Rüveyda ÖZKUL'un 21 Ekim 2023 tarihli yazısı: Sosyal Medya, Dopamin Ve Nomofobi
Dijital dünya, bize sosyal medyayı pazarladıktan sonra hayatlarımızdaki değişim tahmin ettiğimizden daha fazla oldu. Başlangıçta her şey masumane ilerlerken bir anda hayatlarımıza farklı terimler girmeye başladı.
İngilizce “no mobile phobia” kavramının kısa okunuşu olan nomofobi; telefondan uzak kalma, iletişimsiz kalma korkusu durumunu ifade etmektedir. Sendromun ilerleyen aşamalarında kişiler, akıllı cihazlarından uzak kaldığında gerginlik, sinir hâli gibi durumlar ile karşı karşıya gelmektedir. Bu durum, bireylerin ve etrafındaki kişilerin hayat standartlarını da etkileyerek daha aşağı seviyeye çekmektedir.
Nomofobi aslında akıllı cihaz bağımlılığı olarak değerlendirilmektedir. Peki sosyal medyanın nomofobi üzerindeki etkisi nedir?
Yapılan araştırmalarda sosyal medya kullanımının kişilerde dopamin salgıladığı sonucuna ulaşılmıştır. Dopamin, sinir sistemine etki ederek beynin ödül sisteminde önemli bir rol oynar.
Sosyal medya hesabınızda paylaştığınız bir içeriği düşünün. Beğeni geldikçe bu durum hoşunuza gider ve beyin bunu ödül olarak algılayıp dopamin salgılamaya başlar.
Ödül olarak algılanan beğeniler, beyni tekrar aynı işlemi yapmaya yönlendirecektir ve beyin, salgılanan dopamin ile “Bunu yapmaya devam et” mesajı verecektir. Aslında beğeni butonu bu işin sadece küçük bir kısmıdır.
Sosyal medyanın tasarlanışı, kişilerin daha fazla vakit geçirmesine yönelik olarak yaratılmış olup bu özelliklere her gün bir yenisi daha eklenmeye devam etmektedir. Böylelikle uygulama sizi kendine bağlayarak daha fazla vakit geçirmenizi pekiştirecektir. Ekranı her yenilediğinizde önünüze bu defa ne çıkacağını bilmeden, hoşunuza gidecek şeyi bulma hedefiyle sürekli yenilemeye devam edersiniz. Tabii ki tek bir parmak hareketi ile dünyanın diğer ucundaki içeriği telefonunuzun ekranına getirmek yine dopamin salgılamanızı devam ettirir. Salgılanan bu dopamin seviyesi, vücudunuzda normalde salgılanan dopamin miktarından daha fazladır ve bu işlemi yapmaya devam ettiğiniz sürece vücudunuz bu durumu “yeni normal dopamin seviyesi” olarak algılar. Bu da tabii ki nomofibiye giden süreci başlatmaktadır.
Ekranı her yenilediğinizde, beğeni aldığınızda, bildirim geldiğinde elinizdeki cihazla ilişkiniz bir üst seviyeye taşınmaya devam eder. Vücut daha fazla dopamine ihtiyaç duymaya başladığı noktada ise beyin sizi daha önce ödül aldığı beğeni sistemine yönlendirerek yeni bir içerik oluşturma durumuna itecektir. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi ele alındığında insan ulaştığı şeyden sonra bir sonraki seviyeye geçmek ister. Sosyal medya üzerinden değerlendirecek olursak daha fazla beğeni almak isteğiyle dönemin popüler olan içeriğini üreterek/taklit ederek birey hem toplum tarafından kabul görme arzusunu gerçekleştirme gayesiyle hem de beğeni alma arzusuyla bu davranışı yerine getirmeye devam eder.
Peki onaylanma ihtiyacı, sırf popüler diye yapılan içerik ve salgılanan dopamin üçlüsünde kişinin gerçek kişiliği hiç zedelenmez mi?