayvanları kapsayan adil çözüm önerisi, Kurtlara orman içinde verilecek görev, yetki, haklar ve sınırsız yiyecek konusundaki olumlu maddeler kapsamında Aslan ile anlaşma yaptılar. Aslan ile birlikte Kurtlar ormana gelerek Aslanı kral ilan ettiler.

Kısa süre içinde Kurtların da desteği ile Aslan, Kral olarak ormanda düzeni sağladı, ormandaki tüm hayvanların sorunlarını dinleyerek onların huzur içinde yaşamasını sağlardı. Ancak, ormanın düzenini koruyan ve günlük işlerin tüm sorumluluğunu üstlenen yegane hayvan Kurtlardı. Onlar, Aslan Kral'ın eli, kolu, ayağı, gözü, ruhu, en güvendiği yardımcıları, ormanın güvenlik sorumluları, kahramanlarıydı.

Kurtlar, ormandaki her hayvanın görevini yerine getirmesini sağlardı. Onların her biri cesur, kararlı ve sorumluluk sahibi bir liderdi. Günün her saatinde ormanın çeşitli köşelerini dolaşırlar, sorunları tespit ederler ve çözüm bulurlardı. Kurtların bu disiplini, ormanın düzenini korumasında en önemli unsurdu.

Orman Devleti, Kurtların desteği ile Aslan Kral tarafından yönetilen, güçlü ve adaletli bir yönetim sistemine sahip olmuştu.

Yeni düzende Orman Devleti'nde her hayvan, toplumdaki bir mesleği temsil ediyordu. İşte bazıları:

1.    Fil – Öğretmen: Fil, ormanın bilge hayvanı olarak bilinir. Uzun hafızası ve geniş bilgisiyle, genç hayvanlara hayatın inceliklerini öğretirdi. Ormandaki tüm hayvanlar, Fil'in bilgeliğine hayrandı ve ondan çok şey öğrenirdi. Fil, bir öğretmen gibi, genç hayvanların eğitimiyle ilgilenir ve onları geleceğe hazırlar.

2.    Tilki – Tüccar: Tilki, kurnazlığı ve zekasıyla tanınır. Ormandaki hayvanlar arasında ticaret işlerini organize ederdi. Her türlü malzemenin değiş tokuşunu sağlardı ve pazarlık konusunda kimse onun eline su dökemezdi. Tilki, bir tüccar gibi, ormanın ekonomik işleyişinden sorumluydu.

3.    Baykuş – Bilim İnsanı: Baykuş, gecenin karanlığında uyanık kalan ve sessizce etrafı gözleyen bir bilgeydi. O, ormandaki en gizemli olayları çözmek için düşüncelere dalar, çeşitli bitkiler ve hayvanlar üzerinde araştırmalar yapardı. Baykuş, bir bilim insanı gibi, ormanın en karmaşık sorunlarına çözüm arardı.

4.    Kaplan – Asker: Kaplan, ormanın en güçlü ve cesur hayvanlarından biriydi. Onun görevi, ormanın sınırlarını korumak ve dış tehditlere karşı ormanı savunmaktı. Hiçbir düşman, Kaplan'ın korkusuzluğu karşısında duramazdı. O, tıpkı bir asker gibi, ormanın savunma kuvvetlerinin başındaydı.

5.    Arı – Çiftçi: Arılar, ormanın en çalışkan ve üretken hayvanlarıydı. Sabahın erken saatlerinde uyanır ve çiçeklerden nektar toplayarak bal yaparlardı. Arılar, bitkilerin çoğalmasına yardımcı olarak ormanın sürdürülebilirliğini sağlarlardı. Onlar, ormanın çiftçileri olarak görülürdü, çünkü doğanın üretkenliğini onlar sağlardı.

Orman Devleti'nde liyakat, hayvanların hak ettikleri görevlere gelmesi ve bu görevleri en iyi şekilde yerine getirmesi demekti. Aslan Kral, ormanın lideri olarak her zaman liyakate önem verirdi. Her hayvan, yetenekleri doğrultusunda bir göreve atanır ve bu görevde en iyi performansı göstermesi beklenirdi. Liyakat ve adalet, ormanın sağlıklı bir şekilde işlemesi için olmazsa olmaz iki kavramdı.

