Utku KABAKCI'nın 10 Temmuz 2024 tarihli yazısı: İşlevini Yitirmiş Kavramlar Deryasında Çırpınmak
Günümüzde teknolojinin, iletişimin ve sosyal dinamiklerin hızla değişmesi, dönüşmesi geçmiş yüzyıllardan kalan kavramların içinde bulunduğumuz dönemi açıklamakta yetersiz kalmasına sebep oldu. Söz konusu değişimin etkileri sadece bireysel değil, toplumsal ve küresel düzeyde de gün yüzüne çıkıyor.
İleri teknoloji, her geçen gün daha da gelişerek hem gündelik hem de iş yaşamlarımıza nüfuz ediyor. Yapay zekâ, nesnelerin interneti gibi gelişmeler ekonomik ve toplumsal yapıları yeniden biçimlendiriyor. Küreselleşme ve iletişim teknolojilerindeki devrim, dünyayı âdeta küçük bir köy hâline getirdi. Artık olaylar ve bilgiler saniyeler içinde dünyanın bir ucundan diğerine ulaştırılabiliyor. Bu hız, yerel ve küresel olayların iç içe geçerek karmaşık bir hâl almasına ve yeni gerçeklikler meydana gelmesine neden oluyor. Karşılaştığımız yeni gerçeklikleri eskinin kavram ve modelleri ile sabitleyebilmek yani bir anlam yükleyebilmek ise giderek güçleşiyor. Bu nedenle de geleneksel değerler, normlar ve kimlikler, yeni zamanlarda teknolojideki değişimin hızına paralel bir şekilde tekrar tekrar üretilmek ve tüketilmek zorunda.
Teknolojideki baş döndürücü hızın iletişimi dolayısıyla da sosyolojiyi, ekonomiyi ve gündelik ilişki kurma biçimlerini yani hayatın tam da kendisini sürekli yeniden şekillendiriyor olması bugüne kadar kullanageldiğimiz düşünce sistemlerini ve kavramları etkisiz kılıyor. İşlevini kaybetmiş kavramlar deryasında çaresizce çırpınarak boğulmamak için düşünürlerin, akademisyenlerin, politikacıların, yeni zamanları kavrayabilmesi gerekiyor. Bu da ya daha dinamik, esnek ve çok boyutlu kavramlar bulmalarına ya da eski kavramların içini boşaltarak onlara yeni mana ve işlevler atfedebilmelerine bağlı görünüyor.