Sedat Sadioğlu'nun 9 Şubat 2023 tarihli yazısı: Fayda ve Akıl Odaklılık
Gören Göz – 3/1: Sorumluluklarımız
Günümüzde insanlar pek çok konuda; iş ve ticari sözleşmelerde, söz ve taahhütleri yerine getirmede, evlilik, akraba, komşu ve arkadaşlık ilişkilerinde ciddi sıkıntılarla karşılaşmaktadır. Ortaya çıkan sıkıntıların nedenleri arasında, “ekonomik” sebeplerin rolü büyük olmakla beraber, sadece buna bağlamak (elbette) doğru değildir. İnsani ilişkilerimizde samimiyet, sorumluluk, duyarlılık (hassasiyet) ve güvenirliliğin de çok önemli olduğunu unutmamak gerekir. Yukarıdaki kazanımlar ve güvenceler, sadece kanun metinleri, polisiye veya güvenlik önlemleriyle sağlanamamaktadır. Toplumun ortak paydası ve nitelikleri arasında yer alan, inanç, ahlâk ve dini değerlerin de çok önemli olduğu vurgulanmalıdır. Zira Kur’an-ı Kerim, insanın çevresiyle olan ilişkilerine, diyaloglarına ve davranış biçimlerine geniş yer vermiştir. Üstelik insanlar arasında ayırım da yapmamıştır. Aşağıda, insanlar arasındaki ilişki ve sorumluluğuna, Nisâ suresinin 36. ayetinin mealini verilerek vurgu yapılmıştır;
“O’na (hiç) bir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, yakınlara (akrabalara), yetimlere, düşkünlere (işsizlere, fakirlere, yaşlılara, hastalara ve engellilere), yakın komşuya, uzak komşuya, yanımızdaki arkadaşa, yolcuya ve elimizin altında bulunan kimselere (hizmetçiler, işçiler) iyilik edin. Allah, kendini beğenip övünenleri (Allah’ı unutanları) elbette sevmez!”
Yüce Allah (CC), biz Müslümanları sorumluklarımızı bilen ve bunun bilincinde olarak görevlerini yapan kullarından eylesin… Âmin!
Gören Göz – 3/2: Niyetler ve Ameller
Şunu hepimiz iyi bilmeliyiz ki, (hayatımızda) asıl ve en doğru olan, niyet ve amelin birlikte olmasıdır. Çünkü niyet, ruh gibidir, amel de beden gibidir. Niyetsiz amel, ruhsuz beden gibidir. Buna göre her insan, Allah’ın (CC.) razı olabileceği iyi bir amelle karşılaştığında, hemen niyetini kontrol etmeli ve amelinin Allah rızası için olmasına çalışmalıdır. İnsan, bütün amellerine bu şekilde başladığı zaman, kolay kolay hataya düşmez ve daima hayırlı (faydalı) amellere niyetli olur.
Kısa bilgi: Amel nedir? Allahuteala’nın, ‘yapın!’ veya ‘yapmayın!’ diye emrettiği işlerle, yapılıp yapılmamasını insanlara bıraktığı işlerdir. Dünya ve ahirette ceza ve mükâfat konusu olan bütün işler ameldir. İyi ameller insanı ahirette ve dünyada rahata kavuşturur. Kötü ameller ise, iki âlemde eziyet ve ceza görmeye sebeptir. Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde imandan sonra, salih (iyi) amelin kıymetinden bahsedilmektedir.
Allahuteala şöyle buyuruyor;
“Erkek ve kadından her kim Mümin (imanlı) olarak salih amel işlerse, işte onlar Cennet’e girerler, orada hesapsız olarak rızıklandırılırlar!” (Mü’min suresi, 40.Ayet )
“Kim Rabbine kavuşmak isterse, salih amel işlesin ve Rabbine ibadet etmekte hiç ortak koşmasın!” (Kehf suresi, 110.Ayet)
Biz Müslümanları niyeti halis olan kullarından eylesin… Âmin!
Gören Göz – 3/3: Hoşgörü ve Yardımseverlik
Aşağıda, hoşgörü, toplumsal yardımlaşma ve dayanışmaya yönelik örnek bir hadis aktarılmıştır;
“Sizden önceki ümmetlerden bir adam ölümünden sonra kabrinde hesaba çekildi. Fakat amel defterinde ibadet namına bir şey bulunamadı. Yalnız bu kişi, ticaret ile uğraşan zengin biriydi. Veresiye mal da satardı. Alacaklarını toplayan uşağına da şöyle tembihlerdi; ‘Eli dar olan yoksul ve çaresizlere zaman tanıyın, gerekirse onların borçlarını silin’ İşte Yüce Allah onun bu davranışını beğendiği için, hesap meleklerine şöyle buyurdu; ‘Hoşgörülü davranma konusunda, (şüphesiz) biz bu kulumuzdan daha öndeyiz. (O halde) Silin bu kulumun bütün günahlarını!” (Müslim, Müsakat, 30)
Unutmayalım ki şu maddi dünyada, ne türlüsü olursa olsun, mağdurun yanında olmak, Allah’ın yanında olmakla eşdeğer görülmelidir.
Yüce Allah (CC.), biz Müslümanları hoşgörülü, her türlü paylaşımcı, gönlü zengin, eli açık ve yardımsever olan kullarından eylesin… Âmin!
Gören Göz – 3/4: Zikrin Önemi
Yüce Allah’ın birçok özel görevli meleklerinin olduğunu biliyoruz. Bunların bazıları (yazıcı olanları) omuzlarımızın sağında ve solunda yer almaktadır. Bazıları da, Cuma günleri cami girişlerinde, (adeta) yoklama yapmaktadır. Yine yüce Allah’ın, yollarda dolaşıp zikredenleri araştıran, halis niyetle yapılan dualara “âmin” diyen (özel) melekleri olduğunu biliyor muydunuz?