Kurtlar, ormanın düzenini sağlamak için her gün çeşitli görevler üstlenirdi. Ormanda devriye gezerek, hayvanların düzenli bir şekilde görevlerini yerine getirip getirmediğini kontrol ederdi. Kurtlardan biri, bir süredir yaptığı gözlemlere dayanarak, ormandaki hayvanlardan bazılarının işlerini aksattığını fark etti. Fil, genç hayvanların eğitimini ihmal etmiş, Tilki, ticaretle uğraşmak yerine kendi çıkarlarını gözetmişti. Baykuş, araştırmalarını bırakmış geceleri takılmaya başlamıştı, Kaplan ise Kurtlara çok güveniyordu ve işleri tamamen kurtlara bırakarak evinde dinlenmeye çekilmiş, ortalarda pek gözükmüyordu.

Kurtların lideri, bu bilgiler kendisine ulaşınca hemen harekete geçti. İlk olarak, Fil'in yanına giderek ona eğitimdeki aksaklıkların ormanın geleceğini nasıl tehlikeye atabileceğini anlattı. Sonra Tilki'yi uyardı, ticaretin dürüstlük ve güvene dayalı olması gerektiğini belitti. Baykuş'a bilimin önemini vurguladı ve araştırmalarına devam etmesi için onu motive etti. Son olarak, Kaplan'a güvenliğin sağlanmasının orman için ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Bu uyarılar, bir nebze de olsa hayvanların görevlerini yeniden ciddiye almalarını sağladı.

Kurtlar ormana gelip, Aslan Kral olduğundan beri; orman dışında sahrada yaşayan Çakalların ve Sırtlanların rahatı kaçmıştı. İstedikleri gibi davranamıyor ve ormandaki bozuk düzenin devam ettiği dönemdeki gibi avlanamıyorlardı. Şimdi ise ormanın kenarına bile yaklaşamıyorlardı kurtların gazabından korktuklarından. Araya zor da olsa Sahranın Lideri Gergedanı sokup, Kral Aslan’dan ormanda yaşamaları için izin vermesini talep etseler bile Kurtların Lideri bu durumun Orman Hayatı için olumsuz sonuçlar doğuracağını ifade etmiş, Tilki’nin örgütlediği birçok orman hayvanının muhalefetine rağmen izin verilmesini önlemişti.

Ormanda işlerin kötü gitmesini isteyen, düzen bozulunca da başa geçip, başta Tilki olmak üzere kral olmak isteyen hayvanlar da yok değildi. Bazı hayvanlar ise Kral Aslan’a yalakalık yapmak için senaryo ve projeler ile geliyorlar, şahsi emelleri ve ekstra yemek için ormanın geleceğini tehlikeye atmaktan çekinmiyorlardı. Hatta, hayvanlar arasında çıkar gruplaşmaları bile başlamıştı yavaş yavaş.

Bu grupların baskılarına dayanamayan Kral Aslan sonunda pes edip, Fil’i yiyeceklerden sorumlu, Kaplan’ı eğitimden sorumlu, Tilki’yi güvenlikten sorumlu, Baykuş’u üretimden sorumlu, Arılar’ı da bilimden sorumlu ilan etti. Kurt Liderinin çekincelerini ve görüşlerini dinlemediği gibi, Kurtları da Tilki’nin emrine verdi.

Yeni yapılanma, kendi çıkarları etrafında gruplaşan hayvanları çok memnun etmişti ve istedikleri görevlere hepsi bir anda kavuşmuşlardı. Fil, yiyeceklerden her gün istediği kadar yiyebiliyordu. Kaplan dersini anlatıp gün boyu rahat biçimde ininde dinlenebiliyor, Baykuş üretim için uygulanmayan bilimsel projeler geliştiriyor, Arılar kendi aralarında bilimsel tezler üzerinde çalışıyor fakat bir türlü uzlaşamıyor, Tilki de orman güvenliğini sınır ticaretine çevirmiş Sırtlanlar ve Çakallarla iş yapıyordu. Liyakat ve adalet dengesinin bozulması bir yana ormana ticaret için giren Sırtlan ve Çakalların artması Ormanın Düzeni için ciddi tehdit oluşturmaya başlamıştı. Bu sistemde çalışamayan Arılar, Kraliçe Arı’nın önderliğinde ormanı terk ettiler ve doğada kendi imparatorluklarını kurdular.

