Sedat Sadioğlu'nun 15 Şubat 2023 tarihli yazısı: Deprem ve Afet Bakanlığı
“Aklın yolu birdir” denir de akıl başka yerlere giderse bir sorun var demektir. Başka yerlerden kasıt; bilgisizlik, ilgisizlik ve yetkisizlik kaynaklı gözükmektedir. Oysa günümüz bilişim çağında bilgiye ulaşmak çok kolay. Bakın bazı ülkelerin teknoloji ile uyumlu ve coğrafyası ile bütünleşmiş bakanlık adları; İran Petrol Bakanlığı, Norveç Balıkçılık Bakanlığı, Hindistan Denizyolu Bakanlığı, Tayvan Dijital İşler Bakanlığı ve Papua Yeni Gine Kahve Bakanlığı bunlardan bazıları. Bazı ülkelerde bana uçuk gelse de “Mutluluk Bakanlığı” bile var. Güzel ülkemizde neden bir DEPREM VE AFET BAKANLIĞI kurulmuyor ya da neden bu kadar yıldır bekleniliyor?
Tek bir iradeden ve tek bir elden depremi yönetemiyoruz, neden? İşte elimizde Japonya örneği var, 9 büyüklüğündeki depremlerde insanının burnunun kanamasına dahi izin vermeyen bu ülkeyi ve uygulamalarını neden örnek almıyoruz? Bakın, 4 bin yıl önce Hammurabi nasıl bir deprem kanunu çıkartmış; “(Madde 229) Bir inşaatçı her hangi bir kişi için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse, inşaatı yapan öldürülür.” Bu kadar net ve bir o kadar da cüretkâr bir kanun. Deprem gerçeği Osmanlı’da bile kayıt altında, son yüz yıl içerisinde çıkartılmayan fay ve fay hatları kalmadı, neyi bekliyoruz? Bugün dünyada Çin’den sonra söz sahibi olduğumuz ve teknoloji ile bütünleştirdiğimiz ‘inşaat sektörü’nde üstün başarılarımız varken, ülkemizdeki inşaat sektöründe bu açıklanamaz durum nedir? İnsanlık dramlarının, insanlık ayıplarına dönüşmesine daha ne kadar seyirci kalacağız. Neredeyse tamamı deprem bölgesi olan bir coğrafyamız var, depremler can almaya devam ediyor. Neden bir an önce DEPREM VE AFET BAKANLIĞI kurulmuyor, neden? Oysa çözüm çok kolay ve çok basit, tek elden yönetim ve teknoloji ile uyumlu bir çözüm. Sonuç, sıfır deprem şehidi ve sıfır deprem faciası. Çilekeş ve vefalı insanımız bu yaşananları hak etmiyor…