İnsanoğlunun yaptığı zikir, meleklerin yaptığı zikirden çok daha üstün ve kıymetlidir. Çünkü insanların zikri, pek çok meşguliyetlere, pek çok engellere ve cezp edici güzelliklere rağmen hâsıl olmakta ve (bu yüzden) takdir görmektedir. Melekler için ise, bunların hiçbirisi söz konusu değildir.
Bir şiir: Cuma
Bugüne ‘Ezher’ de denir
Cuma günü Allah zikredilir
Hutbeler okunur, kıssalar anlatılır
Cuma günü, Müslüman’ın bayramıdır…
Bugüne ‘Meşhud’ da denir
Melekler cami kapısındadır
Camiye girenleri müşahede eder
Cuma günü Müslüman’ın bayramıdır…
Detaylı bilgi: Büyük âlim İbnül-Kayyim el-Cevzî’nin, ‘zikir’ ile ilgili yazdığı faydaları sıralayalım;
1. Zikreden insanlar şeytanı kovar, belini kırar ve işe yaramaz hale getirir.
2. Allah-u Teâlâ, zâkir kulundan razı olur.
3. Zikir kalpten gam, kaygı, tasa ve kederleri giderir.
4. Zikir kalbe ferah, sürûr ve genişlik verir.
5. Zikir, kalbi ve yüzü nurlandırır.
6. Zikir, kalbi ve bedeni kuvvetlendirir.
7. Zikir rızkı da celb eder.
8. Zikir, sahibine mehâbet, halâvet, güzellik ve parlaklık verir.
9. Ruh-u İslâm olan zikri yapan zâkire, Allah-u Celle ve A’lâ sevgisini ihsân eder.
10. Zikir murâkabeyi, tefekkürü, düşünmeyi getirir.
11. Zikrullah tevbeyi îrâs eder.
12. Zikir, zâkirde Allah-u Azîmüşşân'a karşı heybet, azamet, iclâl ve ta'zîmi artırır.
13. Zâkir, zikri kadar Allah-u Teàlâ'ya kurbiyyet hâsıl eder.
14. Zikir, Allah-u Teàlâ'nın zikreden kulu zikrine sebep olur.
15. Zikir, kalbin hayatına mûcib olur.
16. Zikrullah hata ve günahları giderir.
17. Zikir, kul ile Hâlik arasındaki vahşeti, korkuyu giderir.
18. Kul, Allah-u Celle ve A'lâ'yı genişlik ve rahatlık zamanlarında zikrederken, sonra ona bir darlık veya sıkıntı geldiğinde, Hakk'a yalvarmağa başladığında melekler de ona yardımcı olurlar.
19. Zikir, kulu azab-ı ilâhîden kurtaran yegâne ibadettir.
20. Zikir, dilin gıybet, nemime (laf taşıma), yalan, ahlaksız, boş ve faydasız sözlerden korunmasına sebep olur.
21. Zikir, sekîne, itminan (güven), vakar ve rahmet-i ilâhiyenin kendisini gaşyetmesine vesîlesidir.
22. Zikir meclisleri, meleklerin de bulunduğu meclislerdir.
23. Zâkir, zikri ile saîd (kutlu) olur ve onlarla oturanlar da saîd olurlar.
24. Zâkirler kıyamet gününde hasret ve nedâmetten emin olurlar.
25. Zâkir, zikr ederken ağlarsa; bahusus tenha ve hâlî bir yerde ağlarsa, kıyamet gününde Arş'ın gölgesinde olur.
26. Zikr ile iştigâl edene istemeden, isteyenlere verilenden daha alâsı ve efdalı verilir.
27. Zikir, ibadetlerin en kolayıdır ve en büyüğü ve efdalidir.
28. Zikrullah kalbe cilâ verir, paslarını giderir.
29. Zâkir kullara verilen atâ (lütuf) ve ihsanları, başka amellerle elde etmek mümkün değildir. Meselâ, her kim günde yüz kere;
"Lâ ilâhe illallàhü vahdehû lâ şerîke leh, lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr." Derse, kendisine yüz hasene yazılır ve yüz de seyyiesi mahvolur. Ogün akşama kadar da şeytanın şerrinden muhafaza olunur; şeytan o adama musallat olamaz. Ondan daha efdal bir amelle bir kimse gelmez; ancak yüzden fazla bu tesbih ve tevhîdleri yapanlar müstesnâ.
30. Muhakkak zikrullah, insanın yönünü Allah'a doğrultur.
Ek bilgi: İyi ve yararlı işler yaparak, insanların takdirini toplayanlara, “Senin iyilik meleğin mi var?” diye soranlar olur. Bu doğrudur. Bir kimse bir Mümine, sırf Allah rızası için ve isteyerek bir iyilik yapınca, yüce Allah bu iyilikten dolayı bir melek yaratır. Bu melek, hep ibadet yapar, ibadetlerinin sevabı bu kimseye verilir. Bu kimse ölüp, kabre konulduğunda, bu melek nurlu ve sevimli olarak bu kişinin kabrine gelir. Mevta, meleği görünce ferahlanır ve neşelenir. “Sen kimsin?” deyince, melek; “Ben, falanca kişiye yaptığın iyilik ve onun kalbine koyduğun neşeyim! Allahuteala, beni, bugün seni sevindirmek, kıyamet günü sana şefaat etmek ve Cennetteki yerini sana göstermek için gönderdi!” der.
Yüce Allah (CC.), biz Müslümanları zikrin faydalarını idrak ederek yapan ve hakkıyla zikreden kullarından eylesin… Âmin!
(NOT: Üçüncü bölümün sonu…)