Mert Can Duman'ın 1 Şubat 2023 tarihli yazısı: İklim Değişiyor Deyip Geçmeyin - II

Sonunda kara kavuştuk. Bir süredir ortalamaların bir hayli üzerinde seyreden hava sıcaklıklarından ve karın bir türlü yağmamasından dem vuruyorduk ki beyaz örtü dün itibarıyla Ankara’ya yeniden merhaba dedi. Lakin kısa bir süreliğine bir rüya yaşatan kar yağışı, iklimdeki köklü değişiklikleri ortadan kaldırıyor değil. Geçtiğimiz hafta başladığımız serinin bu ikinci yazısı.İklim değişikliği sadece çevresel sorunları doğurmuyor hem gıda güvenliğini tehdit ediyor hem de toplumsal ve psikolojik sorunları beraberinde getiriyor. Kısa bir hatırlatma olsun, bireylerin sağlıklı bir şekilde çevreye erişim sağlayamaması toplumdaki suç oranını artırıyor. Diğer yandan, hava sıcaklıklarının yukarı yönlü olarak ortalamadan her 1 derecelik sapma gıda fiyatlarını %7,4 artırıyor.

Bu hafta ise iklimdeki değişikliklerin sadece bir çevre tahribatı anlamına gelmediğini, temel insan haklarından olan temiz çevreye, temiz havaya ve temiz suya erişimi risk altına alıyor. Hem de geri dönülemez şekilde… Küresel sıcaklık istatistiklerini incelediğimizde, dünya üzerinde son 20 yılın tarih boyunca en sıcak 20 yıl olduğunu görüyoruz. Sadece son 50 yılda küresel sera gazı emisyonları %70’ten fazla artmış durumda. Bir yanda sıcaklık, bir yanda sera gazı emisyonları hava kalitesini önemli ölçüde düşürüyor. Yapılan araştırmalar şunu gösteriyor: iklim değişikliğine bağlı olarak hava kalitesindeki bozulmalar, dünya genelinde her yıl 8 milyon insanın erken ölümüne sebep oluyor. Yani trafik kazasında hayatını kaybedenlerin tam 7 katı…

İklim değişikliği su kaynakları üzerindeki baskıyı da artırıyor. Olağanüstü meteorolojik olaylar, sel ve kuraklık okyanus sularının daha asitli hale gelmesine sebep olarak deniz canlılarının hayatını tehdit ediyor. Bir yandan da içme suyu olarak kullanılan kaynakların insanlık tarafından sebep olunan sera gazı emisyonunu absorbe etmesi insanlığın temiz suya erişimini risk altına alıyor.  150 yılı aşkın süredir yayın hayatını sürdüren ünlü Nature Dergisi’nin yaptığı bir araştırmaya göre; içme suyu kaynaklarımız sanayi devriminden bu yana insanlar tarafından salınan karbondioksitin %40’ını emmiş durumda.

Su kaynaklarının karbondioksit başta olmak üzere zehirli gazları emiyor olması, içtiğimiz her bir yudumda iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini bünyemize misafir ettiğimizin de bir göstergesi… Bugün dünya genelinde 900 milyon insan içme suyuna, yaklaşık 2,5 milyar insan ise temiz suya erişemiyor. Ve iklim değişikliğinin tehdit ettiği bir diğer alan ise temiz gıdaya erişim… Kuraklık, son dönemde dünyanın en önemli sorunlarından biri durumunda. Hava sıcaklıklarının normal değerlerinden her bir derecelik yukarı yönlü sapması, küresel gıda fiyatlarını %7,4 oranında artırıyor. Küresel Gıda Krizi Raporu daha çarpıcı bir gerçeği ortaya koyuyor: dünya nüfusu ve iklimde yaşanan değişiklikler dikkate alındığında dünyanın sayılı hasadının kaldığı riskinin altı çiziliyor. Bugün dünya nüfusunun %10’u açlık sorunuyla baş başa… Dörtte biri ise yeterli gıdaya erişimden yoksun…

Geçen haftaki buluşmamızı da bu sözlerle bitirmiştim: Ne yazık ki insanlık olarak çevredeki tahribatının ne denli büyük bir sıkıntıya sebep olduğunu henüz tam anlamıyla idrak edebilmiş değiliz. İdrak ettiğimizde ise çok gecikmememiz gerekiyor.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…