Son yaşanan ve bardağı taşıran olayda ise, ormana izinsiz girmeye çalışan Çakal grubuna Nöbetçi Kurt izin vermemiş, 5-6 adet Çakaldan oluşan sürü Nöbetçi Kurt’u ağır yaralamıştı. Ormanın güvenliği sınırdan başlar ve sınır namustur. Rapor, Kral Aslan’a kadar ulaşsa da güvenlikten sorumlu Tilki’nin ikna etmesi ile olay suhulet ile kapatılmıştı. Bu durum Kurtların Liderini ve diğer Kurtları da çok huzursuz etmişti. Kral Aslan, çevresindeki yalakaların çokluğundan ve etkilemesinden mütevellit Kurtları artık önemsemiyor, dinlemiyor hatta belli etmese de varlıklarından rahatsız bile oluyordu zaman zaman. Diğer hayvanlar içinse kendi emelleri ve hayalleri daha önemliydi, Kurtların fedakarca görev yapmalarının ne önemi vardı kendi cephelerinden baktıkları kıt akıllarınca. Ayrıca, Kurtların bu üst seviyedeki sorumluluk bilinci ve disiplinli halleri kendilerince yaşamlarını kısıtlayıcı ve özgürlükleri için sıkıcı olmaya bile başlamıştı; her yerde kural, kural, kural…

Çünkü Kurtlar, sorumluluk sahibi ve disiplinli idiler. Bozuk bir düzende yaşamak onlara göre değildi. İstemeye istemeye de olsa Ormandan ayrılma kararı aldılar çünkü değer görmediğin yerde kalmak da bir çeşit esarettir. Başta Tilki olmak üzere tüm hayvanlara ormandan ayrılacaklarını söylediler, Kral Aslan’a da söylemek istedilerse de Kral Aslan programının yoğun olduğunu söyleyip, randevu vermedi. Haberi, tüm orman değil, ormanın dışında yaşayan başta Çakallar ve Sırtlanlar olmak üzere duymayan ahırdaki Sarı Öküz hariç hiçbir hayvan kalmadı.

Ve sessiz sedasız ormandan ayrıldı Kurtlar. Ne haklarını alabildiler ne emeklerinin karşılığını ne de gönülden bir teşekkür. Yalnız, Kurtların Lideri çok zeki idi. Ormandan ayrıldılar fakat, orman yakınlarındaki bir mağaraya gizlenip, nöbetleşe gece gündüz ara vermeden ormanı gözetlemeye devam ettiler. Çok süre geçmeden dolunay olan bir gece ormana bir koldan Sırtlanlar, diğer koldan da Çakallar sinsice girdi ve Kral Aslan’ı uyurken yakalayıp esir aldılar. Tilki’yi yeni kral ilan ettiler. Karşı çıkmak isteyen Kaplan’ı yaraladılar ve Fil’i de hunharca öldürdüler. İlk kural, tüm hayvanlar yiyeceklerini Yeni Kral Tilki’ye getirecek, Kral Tilki de yiyecekten ne kadar geri verirse onunla yetinilecekti. Kurallara uymayan hayvanlar Çakal ve Sırtlanların yemeği olacaktı. Yeni düzen kölelikten başka bir şey değildi.

Çakal ve Sırtlanlar hunharca öldürdükleri Fil’i birkaç saatte yemiş, yaralı Kaplan kendini yemek olmaktan zor kurtarmış, esir durumdaki Aslan ise son pişmanlık fayda etmez dercesine kaderine ilk anda razı olmuştu. Ormanda yaşayan hayvanlar için adı olan ama içeriği olmayan ve kimsenin memnun olmadığı Kral Tilki’nin belirlediği Orman Kanunları.

