Utku KABAKCI'nın 3 Kasım 2023 tarihli yazısı: Yenilgiye Övgü

Günümüzde bireylere sürekli kazanmaları gerektiği öğütleniyor. Üstelik tek bir zafer elde edilmesi de yeterli görülmüyor. Bu yüzden de ortalık şişirilmiş başarı hikâyelerinden geçilmiyor.

Hemen hemen bütün hikâye anlatıcıları, motivasyon konuşmacıları ve kişisel gelişim kitapları, insanlara başarılı olmanın gizli (!) formülünü vadediyor. Başarısızlık durumunda ne yapılması gerektiği üzerinde duran ise pek yok. Çünkü zamanın bireyinin başarısız olmak gibi bir lüksü olmadığı düşünülüyor. Başta aileler daha sonra ise içinde bulunulan çevre, insanlardan hep başarmaları talebinde bulunuyor. Bu yüzden de bazı öğrencilerin hazırlandıkları sınavlarda tek bir soru kaçırdıklarında dahi hırslarından ağladıkları durumlarla karşılaşır olduk. Çünkü mevcut sistem, âdeta hırs küpleri üreten bir makine gibi işliyor. Okul zamanlarında dayatılan, sınavlardan yüksek puan alma ve derece ile mezun olma; iş yaşamında iyi bir mesleğe ve maaşa/ücrete sahip olma hırsı şeklinde sürüp gidiyor. Üstelik işinizde zamanla yükselmeniz ve daha fazla para kazanmanız olmazsa olmaz kabul ediliyor. Oysa kimi zaman yapılan hatalar neticesinde başarısız olmak da iyidir. “Tamam, ben oldum, piştim” dediğimizde hayat öyle bir yerden vurabiliyor ki bizleri, işte o zaman daha kolay idrak edebiliyoruz önümüzde katetmemiz gereken uzun yollar olduğunu. Yani yenilgi, bizlere insan olduğumuzu unutturmayarak terbiye olmamızı sağlama işlevini görüyor.

Ömür denilen inişli çıkışlı yolculuk boyunca eğitim, iş ve özel hayatlarımızda hatalar yapabiliriz. Hatta yapmamız da gerekiyor. Mühim olan bu hatalardan ders çıkartarak öğrenme yolculuğuna devam edebilmek. Anadolu’da sıklıkla dile getirilen “Yiğit düştüğü yerden kalkandır” sözü, kıymetli olanın, hiç hata yapmamak değil, asla vazgeçmemek olduğunu çok güzel bir şekilde ifade eder. İnsan olmanın kaçınılmaz sonucu olarak beşer şaşar, beşer düşer. Bu nedenle “Asla düşmeyin”, “Hataya yer yok” gibi sloganların yerine “Düşseniz de kalkmayı bilin” anlayışını yerleştirmeye çalışmalıyız belki de.

Unutmayın; yiğit, düştüğü yerden kalkıp yoluna devam ettiğinde insanlar, düşüşünü değil, ayağa kalkışını konuşacaklardır.