Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 19 Şubat 2024 tarihli yazısı: Ukiyo-e

Toplum ve kültür, insanlığın en temel ve karmaşık iki olgusudur. Birbirleriyle iç içe geçmiş ve birbirini tamamlayan bu kavramlar, insan yaşamının her alanını etkiler.

Kültür, bir toplumu diğer toplumlardan ayıran inançlar, değerler, gelenekler, sanat ve edebiyat gibi unsurların bütünüdür. Kültür, kuşaktan kuşağa aktarılarak bir toplumun kimliğini oluşturur.

Toplumlararası etkileşim arttıkça kültürel değişimde kendini fazlası ile belli etmektedir. Kültürel çeşitlilik bir zenginlik olarak görülse de diğer toplumun kültürünü ve geleneklerini olduğu gibi almak, kendi kültürel mirasına sahip çıkmamak, ihmal, önemsememek, geleneksel sanat anlayışını yeni nesillere ve geleceğe taşıyamamak kültürel yozlaşmayı getirir.

Türk milleti olarak, halen 7 Bağımsız Türk Devleti ve 15 adet yarı bağımsız devlet olarak hüküm sürerken yakın zamana kadar tüm coğrafyalarda, dört iklimde hüküm sürmüş, içinden 72 farklı devlet çıkarmış ve dünyanın her yerinde halen Türk öz kimliği altında yaşayan kimi yerde baskı ve şiddet, kimi yerde asimilasyon, kimi yerde zülüm, kimi yerde hor görülen ama dik ayakta durmaktan, öz değerlerini korumaktan taviz vermeyen büyük bir milletiz.

Bu kadar geniş bir coğrafyada, birçok dinden inanın olduğu, farklı farklı dillerin konuşulduğu, değişik ananelerin bulunduğu ortamda diğer kültürlerden etkilenmemek elbette mümkün değil. Yalnız, son yüzyılda moda, batılaşma, kendini farklı gösterme bazlı hareketlerin etkisi ve de sosyal medya etkileşimleri perspektifinde bakıldığında hızlı bir kültürel yozlaşmanın yaşandığını görebiliriz. Bu durum dünya geneli için geçerli bir teori olsa da; Japonya ada devleti olduğundan mı, eğitim sisteminden mi yoksa aile yapısından mı kaynaklı geleneklerine ve öz değerlerine toplum olarak sahip çıkıyorlar.

Geleneksel yaşam, milli kültür, tarihi miras nesilden nesile bozulmadan geçiyor ve diğer dünya toplumlarına da örnek oluyor. Japonya’da tüm geçmiş Japon tarihinin kültürel ve sanatsal izleri hala canlı, renkli ve ilgi çekici olarak yaşamaya devam ediyor.

Japon kültür ve sanatının en dikkat çeken parçalarından biri:

Ukiyo-e: Yüzen Dünyanın Resimleri

Ukiyo-e, 17. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Japonya'da Edo Dönemi'nde gelişen bir ahşap baskı sanatı türüdür. "Yüzen Dünya Resimleri" anlamına gelen Ukiyo-e, o dönemdeki şehir yaşamının güzelliklerini, eğlencelerini ve modasını tasvir etmesiyle bilinir. Geisha'lar, kabuki tiyatro oyuncuları, sumo güreşçileri, güzel manzaralar ve mitolojik figürler en yaygın temalardan bazılarıdır.

Bu sanat formu, samuray sınıfının gücünün azaldığı ve tüccar sınıfının yükseldiği bir dönemde ortaya çıkmıştır.

Ukiyo-e'nin özellikleri:

Ahşap Baskı Tekniği: Ukiyo-e eserler, birden fazla ahşap kalıp kullanılarak basılan renkli resimlerdir. Her renk için ayrı bir kalıp kullanılır ve bu kalıplar mürekkebe batırılarak kağıda bastırılır.

Kompozisyon: Ukiyo-e resimleri, genellikle dikey formatta ve simetrik kompozisyonda tasarlanmıştır. Perspektif kullanımı nadirdir ve figürler genellikle ön planda yer alır.

Stil: Ukiyo-e, canlı renkleri, cesur kompozisyonları ve basitleştirilmiş formlarıyla karakterize edilir. Perspektif ve gölgeleme gibi Batılı sanat teknikleri genellikle kullanılmaz.

