Rüveyda ÖZKUL'un 23 Aralık 2023 tarihli yazısı: Kişisel Tarihimizi Manipüle mi Ediyoruz?
Siyah-beyaz fotoğraflarda gülen insanlara rastlamak neden bu kadar zor? Dedelerimiz, nenelerimiz fotoğraf çekilirken neden hep dümdüz durmuş ve asla gülümsememiş?
Bu bir gelenek miydi yoksa yaşamak o zamanlar çok daha ciddi bir iş miydi bilinmez ama tabii ki yıllar içerisinde değişen ve dönüşen fotoğraf sanatını da elbette gözardı edemeyiz. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte fotoğraf makinesi, kocaman makinelerden cebimize sığdırdığımız küçücük cihazlara dönüşmüş durumda.
1920’li yıllarda fotoğraf makinelerinin pozlama süresinin şimdiki gibi milisaniyelere düşmediği, uzun uzun beklenildiği yıllarda insanlar, en rahat edebileceği pozisyonlarda ve ifadelerde bekliyorlardı. Bu da ifadesiz yüzleri, uzun beklemelerin sonucunda daha az yorulmak adına bir yere odaklanmış atalarımızın fotoğraflarının ortaya çıkmasına neden oldu.
Pozlama süresinin dışında biraz da geçmiş hayatın dinamikleri ve kültürünü de düşünmek gerek. Büyüklerimizin fotoğraf stüdyosuna giderkenki özenleri, giyilen takım elbiseler, en güzel kıyafetleri düşündüğümüzde fotoğraf çekilmek uzun yıllar boyunca gerçekten önemli ve ciddi bir eylem gibi gerçekleştirilmiş. Bu kadar özenle yapılan bir iş sonucunda da sanırım ciddi durma gereksinimi hissedilmiş.
Geçmişten sonra günümüze geldiğimizde atalarımızın aksine biz fotoğraf çekilirken kendimizi gülümsemek zorunda hissediyoruz. Çok kötü geçen bir düğünde gelin, fotoğraf makinesini gördüğünde yüzüne hemen bir gülümseme oturtur ve o fotoğraf da tarihe “mutlu gelin” karesi olarak geçer.
Dijital fotoğraf albümümüz, dijital günlüğümüz olan sosyal medya, kıyaslamayı, acımasızlığı, linç kültürünü bu kadar seviyorken bir partide sıkılırken fotoğraf koymanın, kötü geçen bir günün ardından ağlarken çekildiğimiz fotoğrafı paylaşmanın insanlar üzerinde yaratacağı etkiyi düşününce bu fikirden hemen vazgeçip gülümsediğimiz bir fotoğrafı koymak daha cazip geliyor insana.
Peki sosyal medya bize sahte kişisel bir tarih mi oluşturuyor? Yıllar sonra kocaman kocaman gülümsediğimiz fotoğraflara bakıp “Ne kadar mutluymuşum” mu diyeceğiz?
Dünyaca ünlü Model Bella Hadid, zaman zaman ağlarken fotoğraflarını paylaşır ve biz de onu ne kadar güzel bulsak da bu fotoğrafları gördükçe ona üzülür ve acırız. Tam bu noktada da kabul görme, çoğunluğun arasında çok da fark edilmeden ilerleme ihtiyacı devreye girerek gülümsediğimiz fotoğrafı paylaşarak hem bu çağa ayak uydurmuş oluyoruz hem de (sosyal medya tarafından) bize emredildiği gibi fotoğrafımızı paylaşmış oluyoruz.
Aradan geçen yılların sonunda da kocaman gülümsediğimiz fotoğraflara baktığımızda “O zamanlar ne kadar mutluymuşum” diyerek kendi tarihimizi manipüle ediyor olabilir miyiz?