Utku KABAKCI'nın 23 Şubat 2024 tarihli yazısı: Biz İnşasında Ötekinin Rolü

İnsanların “biz” demeye başlamasıyla birlikte kimlik de oluşmaya başlar. Şüphesiz biz zamiri, ortak değer ve yaşam biçimine işaret eder. Ancak yalnızca ortak değerlerden yola çıkarak biz inşasını kavrayabilmek güçtür. Çünkü kimlik belirleme, sadece kime biz denileceğinin ortaya konması ile mümkün değildir. Kime biz deneceği daha çok kimlere “bizden değil” deneceği ile ilişkilidir. Bu nedenle biz inşası ile bizden olmayan inşası eş zamanlı yükselir. Dolayısıyla bir kimliğin ortaya çıkış ve yükselişini anlayabilmek için o kimlik üzerinden kendisini tanımlayan insanların kimlere bizden değil dediğine bakmak gerekir.

Kimlik hangi unsur üzerinden yükseltiliyor olursa olsun sözünü ettiğimiz bu zıddı ile var olabilme durumunun bütün kimlikler için geçerli olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Yani her türlü kimlik meydana getirme sürecinde; ister siyasi, ister dinî, ister sınıfsal olsun bizden olmayanı göstermek kaçınılmazdır. İnşa edilmiş olan biz, varlığını bizden olmayan (öteki) etiketi vurulanın varlığına borçludur. Bu nedenle de biz ifadesinin sırtını yasladığı aidiyet ve ortak değerlerin güçlenerek sürekliliğini sağlayabilmesi, öteki ile çatışma ve mücadele hâlinde olunması ile mümkündür.

Kimlik ile karşı kimlik arasındaki çatışmanın, ortaya bir şiddet çıkartma potansiyeli yüksektir. Çünkü birliktelik, öteki ile korkutularak sağlanır. Bu sebeple de zihinlere; kötü olanın, tehlikeli olanın, şeytani olanın öteki olduğu ilmek ilmek işlenir. Ötekinin âdeta bir canavara dönüştürülmesi de insanlarda ona karşı şiddet uygulamanın meşru olduğu yanılsamasını doğurur. Bizden olmayan ile aynı ortamda veya yakında bulunma durumlarında da ortaya çıkan gerilimin şiddete dönüşmesi neredeyse kaçınılmazdır. Çoğunlukla öteki ile verilen mücadelenin fikri zeminde kalmayarak şiddete evrilmesinin sebebi ise güçlü bir biz inşa etmek isterken aynı zamanda güçlü bir öteki inşa edilmiş olmasıdır. Karşı kimlikler tüm bu süreç neticesinde birbirlerini düşman olarak gördükleri için ortadan kaldırma refleksi gösterir.

Gelin hep birlikte kimliklerden birinin kendi değerlerini muhafaza etmek ve sürdürebilmek adına karşı kimliği ortadan kaldırdığını kabul edelim. Karşı kimlik ile kendisini tanımlayarak var olabilen bu kimlik, şimdi noksan kalmayacak mıdır? Söz konusu sual irdelendiğinde mutlak bir şekilde haklı olduğumuza inanarak bizden olmayana duyduğumuz öfkenin belki de özünde kendimize duyduğumuz öfke ve düşmanlıktan kaynaklanıyor olabileceği daha iyi idrak edilecektir.