Ahmet KÖPRÜLÜ'nün 8 Mayıs 2023 tarihli yazısı: İktisat’ı Farklı Kılan Nedir?
Günümüzde ekonomi/iktisat bilimi tanımı en kolay yapılabilecek bilim dalları arasında. Oysa bir deniz olarak gördüğüm iktisat/ekonomi biliminin en dinamik, en yüksek devinimli, en hacimli bir bilim dalı dalı haline gelmesinde felsefenin, sosyolojinin, tarihin, matematiğin, bilim tarihinin, metodolojinin, istatistiğin çok fazla katkısı bulunmaktadır. Bu disiplinlerin rolünü bilmeden iktisat/ekonomiye kuramsal katkı sağlamak, geliştirici olmak mümkün değildi ve gelecekte de mümkün olmayacaktır.
Her ikisi de aynı anlam taşıyan ekonomi/iktisat geniş bir kuramsal ve sözcüksel evrenden oluşur. Öyle ki “ekonomi” evrenselliği, Adam Smith’i, metafizik kuramları, ulusların zenginliğini, özgür düşünceyi, hür teşebbüsü imgelerken, “İktisat”ise tasarrufu, İbn Haldun’u, Osmanlı’da ilk İktisat hocası Serendi Arşizen’i (Searndi Archigenes), metodolojiyi, İzmir İktisat Kongresi’ni, toplumculuğu, daha saymakla bitirmeyeceğim çok sayıda kavramı birlikte imgeler.
Farklı sosyal bilimlerden etkilenen İktisadın/ekonominin hiç bir bilimsel/akademik disiplinde olmayan en önemli özelliği ise Avusturya ekolünden Felix Kauffman’ın İktisat metodolojisine taşıdığı “Doğrulanabilmek ama doğrulanmış teorik çerçevelerin de zaman içinde mutlaka yanlışlanabilme olasılığının artmasının gerekliliği” ilkesidir. Burada gerçek anlamda bir rasyonalite arayışı söz konusudur ve iktisadi kuramların gelişmesinde felsefe, psikoloji, metafizik, sosyoloji, istatistik, matematik hatta fiziği de ayrı tutmamız mümkün değildir.
Etkileşimi yüksek bir bilim dalı olan iktisatın en fazla etkileşim halinde olduğu alan ise politikadır. Yani ekonomi/iktisat bir taraftan farklı etkileşimler içinde kendini geliştirirken bir taraftan da siyasi/politik erklere yön vermektedir.
Geçmiş dönem iktisatçılarının elinde “stata” “eviews” gibi akılları zorlayan yazılım olanakları yoktu. Artık yeni ekonometrik yaklaşımlarda eskiden günlerce hatta aylarca sürecek araştırma sonuçlarını bugün tek bir tuşla bir kaç saniyede görebilme imkanı bulunmaktadır. Bu olanaklar iktisatta çok hızlı ve farklı kuramların, hipotezlerin gelişmesine de olanak sağlamaktadır. Siyaset kuramcıları da ekonominin bu deviniminden yararlanmaktadır.
Günümüzden bir örnek vermek gerekirse; iktisatta ortodoks (geleneksel) anlayış bugün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın otonom yapısının terk edilmiş olmasını eleştirmektedir. Yeni heterodoks (farklı düşünce) anlayış ise Merkez Bankası’nı fiyat istikrarında en önemli araç haline getirmiştir. Ekonominin merkezinde uygulanan politika; Merkez Bankası’nın para hacminin tayininin para otoritelerince yapılması ama harcamanın yönünün siyasetçiler tarafından belirlenmesidir. Yapılan eleştiriler politika yerine fiyat istikrarının terk edilip edilmediği olmalı, “yanlışlanabilme olasılığı”nın takibi yapılmalı ve bu yöndeki zayıflıklar araştırılmalıdır.