Mert Can DUMAN'ın 21 haziran 2023 tarihli yazısı

Değerli okuyucularımızdan bazıları bu haftaki buluşmamızın başlığını gördüğünde, uzunca bir süredir bu köşede sürdürdüğümüz ekonomi değerlendirmelerinin yerini fantastik öykülerin aldığını düşünebilir. Bu haftaki başlığımız bir fantastik kurgundan almıyor adını. Ya da son dönemlerin fenomen dizisi Gibi’deki ‘yılgın kalplerin korkak büyücüsü, sessizlik larvalarının muhafızı’ gibi kostüm isimlerinden birisi değil. Bu haftaki buluşmamızda bir şekilde hayatlarına devam eden, dağılımı zor kıt kaynaklardan bir şekilde yararlanan ancak ekonomik aktiviteye katkılarının sıfır olduğu ‘zombi firmalardan’ bahsedeceğiz.

Uluslararası Para Fonu (IMF) dünyadaki zombi firmalara ilişkin değerlendirmesinde Türkiye’nin dünyada en yüksek zombi şirket oranına sahip olduğuna dikkat çekti. Peki nedir bu zombi şirketler? Yorumu yine IMF’nin raporuna bırakalım. IMF raporunda zombi şirketleri ‘borcunu ödemek için yeterli parayı kazanamayan ancak devlet destekleriyle bir şekilde hayatta kalmaya devam eden’ şirketler olarak tanımlıyor.

Birçok kültürde kendine yer bulan zombi kavramı son dönemde ekranlarda da bir hayli işleniyor. Konumuzu dağıtmadan, bir ölü ancak yeniden canlanan insana benzer bir varlık olarak tanımlayacağımız zombiler kendileri kadar başkalarına da zarar vererek olumsuz durumların hızla yayılmasına sebep oluyor. Tıpkı kurgu filmlerde olduğu gibi gerçek hayatta da zombi şirketler sadece kendilerini tüketmekle kalmıyor, ekonominin ve üretimin sağlıklı işleyişine de ket vuruyorlar. Öyle ki, belli bir pasta büyüklüğündeki teşvik ve desteklerden herhangi bir ekonomik aktivitesi olmadan yararlanan zombir şirketler hem bu kaynakları ürüne dönüştüremeyerek hem de dönüştürmesi daha olası şirketlerin payından yiyerek ekonominin işleyişine büyük zararlar veriyor.

IMF’nin raporunda hem mali sıkıntı içinde olan hem de kar etme ihtimalleri hayli düşük zombi şirketlerin salgınla beraber mali yapılarının da iyiden iyiye bozulduğuna ve sadece kağıt üzerinde yaşadıklarına işaret ediliyor. Hepimizin malumu salgın tüm tüketim ve üretim alışkanlıklarını baştan sona değiştirirken zaten zorluk içerisindeki şirketlerin böylesine köklü bir değişim ve dönüşüm döneminden ‘yaşayarak’ çıkmamaları mucize oldu. Buna rağmen, halen desteklerden faydalanma yolunu seçen bu zombi şirketler ekonominin tıkanma noktasına gelme riskini doğuruyor. Raporda altı çizilen bir husus da söz konusu zombi şirketlerin en fazla dört yıl daha ayakta kalabilmeleri. Ancak dört yıl boyunca piyasanın kaynaklarını ürüne dönüştüremeden atıl bir şekilde kullanmaları negatif yayılma etkisiyle birlikte diğer şirketlere de olumsuz etkilerde bulunuyor.

2000 yılından bu yana dünya çapındaki halka açık olmayan zombi şirketlerin oranı hesaplandığında listenin ilk sırasındaki Türkiye’yi sırasıyla Endonezya, Romanya ve Rusya takip ediyor. Bir şekilde hayatta kalabilen ancak ekonomi için bir ölüden farksız bu şirketlerin oranının ülkemizde bu denli yüksek oluşu, teşvik ve destek mekanizmalarımızın etkinliğini bir kez daha değerlendirmeye değer hale getiriyor. Kamu tarafının iyi niyetle sektörlere sunduğu desteklerin amacı dışında kullanımı ve kullanımının ürüne dönüşmemesi hem ekonomik ivmelenmemizin önüne set çekiyor hem de bu imkanları daha iyi değerlendirebilecek firmaların söz konusu kaynaklara erişiminin önüne geçiyor. Ülkemizde önümüzdeki dönemde yapılacaklar listesinin ilk sıralarından birini de yaşayan ölülerin yükselişinin önüne geçmek alıyor.

Önümüz mübarek dini bayramlarımızdan ikincisi Kurban Bayramı. Aynı zamanda uzun bir tatile de ev sahipliği yapacak Kurban Bayramı’nın tüm değerli okuyucularımız için mutluluk ve huzur getirmesini diliyorum.

Sağlıklı ve güzel bir tatil dileklerimle…