Utku KABAKCI'nın 3 Ocak 2024 tarihli yazısı: Savaş ve İletişim
Savaş ve iletişim alanları birçok bakımdan birbirlerine oldukça benzemektedir. Savaşın da iletişimin de temelinde var olma mücadelesi yatar. Her iki alanda da muhataplara ulaştırılmak istenen bir mesaj vardır. İletişim, diğerlerine; kendini, derdini, ihtiyaçlarını ve duygularını anlatarak ben buradayım demenin imkânını verir. Savaş ise düşmanı ortadan kaldırmak için girişilen silahlı mücadeledir. Bu yüzden ilk bakışta iletişimin zıddı gibi görünse de savaşılarak elde edilmek istenen netice, düşmanı mağlup ederek var olma hâlinin sürekliliğinin sağlanabilmesidir. Bu da bizlere iletişim çalışmalarında ve askeri terminolojide birçok ortak kavramın sıklıkla karşımıza çıkmasının tesadüfi olmadığını göstermektedir. Bu ortak kavramların başında; strateji, taktik, kampanya ve slogan gelmektedir.
Strateji, konulan hedefe hangi yol üzerinden varılacağının belirlenmesi ile ilişkilidir. Hem iletişimde hem de savaşta hedefe ulaşmak amacıyla sağlam bir strateji oluşturabilmek kritik öneme sahiptir.
Taktik, belirlenen strateji çerçevesinde alınan anlık konum ve tavırları ifade eder. İletişimde ve savaşta hedefe yönelik olarak seçilen taktiklerin doğru bir şekilde uygulanması mühimdir.
Kampanya, iletişimde belirli bir takvimle hazırlanan strateji ve taktiklerin bütününü ifade ederken savaş literatüründe ise askeri sefer veya düz alan anlamında kullanılır.
Slogan, iletişimde ve savaşta başvurulan etkili bir araçtır. İskoçça kökenli olan bu kelime, aslında ritmik savaş çığlığını veya savaşçıların toplanma çağrısını ifade eder. Slogan, daha sonraları özellikle reklam ve siyasal iletişim faaliyetlerinde yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Savaşta ve iletişimde stratejik yanlışlar, taktiksel doğrularla düzeltilemez. Savaşta da iletişimde de durum tespiti; sorunların, risklerin, fırsatların ve güçlü-zayıf yönlerin belirlenmesini kapsar. Bu unsurların isabetli bir şekilde tespit edilmesinden sonra hedefi on ikiden vurabilmek için doğru strateji ve taktiklerin geliştirilebilmesi şarttır.
Her iki alanda da alınan kararların hatalı olduğu görülürse, ısrar etmek yerine hızlı bir şekilde yeni hamleler yapılabilmelidir. Bu da koşullar doğrultusunda esnek davranabilme becerisi ile doğru orantılıdır.
Tüm bunlar dikkate alındığında savaş ve iletişimin hem teoride hem de pratikte birbirlerine ne kadar benzediği çok daha kolay idrak edilecektir. Her iki alanda da stratejik düşünebilmek ve karar alma süreçlerini doğru yönetebilmek hayati öneme sahiptir.