Tilki’nin kral olduğu ormanda adalet, demokrasi, düzen ve huzur olur mu?

Çakalların ve Sırtlanların arasında nasıl güvende olabilirsin?

Her şey Kral Tilki’nin iki dudağı arasında ise orada yasa var diyebilir miyiz?

Ürettiğinin ve yiyeceğinin tamamını verip, geri aldığın yiyecek açlığını giderecek kadarsa bu durum adil mi?

Orman derin bir sessizliğe bürünmüş, hayvanlar ise nefes alıp veren ölüler gibi ortalıkta dolaşır olmuştu. Yeni düzenden memnun olan sadece hayaline kavuşan Kral Tilki ile emrindeki Sırtlanlar ve Çakallardı.

Kurtların Lideri tüm Kurtları gün batarken mağaranın önünde topladı ve Orman’a yapılacak harekat planını anlattı. Ve Kurtlar gecenin karanlığında ormana indi. Ormanı sabaha kadar Çakallardan ve Sırtlanlardan temizlediler, hiç birini sağ bırakmadılar. Esir durumundaki Aslan’ı kurtardılar, Kral Tilki’yi de yakaladılar ve Kurtların Lideri, tüm içten pazarlıklı ve gizli emelleri olan hayvanlara örnek olsun diye Tilki’nin kuyruğunu kopardı ve Kral Aslan’a verdi. Kral Aslan da Tilki’nin kuyruğunu Ormanın Meydanı’na astı.

Kurtlar, bozulmakta olan ormanın düzenini tekrar kurmuştu. Onların kararlılığı ve ileri görüşlülüğü sayesinde, Orman Devleti yeniden eski düzenine, Kral Aslan da tekrar tacına kavuştu, ormandaki hayvanlar da kaybettikleri huzura.

Kurtlar mı?

Kendine güvenenleri boşa çıkarmayan kurtlar, yüksek sorumluluk ve disiplin sahibi kurtlar, kendi haklarını ve menfaatlerini ön planda tutmayan kurtlar, en zor işi canlarını ortaya koyarak yapan ama değer görmeyen kurtlar, zeki ve ileri görüşlü kurtlar; ormandan ayrılıp birbirlerine sadık kalarak sürü halinde dağların, tepelerin, ovaların, nehirlerin olduğu uzak diyarlara gitmişler, oraları yurt edinmişler. Bugün her karlı dağda, her soğuk tepede, her ovada, her yol vermez vadide, her coğrafyada kurtlar yok ama kurt’un savaşçı ruhunu taşıyan, kurt yürekli, kurt bakışlı kolları sırmalı cesur ve kahraman askerler vardır vatanını için nöbet tutup, görev yapan. Siz onlara gerekli ihtimamı göstermeseniz de, ihmal etseniz de Onlar, son nefeslerini verene kadar omuz omuza vermiş, vatanının hizmetindedir.

Bu masal, devlet yönetiminde liyakat, adalet kavramlarının ehemniyetini, iş yapma konusunda ise sorumluluk bilinci ve disiplinin ne kadar önemli olduğunu hatırlatır bizlere.  Ve gece gündüz demeden çalışan görünmez kahramanları da unutmamamızı, haklarını tam olarak vermemizi ve gönülden bir teşekkürü esirgememizi bildirir rüzgarın ormandan getirdiği esintiler ve ağaç yapraklarının hışırtıları ile.

Dolunay olan gecelerde Kurt ulumalarını duyabilirsiniz!

Bu bir uyarıdır Kral Aslan’a ve Orman Halkına, geçmişte yaşananları hatırlatan.

Unutmayın, unutturmayın diye çalan saat alarmı gibi.

Orman Devleti, liyakat ve adalet çerçevesinde her hayvanın görevine sahip çıkmasıyla ve disiplin ile güçlü ve sağlıklı kalır, tıpkı bir toplumda her bireyin işini en iyi şekilde yapması gerektiği gibi.

Ormana sahip çıkalım…