Konular: Ukiyo-e'nin ana temaları şunlardır:

Geisha: Eğlence dünyasının güzel ve yetenekli kadınları

Kabuki: Popüler bir Japon tiyatro türü

Sumo: Japon güreş sporu

Manzara: Doğanın güzelliği ve mevsimlerin değişimi

Mitolojik figürler: Ejderhalar, tanrılar ve tanrıçalar gibi geleneksel Japon mitolojisinden figürler

Efsaneler ve Hikayeler: Japon mitolojisi ve tarihi kahramanlık hikayeleri

Ünlü Ukiyo-e sanatçıları:

·          Katsushika Hokusai: "Fuji Dağı'na 36 Bakış Açısı" ve "Kanagawa Dalgası" gibi ikonik eserleriyle tanınan en önemli Ukiyo-e sanatçılarından biridir.

·          Utagawa Hiroshige: "53 Tokaido Durağı" serisi ve Edo'nun manzaralarını tasvir eden eserleriyle ün kazanmıştır.

·          Kiyoshige: Geisha'ları ve kabuki tiyatro oyuncularını tasvir etmede usta bir sanatçıydı.

Ukiyo-e'nin etkisi:

Ukiyo-e sadece Japonya'da değil, Avrupa'da da büyük bir etkiye sahip olmuştur. Özellikle Empresyonist ve Post-Empresyonist ressamlar Ukiyo-e'nin renklerinden, kompozisyonlarından ve temalarından ilham almışlardır. Van Gogh, Monet ve Degas gibi ünlü ressamlar Ukiyo-e eserlerinden etkilenmiş sanatçılara örnek olarak gösterilebilir.

Ukiyo-e, Japon kültürünün ve sanatının önemli bir parçasıdır. Geçmişten günümüze uzanan bu sanat akımı, Japonya'nın Edo Dönemi'nin renkli ve canlı atmosferini yansıtmaya devam etmektedir.

Ukiyo-e örnekleri:

Katsushika Hokusai, "Kanagawa Dalgası"

Utagawa Hiroshige, "53 Tokaido Durağı"

Kiyoshige, "Geisha ve Müşterisi"

Ukiyo-e'nin en önemli sanatçıları arasında şunlar yer alır:

* Katsushika Hokusai: "Kanagawa Dalgası Üzerindeki Fuji Dağı" adlı eseriyle tanınan Hokusai, Ukiyo-e'nin en büyük ustalarından biri olarak kabul edilir.

* Utagawa Hiroshige: Edo'nun manzaralarını tasvir eden eserleriyle tanınan Hiroshige, "Ukiyo-e'nin son büyük ustası" olarak anılır.

* Kitagawa Utamaro: Güzel kadın resimleriyle tanınan Utamaro, "kadınların ustası" olarak bilinir.

Ukiyo-e sanatı, Japonya'nın kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Bu sanat formu, sadece Japonya'da değil, tüm dünyada da büyük bir hayran kitlesine sahiptir. Ukiyo-e'nin etkisi, Van Gogh ve Monet gibi Batılı sanatçılarda da görülmektedir.

Ukiyo-e'nin günümüzdeki popülerliği, Japon kültürüne olan ilginin artmasıyla birlikte artmaktadır. Bu sanat formunun eserleri, müzelerde ve galerilerde sergileniyor, kitaplarda ve internette yayınlanıyor ve çeşitli ürünlerde kullanılıyor.

Ukiyo-e, Japonya'nın geçmişine dair büyüleyici bir pencere sunan ve günümüzde de ilham vermeye devam eden bir sanat formudur.

Ukiyo-e'nin özellikleri:

·      Ahşap baskı tekniğiyle üretilmiştir.

·      Renkli veya siyah-beyaz olabilir.

·      Genellikle dikey formattadır.

·      Kompozisyonda genellikle kesik çizgiler ve canlı renkler kullanılır.

·      Günlük yaşamın sahnelerini, manzaraları ve tarihi veya mitolojik figürleri tasvir eder.

Ukiyo-e'nin etkisi:

* Japonya'nın kültürel mirasının önemli bir parçasıdır.

* Batılı sanatçılar üzerinde de etkisi olmuştur.

* Günümüzde de popüler bir sanat formudur.

* Müzelerde, galerilerde ve internette sergileniyor.

* Çeşitli ürünlerde kullanılıyor.

Toplum ve kültür, insanlığın temel taşlarıdır. Japonya gibi kendi kültürel mirasına sahip çıkmak, onu yaşatıp canlı tutarak geleceğe aktarmaktan geçer. Birbirleriyle iç içe geçmiş ve birbirini tamamlayan bu kavramlar, insan yaşamının her alanını etkiler. Toplum ve kültürün önemini kavramak, kendimizi ve içinde yaşadığımız ülkemizi daha iyi anlamamıza yardımcı olur.

Aishitemasu!

Kon’nichiwa