Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 16 Kasım 2023 tarihli yazısı: Dayak

Dayak cennetten çıkma mıdır?

 Dayak kime atılır?

 Dayak nasıl atılır?

 Dayak neden atılır?

Halife Harun Reşid’in oğlu Memun henüz küçük bir çocuk iken, hocası sebepsiz yere sopayla ona vurdu.

Memun:

- ‘’Neden bana vurdun?’’ diye sordu.

Hocası ona sadece:

- ‘’Sus!’’ dedi. Biraz başka konulardan konuştular.

Memun tekrar:

- ‘’Neden bana vurdun?’’ diye bir kez daha ısrarla sordu.

Hocası yine:

- ‘’Sus!’’ dedi.

 Aradan 20 yıl geçti ve Memun halife olunca, ilk iş olarak hocasını çağırttı:

- ‘’Bana neden sebepsiz yere vurmuştun?’’ diye sordu.

Hocası tebessüm ederek:

- ‘’Onu hala unutmadın mı?’’ dedi.

Halife Memun:

 - “Vallahi asla unutmadım.”dedi.

Hocası tarihe ibret olarak geçecek şu sözleri söyledi:

 - “Zulme uğrayanın asla unutmayacağını öğrenesin ve kimseye zulmetmeyesin diye yaptım. Sakın ha! Kimseye zulmetme! Çünkü zulüm, yıllar geçse de kalpte sönmeyen bir ateştir.’’ dedi.

Zulüm ile abad olanın akıbeti berbat olur!

Halife Harun Reşid’in kardeşi Behlül Dana Hazretleri bir gün kardeşinin tahtına geçip oturmuştu. Birkaç dakika oturmadan hemen sarayın hizmetçileri onu tahtta otururken gördü. Behlül Dana Hazretleri’ni tahttan indirdikleri gibi bir de temiz dayak attılar. Behlül ağlamaya başladı. O anda saraya Halife Harun Reşid gelerek Behlül’ün neden ağladığını sordu. Oradakiler Behlül’ün büyük ve affedilmez bir hata ettiğini, tahta çıkıp oturduğunu, kendilerinin de tahttan indirip onu bir güzel dövdüklerini söylediler.

Ağabeyinin ağlamasına üzülen Halife Harun Reşit:

- ‘’Böyle bir hatadan dolayı Behlül dövülür mü?’’ diyerek, özür diledi.

Behlül Dana Hazretleri kardeşine:

- ‘’Kardeşim ben, beni dövdüler diye ağlamıyorum. Ben birkaç dakika tahta çıkmakla bu kadar dayak yedim, yarın senin durumun ne olur, ne kadar dayak yiyeceksin diye düşünüyor ve onun için ağlıyorum.’’dedi.

Bu sözler, Harun Reşid’in gözlerini yaşarttı ve:

- ‘’O halde söyle! Nasıl hareket edersem kurtulurum?’’ dedi.

Behlül Dana Hazretleri de şu nasihatte bulundu:

- ‘’Adaletle hükmet, kimseyi incitme, millet senden memnun olup sana dua etsinler. Ancak o zaman kurtulursun.’’

Sonuç olarak, hayatın içinde kimimiz makam sahibi, kimimiz amir, kimimiz komutan, kimimiz şef, kimimiz müdür, kimimiz hakim, kimimiz işveren, kimimiz başkan, kimimiz baba, kimimiz anne, kimimiz yetkili, kimimiz ağa, kimimiz patron olarak bulunurken bireysel anlamda her türlü fiili, sözlü ya da duygusal şiddetten uzak bir anlayışta; yönetim ve organizasyon göstermek bilincinde olmalıyız. Bu dünya etme bulma dünyası değil midir? Bugün ona, yarın sana…

İnsanlar ikiye ayrılır; kürekle dövülecekler, yürekle sevilecekler.

Siz kendinizi hangi grupta görüyor sunuz?

Ayrıca toplumsal veya grupsal olarak atılan dayak, bireysel dayağa göre muhataplarının vicdanlarında daha derin izler bırakır. Ekonomik yönden emeklilerin yediği dayak, vergiler kapsamında işverenin yediği dayak, akaryakıt fiyatları nedeniyle kamyoncuların yediği dayak diye ekleyebilirsiniz siz de aklınıza gelenleri gerçekte var olmayan böyle bir listeye yazdım sayarak.

‘’Dayak cennetten çıkmadır!’’ diye yazının başında söylemiştim. Esas mesele dayak; kime, neden ve nasıl atılıyor!

Dayak, çözüm değildir!