Sedat SADİOĞLU'nun 25 Mayıs 2023 tarihli yazısı: Hikmetli Sözcükler
Gören Göz – 17/1: "Nefis" Neden Şeytandır?
Hayvanlar âleminden örnek vererek konuya girmek istiyorum. Hayvanların yaşantılarını dikkate alacak olursak, bir fıtrat (ilahi görev) üzerine yaratılırlar. Bundan sonraki bütün hayat mücadeleleri “içgüdüsel”dir. Yine içgüdüsel olarak, gerekli ve uygun besinleri yerler, içerler, zamanı gelince çoğalırlar ve bir şekilde ölürler. (veya bazıları, İnsanlara yada diğer yırtıcılara besin olurlar) Bu, bütün türler için böyledir. (Belgesellerde, bunun böyle olduğu çok iyi müşahede edilebilir.) Bir hayvan için yukarıdaki süreç devam ederken, haddi aşma yoktur. Çünkü hayvanlarda (insanlardaki gibi) nefis (aşırı istek) yoktur. Böyle olunca, hayvan içerisine yerleşen bir şeytan da yoktur. Hayvanlara da insanlardaki gibi, “şefkat” duygusu verilmiştir. Keza, bize benzeyen yanlarından en önemlisi de budur. Bu yön de ilahi bir görevdir ve normal yollarla (mantıkla) açıklanamaz.
İnsanlar da yukarıdaki gibi bir süreçten geçerler. İnsan için dünyaya gelmek; sadece yemek-içmek, yaşamak, çoğalmak ve zamanı gelince ölmek değildir. En önemlisi “faydalı işler” yaparak “ahirete göçmek” tir. Zaten yüce Allah da aklı bize bu amaçlar için vermiştir. Bizi hayvanlardan ayıran en önemli fark da ‘akıl’ değil midir? Yukarıdaki gibi yaşamada (yani İslam fıtratına uygun yaşam sürmede), bir haddi aşma yoksa, nefsin isteklerinden elbette bahsedemeyiz. Ancak! Ne zaman ki, haddi aşma başlarsa (aşırı ve anormal istekler), içimize yerleşen şeytan bizi doğru yoldan çıkartacaktır. Bu, onun için çok kolaydır. Şeytan, insanın, mevcutlarla yetinmek istemediğini ve haddi aşmak için istekli olduğunu gayet iyi bilmektedir. Şeytan bizi hemen, azdırmaya, heyecanlandırmaya, kıskandırmaya, kızdırmaya, cimrileştirmeye, doyumsuzlaştırmaya çalışır. İmanı zayıf olan insan da bu tuzağa kolayca düşer ve “hatalar” yapar. Halk diline yerleşmiş bir söz vardır; “nefsime uydum” şeklinde. Aslında insan “şeytana uyar” Buradan da şu sonuç çıkmaktadır;
Nefse (uymak) = Şeytana (uymak) ...tır. Yani; basit bir matematiksel yok etme ile;
Nefis = Şeytan ...dır. Denilebilir...
“Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de Biz biliriz. Çünkü Biz ona şah damarından daha yakınız!” (Kaf Süresi, 16. Ayet)
Yukarıdaki ayette, vesveseyi bir verenin olduğu işaret ediliyor. Yani, yüce Allah; “…nefsinin (içindeki şeytanın), ona (insana) verdiği vesveseyi de biz biliriz…” diyor. Aksi halde, insanın kendi kendisine vesvese vermesi mümkün değildir. Bir itici ve azdırıcı güç olmalıdır. O da, zaten vücuda doğuştan yerleşmiş ve hazır olan “şeytan”dır. Yüce kitabımız Kur’an’da, birçok ayette “nefis” kelimesi, “insanın kendi özü ve yaradılışa uygun olmayan fıtratı” veya “aşırı giden ve haddi aşan istekler” olarak tercüme edilmiştir. Oysa, “nefsin aşırıya gitmesi” ile ilgili bütün ayetlerde kastedilen ve işaret edilen ise doğrudan doğruya “şeytan”dır. Yukarıdaki ayet de buna (çok çarpıcı bir) örnektir.
