Rüveyda ÖZKUL'un 27 Ocak 2024 tarihli yazısı: Akılsız Argümanlar
Siyasetçilerin, ilkokul çocuklarının ve hatta hemen hemen herkesin tartışmalarda ortak bir noktası var.
Bir tartışma esnasında suçlu tarafın müthiş savunma taktiği olan “Sen de şunu yapmıştın” dediği, tartışmayı A noktasından alıp Z’den de alakasız bir noktaya götürdüğü o durum; whataboutism.
Kelimenin direkt olarak Türkçe bir karşılığı olmasa da zaman zaman “Peki Şunun Hakkındacılık” olarak da bahsedilir.
Kişinin, bir eleştiriyle karşılaştığı zaman kendini savunacak mantıklı bir argümanı yoksa karşısındakinin geçmişte yaptığı bir durum üzerinden tartışmayı kendi lehine çevirmesine ya da konunun sürüncemede kalmasına neden olmasıdır.
Rus yazar ve politik aktivist olan Garry Kasparov'a göre whataboutism kelimesi, Sovyet savunucuları ve diktatörlerinin Sovyetler Birliği’ne yöneltilen baskı, katliam ve zorla sürgün suçlamalarını egale etmek için icat edildiğini savunuyor.
Soğuk Savaş döneminde Batılıların Sovyetler’e yönelttiği eleştiri ve suçlamalara karşın Sovyetler’in tepkisi genelde Batı dünyasında geçmişte yaşanan bir olayı işaret ederek “Peki ya ...... olayı hakkında ne düşünüyorsunuz” şeklinde olduğu için whataboutism, Sovyet ve Rus propagandasıyla da yakından ilişkilidir.
Gündelik yaşama ve biraz daha sıradan insanların yaşadığı durumlara baktığımız zaman da yine durum çok farklılaşmıyor. İlkokuldayken bile bir arkadaşımızla tartıştığımızda taraflardan mutlaka biri “Ama sen de şunu yapmıştın” diyerek yetersiz argümanlarını bu şekilde sarf ediyor.
Müthiş bir manipülasyon olan whataboutism, suçu temele yayarak masumların öldürüldüğü tartışma ortamlarında, ilk argümandan bağımsız olarak alakasız bir karşı suçlama ile tarafların eşit derecede suçlu olduğunun kanısına varılarak tartışma seyri yaratılıyor.
“Herkes suçluysa, hiç kimse suçlu değildir” diyen İtalyanlar, whataboutismi ve orijinal suçlunun, “Masum değilim ama sen de benden daha az suçlu değilsin” demesini, uluslararası iletişimde bile yer edinen müthiş bir deyimle açıklamış.
Doğrunun bireyselleşip değişkenlik gösterdiği yeni dünya yaşamında, bilgiden ve okuma alışkanlığından uzaklaşmış insanların, kendini savunacak akılcı argümanlarının olmamasına da şaşmamak gerektiği gibi bir gerçek de var.
Kimsenin durup uzun uzun açıklama yapacak ya da kendisini savunacak kadar kelime dağarcığının, ikna kabiliyetinin, kendini ifade edebilme yetisinin olmaması da whataboutism manipülasyonuna mağruz kalmamıza neden oluyor.