Hüseyin ALPASLAN'ın 07 Haziran 2023 tarihli yazısı
Duruşmaların Devamı, Tanıkların Beyanları ve Ferid Bey’in Suçlanması
12 Nisan 1919 tarihinde gerçekleşen 3. duruşmadan, 9 Haziran 1919 tarihinde yapılan 9.duruşmaya kadar geçen zaman diliminde, yargılamaya altı duruşma ile devam edilmiştir. 6.duruşmada ifade veren Halil Paşa, Bağdat’a sevk edildiğinde Nevzad Bey’e merkez kumandanlığı muavinliği vazifesi verildiğini ve görevi sırasında Nevzad Bey hakkında hiçbir şikâyetin olmadığını söylemiştir[17]. Duruşmalarda birçok tanık dinlenmiş, suçlamaları tasdik eden tanıkların yanı sıra Nevzad Bey lehine ifade veren tanıklar da olmuştur. Sanık aleyhine verilen ifadelerde, Musul tehcirinde işlendiği iddia edilen öldürme olaylarına dair beyanların çoğunlukla duyum üzerine olduğu anlaşılmaktadır.
Nevzad Bey’in Musul merkez kumandanlığı yaptığı tarihlerde Musul İnzibat Bölük Kumandanı olan Yüzbaşı Ferid Bey, 8. duruşmada mahkemeye celp edilerek ifadesine başvurulmuştur. Nevzad Bey’den sonra Musul Merkez Kumandanlığı vazifesini sürdüren Ferid Bey’in sorgusundan sonra başkan ve üyeler aralarında bir müzakere yapmışlardır. Heyetin fikir alışverişi sonunda kâtip tarafından mahkemede okunan kararda, Yüzbaşı Ferid Bey’in, Nevzad Bey’in suç ortağı olduğuna hükmedildiği, bu gerekçe ile hakkında tahkikat ve takibat yapılacağı açıklanmıştır[18]. Böylece, Divân-ı Harbi Örfî’de görülen Musul tehciri davasında Nevzad Bey ile Ferid Bey’in yargılamalarının birleştirilmesi kararı alınmış ve bundan sonraki duruşmalara iki sanığın sorgulanması ve yeni tanıkların dinlenilmesi ile devam edilmiştir[19].
9 Haziran’da başlayan 9.duruşmada, eskiden Musul’da Jandarma Alayı karargahında subay yardımcısı olarak görev yapmış olan Yusuf İzalettin Bey’in tanık olarak ifadesine başvurulmuştur. Tanık, mahkeme başkanı tarafından yöneltilen sorulara verdiği cevapta, Musul’da görev yaptığı dönemde merkez kumandanlarının sık sık değiştiğini, Nevzad Bey’in merkez kumandanı olduğu tarihlerde, Ferid Bey’in de İnzibat Bölük Kumandanı vazifesini icra ettiğini, Nevzad Bey’in emrinde bulunan subaylara kötü davrandığı için halkın nazarında iyi olarak tanındığını, öldürüldüğü iddia edilen Abdürrezzak Bey’i gıyaben tanıdığını, dizanteri hastalığı sebebiyle vefat ettiğini duyduğunu, yine bu dönemde Anbar memuru Mustafa Efendi ile Osman Necip Bey’in kırk elli liralık bir parayı suistimal ettiklerinden dolayı Divân-ı Harbe sevk edildiklerini söylemiştir[20].
14 Haziran’da gerçekleşen 10. duruşmada savcılık makamında Sakıp Bey görev yapmıştır. Emekli Topçu Albay Fevzi Bey tanık olarak alınan ifadesinde, Ferid Bey’i tanımadığını, Nevzad ve Ferid Bey’ler hakkında iddia edilen suçlamalara dair bilgisi olmadığını, halkın genelinin Nevzad Bey’e karşı bir yakınlık gösterdiğini, öldürüldüğü iddia edilen Abdürrezzak Bey’in sağlam olduğuna dair haber aldığını, ancak kendisini tanımadığını söylemiştir. Daha sonra yazılı ifadesi okunan Halil ismindeki bir tanığın, Ferid ve Zekai Beylerin Abdürezzak Bey’e çay içirmelerinin, akabinde Abdürezzak Bey’in öldüğüne dair beyanını Ferid Bey kabul etmemiştir[21].
