Ahmet KÖPRÜLÜ'nün 13 Mayıs 2023 tarihli yazısı: "Milli" Kripto Para Borsası Kurulmalıdır

 Ekonomi hareketliliğine ilk kez 2009'da Satoshi Nakamoto tarafından sokulan Bitcoin ilk kripto para özelliğini taşıyor. Kripto para sistemleri zaman içinde merkez bankalarını, devletleri devreden çıkaran bir sistem haline geldi. Bitcoin sözü Türkiye’de ilk kez telaffuz edildiğinde Türkiye’de herkesin aklına İzmir’de “saadet zinciri” kuran ve çok sayıda kişiyi dolandırdığı iddiasıyla hüküm giyen Kenan Şeranoğlu gelmişti ve kripto para da sürpriz bir dönemde batacak bir “Titan saadet zinciri” olarak düşünülmüştü. Titan’da üyelerin şikâyeti üzerine açılan davalar ve sürdürülen soruşturmalar sonucunda, çeşitli etkinliklerde toplanan 385,700 Alman Mark'ı Polger Cens adlı şahıs tarafından yurt dışına çıkarılırken İzmir Atatürk Havalimanı'nda ele geçirilmişti. Davanın Haziran 1998'deki son duruşmasında Kenan Şeranoğlu kendisini, "Yapılan iş ticari ahlaka aykırı olabilir ama yasalara aykırı değildir” şeklinde savunmuştu. Yaşanan piramit, ponzi, titan tipi olaylara rağmen Türkiye’de ve dünyada yatırımcılar Kenan Şeranoğlu gibi düşündü ve yatırım yapmaya devam ettiler. Gelinen noktada hiçbir yasal güvencesi olmayan kripto para piyasasında sadece Binance’te günlük işlem hacmi 38 milyar dolara ulaşmış durumda. Dünya genelinde de kripto para piyasasındaki hacmin 3 trilyon dolara ulaştığı söylenmekte. Türkiye’deki işlem hacmi konusunda ise en son yapılan bir araştırmada 4.5-5 milyar dolarlık bir para hacmi sözkonusu. Kahramanmaraş depreminde kripto para Awax’ın Türkiye’de bir borsa seçerek 2 milyon dolar tutarında kripto para yardımında bulunduğu da basında yer almıştı.

Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi ve yıllardır İran’a yönelik uluslararası ambargolar, bu ülkelerin ambargoları delmek için kripto paraya yönelmeleri de kripto borsasını dünya genelinde daha da fazla büyüttü. Her ne kadar son 1 yıldır düşüşler yaşansa da fırsat beklentileri ile kripto borsaları en fazla takip edilen platformlar haline geldi. Bugün Rusya’nın ambargoları delmek için kripto para piyasalarını “çılgınca” kullandığı bir dönemde kripto para borsalarında bir düşüş ya da çöküş beklenmiyor. Rus oligarklar da hiçbir engelleme ile karşılaşmadan birbirlerine “soğuk cüzdan” göndermeye devam ediyorlar ve Rusya’nın ekonomisini çevirmesinde en önemli görevi üstlenmekteler. Dünya devletleri “vergilendirilmemiş” ya da “vergilendirilmesi mümkün olmayan” para girişlerinin çok rahatça gerçekleştiği ve anayasası “merkeziyetsizlik” olan kripto para piyasasına müdahale etmeyi de şimdilik düşünmüyor. Hatta devletler bu konuda yapılması düşünülen yasal düzenlemeleri bir kenara atarken, Bitcoin’in yasaklanması ile ilgili çağrılar da artık “saçma” olarak nitelendiriliyor. Bu noktada kripto paranın gelecekte de hem transfer sisteminde hem de yatırım ekseninde kullanılmaya devam edileceğine hiçbir kuşkum bulunmamakta. Türkiye’de de 30’a yakın kripto para borsası bulunuyor ve dünyada olduğu gibi bu borsalarla ilgili ülkemizde de şu ana kadar hiçbir yasal düzenleme yapılmadı. Meclis’te sadece sektör temsilcileriyle bir kez görüşme yapıldı ancak görüşmeler sonunda bu konuda yapılan ilk taslak da TBMM’nin tozlu raflarına kaldırıldı.