Bir kıssa; Şeyhülislâm Zembilli Ali Efendi’ye bir mecliste, en çok hangi kuşu sevdiği sorulmuş. Şeyhülislâm cevap olarak;
“Sadece kuşları değil, bütün hayvanları severim. Çünkü, insan hayvandan üstün yaratılmış olmakla beraber, hayvanların da insanlardan üstün yönleri vardır. Siz hiç kâfir, münafık, zındık, münkir, yalancı, dolandırıcı, hilekâr ve sahtekâr hayvan gördünüz mü?”
Yüce Allah (c.c.), biz Müslümanları nefsinin aşırı isteklerine uymayan ve haddini aşmayan kullarından eylesin… Amin!
Gören Göz – 17/2: Kerâmet – Mucize – Hikmet
Bu bölümde, birbirlerine çok karıştırılan ve yanlış kullanılabilen kelimelerden bahsedeceğiz.
Kerâmet Nedir? Dini bir kavram olarak Peygamberlik iddiasıyla bir ilgisi olmaksızın, bir müminde (yada ermiş bir kimsede) harikulâde, olağanüstü, doğaüstü bir halin meydana gelmesi demektir. Şayet bu hâl kendisinde meydana gelen kimse amelleri Salih olan biri değilse, o harikulâde hale istidrâc adı verilir. Kerâmet, Allah’ın veli kuluna bir ikramıdır. Asıl kerâmet, kişinin istikâmet üzere bulunması, hâl ve hareketlerinin Kur’an ve Sünnet’e uygun olmasıdır.
Kısa bilgi: İstidrâc nedir? Allah'ın emir ve yasaklarını hiçe sayıp inkâr edenlerin rızıkları hemen kesilmez ve onlar helâk da olmazlar. Allah onların bir kısmına bolca imkân ve nimet vermesine karşılık onlar şımarırlar. Sonra Allah'ın (c.c.) azabı, bilmedikleri bir taraftan ansızın gelir ve helâk olurlar. İşte bu duruma “istidrâc” denir.
Mucize Nedir? Allah'ın izni ve emri ile yalnız peygamberlerin gösterdiği olağanüstü hadiselerdir. Özellikle peygamberlere karşı çıkanları ikna etmek, iman etmeyenleri imana getirmek (kolaylaştırmak), inananların imanını güçlendirmek amacıyla, olağanüstü işler (tansık), hareketler ve hâllerdir. Mucize, kerametten yüksek ve fevkalâde şaşırtıcı bir hadisedir.
Hikmet Nedir? Hikmet; anlayış, gerçeği bilme, düşünme yeteneği, sezgi gücü, iş ve sözlerde isabetli olma, düşüncenin plânda kalmayıp eyleme dönüşmesi, yararlı ve derin bilgi, ilim ve akıl ile doğruyu bulmadır. Ayet ve hadislerde hikmet sahipleri (hep) övülmüştür:
“Allah hikmeti (aklı, nur’u) dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çok hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri (zeki olanlar ve ilim sahipleri) anlar!” (Bakara Suresi, 269. Ayet)
Aşağıda, konuyla ilgili iki hadis verilmiştir:
“Ancak iki kimseye gıpta ediniz; Biri; Allah’ın servet verdiği ve servetini hak yolda harcayabilme imkânı lütfettiği kimse, diğeri ise; Allah’ın hikmet (zekiliği, bilgiyi) verdiği ve bu hikmetle hüküm veren ve onu başkalarına öğreten kimsedir!" (Buhârî, i'tisâm, 13)
“Peygamberimiz (s.a.v.), Allah’tan hikmet istemiş (Buhârî, Fedâilü's-sahâbe, 34) ve Allah (c.c.), ‘Hikmet (ilim) müminin yitiğidir, onu nerede bulursa alır’ buyurmuştur!” (Tirmizî, İlim, 19).