Musul tehciri yargılaması Divân-ı Harbi Örfî’de Esad Paşa başkanlığında sürdürülmüştür. 27 Aralık’ta gerçekleşen 11. duruşmada Ferid Bey’in muhakemesine devam edilmiştir. İddia makamının, bir önceki duruşmada, Ferid Bey’in yargılanmasının Divân-ı Harbi Örfî’nin görev ve yetkisinde olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmasına dair yaptığı talebi değerlendiren mahkeme heyeti, kararında; Musul’a sevk edilen ve burada istihdam edilen Ermeniler ile diğer işlerde çalıştırılan Ermenilerin işkenceye maruz kalmalarının tehcirin özüne ilişkin olduğuna, sanığın icra olunan diğer eyleminin dahi idari örfiye kararnamesi mucibince Divân-ı Harbin görev ve yetkisi dahilinde bulunduğuna ve bundan dolayı yargılamaya Divân-ı Harbi Örfî’de devam edilmesine hükmetmiştir. Mahkeme heyeti değiştiği için önceki zabıtların okunması yönünde karar alınarak duruşmaya son verilmiştir[22].
Musul tehcir yargılaması ile ilgili kaynak taramalarımızda 27 Aralık’ta yapılan duruşmayla ilgili basında çıkan haberlerden sonra başka bir malumata ulaşamadığımızı ifade etmek isterim. 1919 yılında icra olunan tehcir yargılamalarının yapıldığı Divân-ı Harbi Örfî’de gerçekleşen duruşmalarda tutulan zabıt cerideleri, resmî gazete olan Takvim-i Vekayi’nin ekinde yayınlanmış olup, bu cerideler üzerinde yaptığımız okumalarda da Musul davası ile ilgili zabıtlara rastlanmamıştır. Takvim-i Vekayi’nin ilgili sayılarına ulaştığımızı söylemekle birlikte, söz konusu zabıtları topluca ve tam metin olarak bir kitap haline getiren kıymetli tarihçi Osman Selim Kocahanoğlu’nun “Divan-ı Harb-i Örfi Muhakematı Zabıt Ceridesi Tehcir Yargılamaları 1919” isimli eseri, tehcir yargılamalarına dair yaptığım çalışmalarda büyük kolaylık sağlamıştır. Çelik’te, Sabah Gazetesi’nde 28 Aralık günü yayımlanan bilgilerden sonra basında Musul davasına dair bir havadise rastlanılmadığını ifade etmiştir[23].
Musul tehcir davasında dikkatimizi çeken husus, yargılama sırasında sanıklara ve tanıklara öldürme ve suistimal gibi suçlamalara dair sorular yöneltmekten ziyade, çoğunlukla Yakup Cemil meselesinin Nusret Bey’in Musul’a tayininde etkisi olup olmadığına dair sorular tevcih edilerek, iddia makamı tarafından isnat olunan suçların ispatı yerine, Nevzad Bey’in İttihat ve Terakki Cemiyeti genel merkezinin metotlarına ve anlayışına karşı meylinin ne olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Tehcir yargılamalarının hemen hemen hepsinde rastladığımız bu durum; Divân-ı Harbi Örfî’de, sanıkların fiili olarak gerçekleştirdikleri iddia olunan bir suçun ispatı ile cezalandırılmalarına veya suçsuz olduklarının anlaşılarak beraatlerine dair verilmesi gereken karar ve hükümlerin işletilmesi doğrultusunda adil yargılamalar yapılması olgusunun ikinci plan atılarak, İttihat ve Terakki yanlısı olduğu bilinen veya kanaat edinilen kişilerin, ne olursa olsun cezalandırılması anlayışı üzerine inşa edilen yargılamaların gerçekleştirildiğine dair savımızı kuvvetli bir şekilde pekiştirmektedir.
Hüseyin ALPASLAN;
Tarihçi-Yazar
Kaynakça
[17] Çelik, a.g.m., s.132-133.
[18] Çelik, a.g.m., s.136.
[19] Memleket, 1 Mayıs 1919.
[20] Çelik, a.g.m., s.138; Hadisat, 10 Haziran 1919.
[21] Çelik, a.g.m., s.138; Hadisat, 15 Haziran 1919.
[22] Çelik, a.g.m., s.139; Sabah, 28 Aralık 1919.
[23] Çelik, a.g.m., s.139.