Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 6 Kasım 2023 tarihli yazısı: Satılıklar!

Filistinliler topraklarını gerçekten sattılar mı?

Siyonist lobiler Amerika’da: “Filistin boş bir araziydi, bir çölden ibaretti. Biz girdik, ihya ettik. Dolayısıyla orası bize aittir” diye propaganda yapıyorlar. Müslümanlara ise: “Filistinliler kendi topraklarını kendi elleriyle bize sattılar, biz de büyük paralar verip satın aldık” diye propaganda yapıyorlar. Bu konunun araştırılması, belge ve kayıtların incelenip analiz edilmesi ve gerçeğin ortaya çıkarılması için tarihçilere ve uzmanlara büyük işler ve sorumluluklar düşüyor.

‘’Satılık’’ kelimesini duyunca aklımıza hemen ticaret geliyor; ticarette, kar etmek de en büyük amaç olup bedeli de çok para oluyor. ‘’Para ise insanın kimyasını bozan en büyük zehirdir diyebilir miyiz?’’ sorusunun cevabını sizlere bırakıyorum.

Yağ satarım bal satarım,

Ustam öldü ben satarım. 

Ustamın kürkü sarıdır,

Satsam onbeş liradır. 

Zambak zumbak dön arkana iyi bak,

Zambak zumbak dön arkana iyi bak.

Diyerek daha 4-5 yaşlarında küçük bir çocukken başlanılan satışa ya da ticarete; kimileri simit satarak, kimileri su satarak, kimileri kestane satarak, kimileri pazarda limon satarak devam etti hayatına kimileri ise tarlada çalışarak, kimileri esnaf yanında, kimileri de eğitim hayatının tamamlanmasını bekledi ticarete atılmak için. Alın terleterek, akıl terleterek ve vicdanında tartarak yapılan ticaretten kazanılan akçenin yanında kazanılan huzur da bir başka oluyor. Alanın kazanması, satanın kazanması ve ortaya çıkan bereket ise hem satıcıya hem müşteriye ve onlardan ailelerine ve dahi ülkenin geneline yansımıyor mu sizce de?

Ve yaşamın içinde karşılaştığımız satmanın başka çeşitleri de vardır; ‘’Adam satmak!’’ bir deyim olarak karşımıza ilk çıksa da literatürde; arkadaşını satmak, ortağını satmak, vatanı satmak diye başlayıp giden listede neler yok ki?

 Çürük mal satmak, eksik gramajlı ürün satmak, tarihi geçmiş ürün satmak, bir ürünü değerinden çok çok yüksek fiyata satmak (kakalamak), zam üstüne zam koyarak satmak, algı ve ikna yöntemleri kullanarak satmak, faturasız mal satmak, spekülasyon ve manipülasyon yöntemleri ile satmak (borsa), kavilli pazarda satmak, gizli satış, alavere dalavere yapılarak yapılan satış yöntemleri akla ilk gelenlerden olsa da ortada mal veya eşya diyebileceğimiz bir meta vardır en azından dişe dokunur, bir taraf kazançlı çıkarken bir taraf zarar edebilir. Bu durumu tasvip etmeseniz de, yasal sorumlulukları olsa da, size büyük zararı dokunsa da istemeye istemeye kabullenebilirsiniz.

Hayal satmak, vaad etmek (siyaset), söz verip yerine getirmemek, işini yaptırana kadar iyi iletişim kurmak sonrasında görmezden gelmek, davayı satmak (aynı amaç için birlikte hareket ederken vazgeçmek), yol arkadaşlarını satmak; bunlara da satış çeşitleri diyebilir miyiz?

‘’Körler çarşısında ayna satma!

Sağırlar çarşısında gazel atma!’’

Makamını satmak (yetkililer), iradesini satmak, kalemini satmak (gazeteci), inancını satmak (doğruları söylemeyerek sessiz kalmak), içinde bulunduğu takımı ya da ekibi satmak (en üst düzeyde çalışma ve performans göstermeyerek işe kendini vermeme durumu) şeklinde karşımıza çıkan satma durumları da vardır.

Makam sahipleri resmi işleri ile kişisel işlerini karıştırmamalıdırlar özellikle akçeli işlerde. Marifet, yetkili olarak görev yaptığı makamında yük altındayken ve hizmeti esnasında sadık ve sağlam kalabilmektir yoksa çay sohbetlerinde ve topluluğa kürsüden hitap ederken kahramanlık satmak kolaydır.

En önemlisi ise karakteri, kişiliği ve diğer manevi değerleri ile birlikte ruhunu da satmaktır. Bu satışın elbet bir bedeli vardır. Derler ya: ‘’Her insanın bir fiyatı vardır.’’ Satışı yapan kişi, paranın yanında; yeni bir statü, makam, rütbe, mevki, itibar, ün, elitlik, iktidar, güç, unvan, yetki, şöhret gibi sıfatlar kazansa da sayılı günlerle belirlenmiş ömrümüzün olduğu dünya hayatında şatafatlı, eğlenceli, konforlu kısa bir hayatı refah içinde yaşasa da kaybettikleri inanın çok çok daha büyüktür. Sadece kendisinin değil aynı zamanda kendisiyle birlikte ailesinin, sevdiklerinin ve yol arkadaşlarının helakına da neden olabilir en basitinden. Her şeyin zerre ile hesap edileceği adalet gününde kim hesap bakiyesinde zarar etmiş müflis bir tüccar olarak görünmek ister ki kendi ruhuna?

Bu nedenle neyi, kime, ne kadar, niçin ve neden sattığınız çok önemlidir?

Toprak satan sadece Filistinliler mi? Son dönemde topraklarımız; tarla, arsa, konut olarak yabancılara satılmıyor mu? Buradaki amaç; döviz girdisi sağlayıp gelir elde ederek, ülke ekonomisini zenginleştirmek midir? Yoksa vatan toprağını kaybetmek midir? Kaybedilen sadece toprakla sınırlı mıdır?

Zengin olmak mı?

Düzgün, helal, yasal yollardan olduktan ve ihtiyaç sahiplerine cömert davrandıktan sonra neden olmasın!

Zenginlik nedir sizce? Ya gönül zenginliği?

Siz, zengin misiniz?

Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar zengin değilsiniz!

Çok lafa gerek yok, azizim!

Biz de sükut’un heybetini, ucuz söz ile satmayalım!