Mert Can DUMAN'ın 22 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Dolar Gerçekten 20 Lira Olur mu?

Geçtiğimiz yılın Mayıs ayında gerçekleştirilen genel seçimlerin öncesinde, kurun seçimlerden sonra hızlı bir şekilde yükseliş göstereceği beklentisi, yerleşiklerin dövize hızlı talep artışını beraberinde getirmişti. Öyle ki Kapalıçarşı ile televizyon ekranlarında görünen döviz kuru arasındaki makas giderek artmış, akıllara 90’lı yıllar gelmişti. Seçim sonrasında göreve gelen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kendi sözleriyle rasyonel temellere dönen politika adımlarının sonunda “Dolar yükselir mi” sorularının da ateşi bir miktar dizginlenmişe benziyor.

Gelin geçtiğimiz Mayıs ayından bu yana bir hanenin ay sonu hesabına benzetebileceğimiz ödemeler dengesi sonuçlarımıza bir bakalım. Değerlendirmelerde çoğunlukla kullanılan yıllıklandırılmış bazda yani son 12 aylık dönemi dikkate alarak baktığımızda Mayıs 2023’te 57 milyar dolara yükselen cari açığımız, takip eden 10 ayın (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), ödemeler dengesi istatistiklerini iki ay gecikmeyle açıklıyor) 9’unda azalış göstermiş ve Mart ayı sonu itibarıyla 31,2 milyar dolara gerilemiş durumda. Aradan geçen 10 ayda Türkiye ekonomisi kendisini 25 milyar dolar daha finanse etmek zorunluluğundan kurtarmış görünüyor. Hiç şüphe yok ki bu azalışta aynı dönemde 29,4 milyar dolar azalan dış ticaret açığımızın payı büyük. Yıllıklandırılmış ihracatımız son 10 ayda artarken ithalatımızda talebin kısılmasıyla beraber görünen azalış etkili oldu.

Talebin kısılmasından bahsetmişken bunun için en etkili araç olan yükselen faiz oranlarından bahsetmeden olmaz. Bakanın rasyonel temellere dönüş ile vurgu yaptığı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının kendisine kanun ile verilen yetkisi ve öncelikli para politikası aracı olan faiz oranlarında gittiği yukarı yönlü değişiklik ile yurt içindeki varlıklara olan yatırımların cazibesi yeniden yükseldi. Nitekim bunu yine TCMB’nin verilerine bakarak portföy yatırımlarındaki değişimden görebiliyoruz. Kamuoyunda sıcak para olarak da isimlendirilen kısa dönemli portföy yatırımları yıllıklandırılmış bazda Mayıs 2023’ten bu yana 15,4 milyar dolar yükseldi. Diğer bir deyişle, Türkiye ekonomisi kendisine 15,4 milyar dolarlık finansman kaynağı ortaya çıkardı. Buna zemin hazırlayan hususların başında gelen faiz oranlarındaki yükselişi de yine TCMB verileriyle ortaya koyalım. 10 Mayıs itibarıyla ağırlıklı olarak TL üzerinden açılan 1 aya kadar vadeli mevduatlara verilen faiz oranı %55,97 olurken bu oran 3 aya kadar vadeli mevduatlar için %68,18’i bulmuş durumda.

Ülkemize sıcak paranın girişiyle birlikte ülke içerisinde görece bollaşan döviz, dövizin fiyatı olan kurun aşağı yönlü hareketine ve TL’nin değerlenmesine sebep oluyor. Ancak kulağa güzel gelse de piyasa aktörlerinin kendilerini uyumlandırdığı kur düzeyinden daha değerli bir Türk Lirası, ekonominin diğer dinamiklerini olumsuz etkileyebileceği için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alım ihaleleriyle piyasadaki fazla dövizi de çekme yönünde adımlar atıyor. Öyle ki 10 Mayıs Cuma günü TCMB, 4,2 milyar dolarlık alımıyla bir gündeki en yüksek döviz alımını gerçekleştirerek rekor kırdı.

Buraya kadar her şey kulağa güzel geliyor. Ancak yukarıda bahsini geçirdiğimiz, yurt içindeki enstrümanların faiz oranı sebebiyle cazibesinin arttığı bu dönemin ardından faiz oranlarının düşme eğilimine gireceği dönemde sıcak paranın aynı hızda çıkış yapabileceğini ve bugün görece bol olan yabancı paranın o zaman geldiğinde yüksek fiyatlara talep edileceğini unutmamak gerekir. İşte tam bu yüzden, döviz kurunu ateş düşürücüler ile değil de esaslı dokunuşlar ile aksaklıkları tedavi ederek tam iyileşme ile istikrarlı bir patikaya oturtmak, bütçe disiplininden, reformlardan ve etkin para politikasından taviz vermeden rasyonel dönemi sürdürmek her şeyden önemli.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz dileğiyle…