Rüveyda ÖZKUL'un 9 Aralık 2023 tarihli yazısı: Kısa Vadeli Duyguların İnsanıyız
En büyük hayallerimiz, en çok istediğimiz şeyler, ev, araba, iş, aşık olunan kişiyle yapılan evlilik… Durup bir an bu büyük hayaller gerçekleştikten sonra yaşanan mutluluk sürecini düşünelim. Ne kadar sürüyor? İstediğiniz işe sahip olduktan 3 yıl sonra da hâlâ her sabah büyük istekle mi işe gidiyorsunuz? Ya da sahip olmayı istediğiniz ve daha sonra sahip olduğunuz her şey sizi bir ömür boyu mutlu ediyor mu?
Hayatımızın bir noktasında “Şu olsun başka bir şey istemem” dediğimiz şeye sahip olduktan sonra aslında o şeyin bizi o kadar da mutlu etmediğini, mutluluğumuzun tükendiğini hissediyoruz. “Aslında onu bu kadar da çok istemiyormuşum” diyoruz.
İnsan mutluluğu üzerine bilim insanları, psikologlar birçok araştırma gerçekleştirmiş. Bu araştırmaların arasında en popüler olan “hedonik adaptasyon”dan bahsedelim. Güzel bir atasözü bu olayı çok güzel özetler niteliktedir: “İnsan, alışmak ve unutmak olmazsa yaşayamazmış.” Annemizin, babamızın, eşimizin ölümünü düşününce buna dayanamayacağımızı ve yıkılacağımızı düşünürüz. Ama herkes hayatının bir noktasında en sevdiklerini kaybediyor, yaşamaya devam edenlerin sayısı da her zaman daha çoğunluktadır. Çünkü insanız, alışmak zorundayız. Acıya da mutluluğa da alışıp unutmak zorundayız.
Hedonik adaptasyon çalışması gerçekleştirilirken bilim insanları, insan hayatında uç noktalara sahip iki duyguyu karşılaştırmış. Mutluluk ve acı. Piyangoyu kazanan kişi ile feci bir kaza sonucu engelli kalan bireylerin mutluluk durumları incelenmiş ve piyangoyu kazanan bireyin hayatı boyunca ya da uzun bir süre mutlu olması, engelli kalan bireyin de mutsuz olması beklenilmiş. Aradan geçen bir yılın sonucunda kişiler üzerinde yapılan mutluluk testinde bireylerin bir yıl önceki mutluluk seviyelerine geri döndüğü saptanmıştır. Yani ortada ne piyango kazanmanın mutluluğu ne de uzvunu kaybetmenin kalıcı acısından eser yokmuş.
Hayatımızın sonuna kadar devam etmeyen mutluluk ve acı hissi, insanın yaşam savaşında bir sonraki aşamaya geçmesi için gerekli olan motivasyonu sağladığı için aslında sanıldığı kadar da kötü bir şey değildir. Çok mutlu eden o şeyin hayatımızın sonuna kadar sürmesi, insanın bir ağaç gibi bulunduğu yere kök salarak kendine bir şey bile katmadan yaşamaya devam etmesi anlamına gelmez mi?
Kısacası insanın sabit bir mutluluk anlayışı vardır. İnişler ve çıkışlar, mutlu olma gayesi aslında hayatta kendimizi bulma çabasından başka bir şey değildir.