Utku KABAKCI'nın 18 Ekim 2023 tarihli yazısı: Tecrübe

Genellikle olumlu bir anlam yükleriz tecrübe kelimesine. Ancak tecrübe sahibi olmanın günümüz koşullarında özellikle de iş yaşamında olumlu bir vasıf olup olmadığı tartışmaya açıktır.

Cemil Meriç, deneyim için “Tecrübe, bayağılığa alışmak ve bayağılaşmak. İnsanları eskisi kadar sevmemek. İnsanları ve eşyayı. Galiba ölmek de bu” der.

İş hayatında olmazsa olmaz kabul edilen tecrübenin tahtının giderek sallandığını söylemek yanlış olmayacaktır.  

Her ne kadar öz geçmiş hazırlanırken iş deneyimi belirtiliyor olsa da bugün için özellikle büyük ve kurumsallaşmış şirketler, işe ilişkin deneyimlerden önce adaylarda başka özellikler aramaya başladı. Örneğin yeniliğe açık olmak ve esneklik gibi vasıflar artık daha fazla ön plana çıkıyor. Çünkü büyük şirketler, zaten kurum içi eğitimleri ile çalışanlarını talep edilen işleri yapabilecek seviyeye getiriyor.

Şirketler, çalışanlarından zaman, mekân ve iş tanımı hususunda esneklik beklemeye başladı. Farklı zamanlarda farklı yerlerde farklı işleri bitirebilecek donanım ve esneklikte olanlar daha çok tercih edilir oldu.  

Tecrübe çoğunlukla yaşla doğru orantılıdır. Yıllar içinde belirli bir bilgi birikimine ulaşılır. Fakat günümüzde değişim giderek hızlandığı için mevcut bilgiler de aynı hızla eskir. İş yerlerinde tecrübeli insanların eski bilgilere sadık kalmaları ve değişime kendilerini kapatmaları ihtimali yüksektir. Çünkü zamanın gerçeği ve gereği olan sürekli yenilik ve değişimi, elde ettikleri konuma bir tehdit olarak görürler. Bugünün koşullarında her an her şey sürekli değişip dönüşürken muhafazakârlık, firmalar için ölmekle eş değerdir.  

Peki iş yaşamında insanlardan talep edilen esneklik ile özel yaşamda beklenilen muhafazakârlık ve sadakat arasındaki çelişkinin karakterleri aşındırma durumu söz konusu değil midir? Şüphesiz öyledir. İş yaşamında mekâna, zamana ve işe karşı esnek olmamız beklenir. Ancak özel yaşamda; dostlukta, sevgililikte, arkadaşlıkta kısacası tüm ikili ilişkilerimizde sadakat ve tutarlılık istenir. Aksi durumda güvenilmez bir insan ilan ediliriz. Zamanın bireyinin en büyük çıkmazlarından biri, iş ve özel yaşamda beklenilenin birbiri ile örtüşmüyor olmasıdır. Şüphesiz kişinin iş ve özel yaşamındaki rolleri birbirinden farklıdır. Ancak zamanın bireyi, birden fazla kimliği ve rolü aynı anda bünyesinde barındırıyor ve bunlar arasında savruluyor. İçinde bulunulan bu hâl ise karakterlerin aşınması sonucunu doğuruyor. Ortalık aşınmış karakterlerle dolu olduğu için de güven duygusuna olan ihtiyaç her geçen gün artıyor.

İş ve özel yaşamdaki bu derin çelişkinin nereye varacağını ve nasıl çözüme kavuşturulabileceğini öngörmek zor. Ya iş hayatında yükselen değerleri özel hayatlarımızda da yargılamadan geçerli kılmak gerek ya da tam tersi iş yaşamının dayattıklarına topyekûn direnmek.