Ahmet KÖPRÜLÜ'nün 14 Nisan 2023 tarihli yazısı: Fizik Mühendisi Neden Optisyenlik Okur?

Gazi Yaşargil, Aziz Sancar, Uğur Şahin ve Özlem Türeci, ülkemizden “beyin göçü”ne geçmiş yıllardan en başarılı ve tipik örnekler. “Bu değerler bizde niye çıkmıyor” sorusuna yanıt aramadan önce, bir fizik mühendisinin 2 yıllık Optisyenlik bölümünde neden ikinci üniversite okumaya başlamaya ihtiyaç duyduğunun yanıtını bulmamız gerektiğini düşünüyorum.

Eğitimli iş gücü kaynağı, içsel büyüme modellerinde beşeri sermayenin en önemli fiziki varlığıdır. Romer ve Lucas tarafından geliştirilen “AK Tipi İçsel Ekonomik Büyüme Modeli”ne göre fiziksel ve beşeri sermaye birikimi dolaylı olarak teknolojik gelişmeyi de beraberinde getirmektedir. Doç. Dr. Ahmet Ay* ve Yrd. Doç. Dr. Pınar Yardımcı** tarafından, “Türkiye’de Beşeri Sermaye Birikimine Dayalı Ak Tipi İçsel Ekonomik Büyümenin Var Modeli İle Analizi” başlıklı akademik çalışmaya göre; 1950-2000 döneminde yükseköğretimdeki beşeri sermaye dikkate alındığında, ülkemizde uzun dönemde, fiziksel ve beşeri sermaye birikiminin ekonomik büyüme ve verimliliği pozitif yönde etkilediği ortaya koyulmuştur.

Türkiye ekonomisi için uygulanan modelde yapılan analizin en önemli sonucuna göre; Türkiye’de üniversite düzeyinde beşeri sermaye birikiminin ekonomik büyüme ile birlikte hareket ettiği ve bu durumun beşeri sermaye incelenen dönemde hem fiziksel sermayeyi hem de çalışan başına GSYİH’yı pozitif yönde etkilediği belirtilmektedir. Analize göre, bu etkiler kalıcı nitelikte olurken Türkiye’de üniversite eğitim düzeyinin ve fiziksel sermaye birikiminin arttırılmasına yönelik politikaların, uzun dönemde ekonomik büyüme ve verimlilik açısından önemli olduğu sonucuna ulaşılıyor.

Ülkemizde uzun yıllardır başta Avrupa ülkelerine olmak üzere beyin göçünün yaşandığı, sosyal bir gerçek. Ancak son yıllarda bu sorunda sayıca belirgin bir artış kaydedilmekte, bu durum özellikle sağlık kurumları başta olmak üzere AR-GE çalışmalarında nitelikli iş gücüne büyük ihtiyaç duyan sanayiyi olumsuz etkilemektedir.

Türkiye’den giden genç beyinlerin, gittikleri ülkelerin akademik ve sosyal hayatına kısa sürede entegre olup bilimsel katkı sağlamaya başladıklarını iletişim kaynaklarından öğrenmekteyiz. Beyin göçü yapan Türklerin neden ülkemizden ayrılmaya karar verdikleri ile ilgili çok sayıda ekonomik, sosyolojik ve duygusal neden sayılabilir. Dar bir örneklemden yola çıkarak bir sonuca ulaşmanın sağlıklı olamayacağı gibi, bu konuda henüz geniş bir evrende araştırma yapma imkânı da bulunmamaktadır. Ancak yurt dışına giden beyinlerin sosyal medya ya da basına yansıyan açıklamalarında öne çıkan gerekçelerden ilki ekonomik nedenler, ikincisi de gelecek kaygısı olarak ortaya çıkmaktadır.

Türkiye son yıllarda hızla genç beyinlerini ve nitelikli iş gücünü kaybederken, beyin göçünü karşılayan ülkeler ise neredeyse bedava beşeri sermaye elde etmektedir. Bu olumsuzluk devam etmemeli, en kısa sürede beyin göçünün durdurulması için üniversiteler, ilgili kuruluşlar desteğinde bir çalıştay yapmalı, bu etkinlikte başta yurt dışında çalışma arayışında olan genç beyinlerle diyalog kurulmalı, onlar da dinlenmeli ve Türkiye’de ne yönde çalışma yapabileceklerinin yolları aranmalıdır. Gençlere verebileceğimiz en önemli katkı ise gelecekle ilgili endişelerinin yok edilmesi olacaktır.

Ülkemizde son yıllarda özellikle savunma sanayisinde gerçekleşen büyük atılımlar, genç beyinler için özendirici çalışma alanları oluştursa da sahadaki gerçeklik çok farklıdır. Ailesini tanıdığım Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Fizik Mühendisliği Bölümü’nden mezun ve 4-5 yıldır da iş aradığını bildiğim bir genç kardeşimin daha rahat iş bulma olanakları nedeniyle şu anda 2 yıllık Optisyenlik Bölümü’nde okumakta olduğunu duydum. Fizik mühendisliğinde iş bulamayan bu kardeşimizin, çözümü optisyenlikte arayışı, en azından fizik mühendisliği bağlamında bile ülkemizde AR-GE destekli iş imkânlarının da son derece yetersiz olduğunu göstermektedir.

Oysaki fiziksel sermayeye yapılan her yeni yatırım, üretimin artmasını sağladığı gibi beşeri sermayenin de artmasını sağlayacaktır. Bu noktada bir taraftan sanayide AR-GE’lerin kurulması veya geliştirilmesi teşvik edilmeli, kamu politikaları güçlendirilmeli; bir taraftan da Avrupa’da gelecek planları yapan beyinlerin göçünün önlenmesi için genç kardeşlerimiz hem motive edilmeli hem de iş olanakları araştırılmalıdır. Ayrıca gidenlerin geri gelmesi için “tersine beyin göçü teşvik programı” hazırlanmalı, inovasyon ve girişimcilik politikaları geliştirilmeli ve son olarak çeşitli ülkelerde çalışan beyin gruplarımıza “dönüş yapma” çağrısında bulunulmalıdır.

* Türkiye’de Beşeri Sermaye Birikimine Dayalı Ak Tipi İçsel Ekonomik Büyümenin Var Modeli İle Analizi (1950-2000) Ahmet AY

** Pınar YARDIMCI