Yüce Allah (c.c.), Müslümanları hikmet üzere olan, Kur’an’a göre yaşayan ve Kur’an’ı iyi anlayan kullarından eylesin… Amin!
Gören Göz – 17/3: Kâlp Hastalığı
Aşağıda, İmâm-ı Rabbâni (k.s.) hazretlerinin, ‘kâlp hastalığı’nın nedenleri için söylediği veciz bir deyiş verilmiştir. Daha sonra da bu deyişte geçen ‘kâlp hastalıkları’ üzerine açıklamalar ve değerlendirmeler vardır.
“Kâlbin hastalığı, insanın Allah-u Teâlâ’dan başka şeylere bağlanmasındandır!”
Yüce bir Yaradan’ı unutup da (hata içerisine düşüp de) bağlandığımız şeyler acaba neler olabilir? Hiç düşündünüz mü?
- başka bir insan cinsi (daha çok kadınlar)
- çocuklarımız
- mal veya eşya (daha çok lüks tercihleri)
- mülk (daha büyük/lüks evler)
- para (daha çok para, altın ve ziynet)
- makam (daha yüksek mevki )
- şöhret ( çok ünlü ve medyatik olmak)
- eğlence (daha çok müzik eşliğinde çılgınlıklar veya oyunlar)
- zararlı alışkanlıklar (daha çok kumar, uyuşturucu)
- zararlı gıdalar (daha çok alkollü içecekler)
- sapık yollar (yanlış yol üzere olan akımlar)
- sapık insanlar (yanlış yol üzere olan insanlar)
- hayvan sevgisi (aşırı giden sevgiler, aşklar, vb.)
- doğa sevgisi (güneşe, yıldızlara, burçlara inanma, vb.)
- doğaüstü varlıklar (daha çok ruhlar ve cinler)
“Nasıl dünyada, Allah’ın evi ‘Kâbe’ ise, insan vücudundaki Allah’ın evi de ‘Kâlp’tir!” Bunu unutmayalım…!
Kâlbe dokunan her türlü söz, davranış ve hareket, bize Allah’ı hatırlatır. Çünkü kâlbe yerleşmiş nurani varlıklar ile yüce Allah arasında, bizim bilemediğimiz ve sürekli açık bir bağlantı vardır. İşte bu bağlantının etkisini kalbimizle hissederiz. “Kâlp gözü” tabiri, yüce kitabımız Kur’an’da çok bahsedilmiş ve kâlbin Allah’ın emrinde olduğu vurgulanmıştır. “Kâlp gözü kapalı” tabiri de “kâlbi hasta olanlar” için söylenmiştir. “Kâlplerini mühürleriz!” veya “Kâlpleri hastalıklıdır!” tabirlerini de bu şekilde anlamak gerekir. (Yazarın yorumu: Kalbi günahla kirlenen kişinin kalbini, artık şeytan ele geçirmiş demektir. Bu durumda o kalbi yüce Allah mühürler ve adı cehennemliklere yazılı)
“Ey Rabbim! Bize ihsân ettiğin hidayetten sonra kâlplerimizi haktan saptırma, bize kendi katından rahmet ihsân eyle! Şüphesiz ki, Sen bol ihsân sahibisin!” (Ali İmran Suresi, 8.Ayet)
Bir şiir: Kâlp
Kanın vücut pompasıdır,
Hayat ve yaşam kaynağıdır,
Vücudun bedensel odağı…
Kâlp, yürektir, can'dır!
Canlının atan organıdır,
İstek ve arzuların uç noktasıdır,
Allah’ın vücuttaki korunağı…
Kâlp, bedenin hayati organıdır!
Hislerin asıl merkezidir,
Sevgi ve gönülle ilişkilidir,
Şiirlere, kitaplara ve dine konu…
Kâlp, insanın kutsi yanıdır!... (İkiz kardeşim Vedat Sadioğlu’nun Katkısıdır)
Yüce Allah (c.c.), biz Müslümanları Allah-u Teâlâ’ya içten bağlı olan ve salih olan kullarından eylesin… Amin!