Utku KABAKCI'nın 13 Eylül 2023 tarihli yazısı: Geri Vites

Bazı yönlerden insanlar da otomobiller gibidir. En azından bana öyleymiş gibi gelir. Nasıl ki deposu boşken varış noktasına ulaştırması mümkün değilse otomobillerin yolcuları, yakıtı olmayan insanlar da içi boş kabuklara benzer. Burada yakıttan kastım gıda, su, oksijen ve uyku değil sadece. Bize enerji veren, harekete geçmemizi ve devam etmemizi sağlayan motivasyon kaynaklarımız. Yola çıkma ereklerimiz yani. Kariyerimiz, çocuklarımız, itibarımız gelecekten beklentilerimiz gibi.

Hedeflerimize daha erken ulaşabilmek için yardım aldığımız şeyler de var hayatta. Kültürel mirasımız, bilgi birikimimiz, bağlantı ağımız, rol modellerimiz… Tüm bunlar hızımızı yükselten gaz pedalımız bizim.   

Sürat felakettir derler. Bu yüzden her arabaya fren de gerek. Ne zaman, nerede duracağımızı bilmek, pek çok konuda kolaylık sağlayacaktır şüphesiz. Etik değerlerimiz, analiz kabiliyetimiz, gözlem yapma alışkanlığımız kaza yapma ihtimalimizi asgariye indirmekle mükellef olgulardır.

Sadece çarpmamak yetmez elbette. Her zaman dümdüz bir güzergâh sunulmaz insana. Trafik tıkalıyken alternatif bir rota tayin etmek icap edebilir her an. Önümüze kasisler, dik rampalar, bozuk yollar çıkabilir. Sağa ya da sola dönme ihtiyacı duyabiliriz. Ne kadar çağrışımlara açık olsa da U dönüşleri olabilir alın yazımızda. Bizim direksiyonumuz aklımızdır. Akılla yön vermeyi becerebilirsek seyahatimize kuşkusuz daha güvenli ve keyifli vakit geçiririz. 

Bozabilir hava hiç beklemediğimiz anda. Tipi bastırır veya görüş mesafemizi kısaltan bir sis kaplayıverir etrafımızı. Ruhumuzu yakarız böyle zamanlarda far niyetine. Karşılaştığımız zorlukla beraber gelen acı öğretir bize ileriyi aydınlatmayı. 

Belki hak verdiniz bana belki de zorlama yahut yersiz buldunuz yaptığım benzetmeyi. Teşbihte hata olmaz diyenlerin yalancısıyım. Hak verenlerinizin aklına benim düşünemediğim başka benzerlikler gelmiş olması kuvvetle muhtemel. Bu listenin kendine eklenebilecek maddelerle uzayıp gideceğinden şüphem yok. Son olarak; arabaların da bizim de bir ömrümüz olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. 

Bu ortak noktaların yanı sıra öyle bir fark var ki otomobillerle aramızda, hayat gailesiyle boğuşurken hatrımızdan sürekli çıkardığımız: Şoförümüzün kendimiz olması. Dertlerimize başkalarının çare bulmasını ummamızın, durup soluklansak rahatlıkla tek başımıza çözebileceğimiz sıkıntılar için yardım istememizin, alkole/sigaraya/kumara/teknolojik aletlere bağımlı olmamızın, ne yapacağımızı bilemez hâlde amaçsızca dolaşmamızın temel sebeplerinden biri de bu yalın gerçeği unutmamızdır belki.

Arabalara benzesek de benzemesek de, hür irademiz her türlü ileri sürüş tekniğini layıkıyla uygulamaya ziyadesiyle muktedirdir bence. Başka hiç kimse için değil, en başta kendimiz için kendi isteğimizle düş kuralım. Yeni masallar uydurmadan yeni gerçeklikler inşa edilebilir mi hiç? Unutmayın demeyeceğim zira yaşamak tüm vaktimizi aldığından unutmamak elde değil, lakin ara sıra şunu hatırlatın kendinize lütfen: Güzel günler görmek istemekten vazgeçtiğimiz an yaşamayı bıraktığımız andır. 

Hepinize güzel günler görme isteği dilerim.