Utku KABAKCI'nın 7 Ağustos 2024 tarihli yazısı: İkna Müessesesi
Siyasi erk, bazen güç ve zafer sarhoşluğundan kimi zaman da gücünü yitirmeye başladığı düşüncesinin getirdiği panik durumundan ikna müessesesini rafa kaldırarak “ben yaptım oldu” inadı ile politikalar üretmeye başlayabilir. Siyasi iktidarlar, bilhassa toplumun bütününü ilgilendiren mühim meselelere ilişkin karar alırken, çeşitli sebeplerden dolayı ikna süreçlerini ihmal ederek geniş mutabakatı sağlamadan politikalarını hayata geçirmeye kalkabilir.
Yukarıda sözünü ettiğim yaklaşımı benimseyenler; meydana getirdikleri suni gündem ve tartışmalar ile kemik oylarını, desteklerini konsolide edebilir, konuşulmasını istemedikleri gerçek gündemi gizleyebilir, rakiplerinin enerji, imkân ve zamanını kendi istedikleri yöne çevirebilir. Ancak sıralanan tüm bu kazançlar kısa vadelidir. Çünkü toplum, orta ve uzun vadede “ben yaptım oldu” gösterisinde bulunan politikacıların kendisine meydan okuduğu düşüncesiyle kendi meydan okumasını ortaya koyar. Ayrıca siyasi karar alma ve uygulama süreçlerinin şeffaflığı, hesap verilebilirliği toplumun siyaset kurumuna duyduğu güvenin temelidir. Bu temelin sarsılması demokrasi sistem ve kültüründe telafisi kolay olmayan derin hasarlar bırakabilir. Bunun yanı sıra ülke yönetiminde keyfi kararlar alındığı yönünde bir algının oluşması uluslararası iş birliklerine mani olacağı gibi yabancı yatırımcıların da uzak durmasına sebep olur.
Siyasi iktidarlar, eğer kısa vadeli kazançlar uğruna katılımcılığı önemsemeyen bir yaklaşımla hareket ederek; farklı görüşleri hiçe sayarlarsa, toplumu oluşturan çeşitli kesimleri duymazdan, görmezden gelirlerse, demokratik süreçlere saygı duymazlarsa bir noktadan sonra kaçınılmaz olarak mevcut güç ve imkânlarını kaybetmeye başladıkları hakikati ile yüzleşmek mecburiyetinde kalacaklardır. Toplumun geniş kesimlerini ortak ideal ve hedefler etrafında birleştirmeyi başarabilen lider, politikacı ve siyasi partiler ise bu vizyonu taşımayan rakiplerine kıyasla çok daha uzun ömürlü olacaklardır.