Sedat Sadioğlu'nun 16 Şubat 2023 tarihli yazısı: Deprem ve Tersine Mühendislik
Bu başlığı okuyanların, deprem ile tersine mühendislik arasında bir bağlantı kurması zor olsa da asıl zorluk, çağı yakalamada bazı kestirme yolların (çözümlerin ısrarla) kullanılmamasında yatmaktadır. Bu kestirme yolları yıllardır kullanan ve yaşama uygulayan Çin, tersine mühendislik sayesinde özellikle de teknoloji alanında dev adımlar atmıştır ve atmaya da devam etmektedir.
Tersine mühendisliği şöyle anlamamız gerekmektedir; Alman malı sismik cihazını alıp, sanayide ya da üniversite laboratuvarında söküyorsunuz, tasarım da dâhil en az yüzde 60 özgünlük (geliştirme) katarak kopyalıyorsunuz ve hem malzeme hem tasarım hem de işlevsellik çözülerek yerli bir cihaz ortaya çıkartmış oluyorsunuz. Sonra isterseniz adını, Türk-Sis-1A koyarsınız ve patentini almış olursunuz. İşte yerli teknoloji ile üretilen ve sonrasında da gelişmeye uygun, can kurtarmaya hazır bir deprem cihazı. Çin bu yöntemi yaklaşık yüz yıldır yapıyor, kazanan kim? Tabii ki Çin’de yaşayan insanlar.
Unutmayalım ki, dünyada gelinen şu anki teknolojik seviyeler ve bilginin paylaşımı, her ürünün yapılabilirliği imkânını sağlamaktadır. Ortada (sadece savunma sanayisinde stratejik bazı ürünler hariç) gizli bir ürün kalmadığı gibi, ulaşılamayan hiçbir kaynak sıkıntısı da yoktur. Buna beyin göçü ve sanayi casusluğu da dâhildir. İhtisas üniversitelerinin (robot üniversitesi, deprem üniversitesi gibi) yapılanmasına ve stratejik ürün üreten teknolojik işletmelerin örtülü ödenekten desteklenmesine gereksinim vardır. Medikal ve savunma sektörlerinde çağı yakalayan güçlü bir Türkiye’nin, dünyada deprem konusunda da söz sahibi olacağına inanmamız gerekir. Çünkü her türlü altyapımız buna uygundur, yeter ki nereden başlanacağını iyi bilelim ve işin uzmanı yöneticileri işin başına getirelim.