Mert Can DUMAN'ın 8 Kasım 2023 tarihli yazısı: Sürdürülebilir Kalkınmanın Anahtarı Şehirler

Bugün, 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü. Dünyada 1949 yılından beri kutlanan Dünya Şehircilik Günü, 27 yıl sonra Türkiye’de düzenlenen faaliyetlerle de kutlanmaya başladı. İnsanlığın yerleşik düzene geçtikten sonra medeniyet kurarak bilgi ve kültür birikimini sonraki kuşaklarına aktardığı, kimi zaman doğayla uyumlu kimi zaman ise ona hükmetmeyi seçerek bazen yeni medeniyetlerin habercisi bazen de medeniyetlerin yıkıcı olarak şekillendirdiği şehirler, insanlığın kalkınma hikâyesinin de anahtar adımlarından birini oluşturuyor.

Şehirler, kentler medeniyetin simgeleri olarak kabul edilir. Kırsal veya göçebe hayattan ziyade yerleşik hayatın düzeni, toplumsallaşma adımları medeniyetin yapı taşları olarak değerlendirilir. Günümüz modern dünyasında nüfusun büyük bir çoğunluğunun yaşadığı şehirlerde olan biten de kalkınma yolunun taşlarını örüyor. Öyle ki bir yerleşim biriminde yaşayan insanların ihtiyaçlarının giderilmesi, birlikte yaşam düzeninin tesis edilmesi, nüfusun yararlanabileceği her türlü fiziki, sosyal ve kültürel çalışmaların hayata geçirilmesi kâğıt üzerinde kolay gibi görünse de aslında üzerine düşünülmesi, tasarlanması ve etkin olarak hayata geçirilmesi gereken unsurlar. Dolayısıyla farklı alanlarda nükteyle kullanılan bir sözü, gelin şehircilik için uyarlayalım: Şehircilik sadece belediyelere bırakılmayacak kadar ciddi bir konudur.

Kalkınmanın anahtarı olarak değerlendirebileceğimiz “sürdürülebilir şehirler” kavramı ise sadece çevreyle uyumlu değil, aynı zamanda bünyesinde ağırladığı nüfusun sosyal ve ekonomik gelişimine de katkı sunan ve bütün bunları gelecek nesillerin kaynaklarından alıkoymadan başaran mekânlar olarak tanımlanabilir. Tam da bu noktada, şehircilik literatüründe şehirciliğe yönelik politikaların yenilikçi ve kapsayıcı bir vizyonda şekillenmesi gereğinin altı çizilir. Birleşmiş Milletler Çevre Programı, bugün şehirlerin en büyük sınamalarının çevresel etmenler, trafik sıkışıklığı, uygunsuz altyapı ve temel hizmetlerin noksanlığı olduğunu ifade ediyor. Tam da bu noktada şehirlerin sürdürülebilirliğine giden yolun da öncelikli olarak bu sorunların çözümünden geçtiğini belirtmekte fayda var. BMÇP’nin altını çizdiği bir husus da şu: İdeal olarak sürdürülebilir bir şehrin toplumsal, çevresel, ekonomik ve kültürel alanlarda dayanıklı bir yapıda olması gerekir.

Peki bütün bunları başaran şehirler hangileri? Arcadis’in yaptığı Sürdürülebilir Şehirler Endeksi’nin ilk üç sırasını Norveç’ten Oslo, İsveç’ten Stockholm ve Japonya’dan Tokyo oluşturuyor. 100 şehirden oluşan listenin 74. sırasında kendine yer bulan İstanbul, çevresel sıralamada ise maalesef listenin son sıralarında yer alıyor. Sürdürülebilir Şehirler Endeksi’nin üst sıralarındaki şehirlere baktığımızda bulundukları ülkelerin de sürdürülebilir kalkınma ve insani gelişim konularında rakiplerine kıyasla ön sıralarda yer aldığını görüyoruz. Şüphesiz nedensellik bilimsel yöntemlerle incelenmeye muhtaç ancak nüfusun büyük bir çoğunluğunun yaşadığı şehirlerdeki gelişmişliğin, ülkenin kalkınma ve gelişme yolunda bütüncül performansına da büyük katkı sunduğunu söylemek mümkün.

Yaşamın kıymetini bilebileceğimiz, her yeni gün daha büyük bir mutluluk ve umutla uyanabileceğimiz şehirlerde güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…