Kripto paraların alım-satımına aracılık eden Türkiye'nin ilk global kripto para borsası Thodex 2017 yılında Faruk Fatih Özer tarafından Koineks ismiyle kurulan şirketle faaliyete geçmişti ve kuruluş zamanına göre Türkiye’nin dördüncü kripto para borsası olmuştu. Thodex ile ilgili yaşanan gelişmeleri biliyorsunuz; Fatih Özer’in yurtdışına çıkması ile kripto para piyasasında kısa süreli bir panik yaşansa da bitcoin ve dünyada 10 bin’e yakın altcoinlere yönelik tasarruf akışı Türkiye’den de devam etmişti.

Genel itibariyle kamuoyunda kayıt dışı kabul edilen coin’lerin
yurt içinde nasıl değerlendirilebileceği sorusu üzerinde bir düğümlenme sözkonusu iken ben “namuslu” paranın devlet güvencesi altında, insanların huzur ve güven ortamında yurt içinden ya da yurt dışından tasarrufları ile ülke kalkınmasına, insanlık yararına nasıl katkı sağlayabileceği sorusu üzerinde yoğunlaşmaktayım.

Türkiye’de tasarruflardaki kırılma noktasına gelirsek; 1965-1973 yılları arasında 1400 kadar köy kalkınma kooperatifi kurularak tasarrufları için taahhütte bulunmaları halinde yurt dışına sıra beklemeden çalışmaya gidecek işçiler bu kooperatiflere üye yapılmıştı. Aynı dönemde Merkez Bankası’nda İşçi Dövizleri Merkezi kurularak işçi dövizlerinin Türkiye’ye gelmesi amaçlanmıştı. Ancak kooperatifler yönetim hataları yüzünden çalışmadı ve bir süre sonra da kapandı. Yurt dışında çalışan işçilerin Türkiye’deki hayal kırıklıkları 70’li yıllarda kurulan çeşitli bulgur ve un fabrikaları ile de devam ederken, 80’li yıllarda banker skandalları çok sayıda tasarruf sahibinin batmasına neden oldu. 90’lı yıllarda Avrupa ülkelerinde ve özellikle Almanya’da cami kapılarında kurulan stantlarda işçilerimizin inançları istismar edilerek toplanan paralar yine yurt içinde amaçsız ve bilinçsiz bir şekilde harcandı ve yurt dışından ülkemize yönelik tasarruf akışında ciddi kayıplar yaşattı.

Geçmişte yaşanan bu türdeki olumsuz olaylar ve devletin tasarruflar konusundaki politikasızlığı coin’lere yönelimi artırmıştır. Tabi bu piyasanın içinde kara para ve buna bağlı olarak kolay yoldan para kazanma derdine düşmüş bir kitlenin de varlığı söz konusudur. Ancak günümüz ortamında kripto para piyasasına geçimlik kazançlar ve aile bütçelerine destek olmak için de katılım gözlenmektedir. Sonuç olarak Türkiye’de tasarruf sahiplerinin zaman zaman yaşadıkları hayal kırıklıkları ve bazı olumsuzluklar bitcoin ve altcoin piyasasının büyümesine neden olmuştur.

Ekonomide tasarruflar yatırımların olmazsa olmazı kabul edilir. Tasarrufların güvenli yatırımlara dönüşmesinde Devlet güvencesi ve halkın bilinçlendirilmesi doğru, iktisadi projelere aktarılması da çok önemlidir. Devletin bu noktada tasarruflarla ilgili çok önemli bir yatırım mekanizması kurması, kayıtlı borsalara çeki düzen vermesi, tasarruf arayışlarında güveni tesis etmesi gereklidir. Çoğu insanımız parasının 50’ye 100’e katlanması derdinde bile değildir ve sadece  Türkiye’ye fayda sağlayacak yatırım projesinde tasarruflarını değerlendirme derdindedirler.

Bu noktada kayıtlı tasarruf akışında üniversitelerin araştırma yapması gereklidir ve hatta sonuca ulaşmada anketlerin yapılması çok önemlidir. Ekonomi yönetimi güvenilir tasarruf araçlarına açıktan sahip çıkmalı, kayıtlı yatırımların ülke kalkınmasına yönelik projelerde kullanılması için projeler geliştirmeli ve tasarruf sahiplerine de bu yöndeki adımlarının ne kadar önemli olacağını anlatmalıdır. Eğer kripto piyasasına yönelim durdurulamazsa “milli” bir kripto para borsası kurulmalıdır.