Sedat SADİOĞLU'nun 25 Temmuz 2024 tarihli yazısı: Kulluğun Gerçek Anlamı

Gören Göz – 77/1: Gizlenmiş Bir Ayet (!)

Müslümanlar olarak, Allah’a iman edip, doğru işler yaptıktan ve öldükten sonra şanslı bir Müslüman olarak, (Allah’ın izni ile) cennetlerden birisine girmeyi umut ederiz. Bu umut üzerine, pozitif bir görüş benimseyerek de yaşamaya çalışırız. Buraya kadar bir problem yok, ancak aşağıdaki ayeti okuduğunuzda, cennetlere girecek olan şanslı kulların sadece Müslümanlar olmayacağını da kabul etmiş olacağız;

“Şüphesiz iman edenler (ve Allah’ı tek yaradan kabul ettikten sonra, Allah’a koşulsuz inanıp, teslim olanlardan); Yahudilerden, Hristiyanlardan ve Sabiilerden de Allah’a ve ahiret gününe inanıp salih amel (barışa, ilme ve yararlı işlere yönelik iş) işleyenler için, Rableri katında (cennet) mükâfatlar(ı) vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur (ve) onlar (zorlu hesap verme gününde) üzüntü çekmeyeceklerdir.”  (Bakara Suresi, 62.Ayet)

Ek bilgi: Sabiiler Kimdir?

Birçok âlim görüşüne göre, Sabiiler’in, hangi inanç grubundan oldukları, tam anlaşılamamıştır. Sabiiler hakkında farklı görüşler vardır. Bir görüşe göre Sabiilik, Âdem, Nuh ve Vaftizci Yahya'yı peygamber kabul eden, ancak İbrahim, Musa, İsa ve Hz.Muhammed'i reddeden tek tanrılı bir dindir. Eskiden mensupları çoğunlukla Irak ve Suriye'de bulunurdu. İslâm'ın ortaya çıkışından sonra inanç mensuplarının sayıları iyice azalmış ve zamanla yok olma noktasına gelmiştir. Günümüzde ise Dünya üzerinde 60.000 ile 70.000 kadar Sabii olduğu tahmin edilmektedir. Bir başka görüşe göre;

“Sabiiler, ne Yahudi, ne Hıristiyan, ne Mecusi, ne de Müşrik olmayan, yaratılmış bulundukları doğal halleri üzere kalan bir toplumdur, belli bir dinleri yoktu. (İbn Kesir, Tefsîr: 1/104)

Hac Suresi, 17.Ayette, Mecusilerden ayrı olarak anıldığına göre bunlar Mecusi değillerdir. Bakara ve Maide surelerinde de bunlar, Allah’a inanan, salih amel işleyenleri cennetlikler arasında sayıldığına göre, bunlar meleklere, güneşe ya da yıldızlara tapan müşrik bir kavim de olamaz. Allah’ın birliğine inanan, yalnız O’na tapan bazı topluluklardır. Zaten Araplar da cahiliye döneminde meleklere tapanlar vardı. Kur’an, Allah’tan başka bir varlığa tapan kimseleri, –taptıkları peygamber de olsa, melek de olsa– müşrik saymaktaydı.

“Yukarıdaki görüşü esas alacak olursak, bugün sadece tek Tanrı inancı olan, Tanrı’dan yardım dileyen ve Tanrı’ya dua eden o kadar çok insan var ki, bunların sayılarının milyarları geçtiğini biliyoruz. Bu gruba giren en büyük kesimin Güneydoğu Asyalılar (özellikle Çinliler ve Hintliler) olduğu aşikârdır. Kur’an ayetlerinin her kula hitap ettiği ve evrensel mesajlar içerdiği ise unutulmamalıdır!”   

Sonuç:

Sonuç olarak cennette çok yer vardır, her kul enin de sonunda cennete girecektir ve çok renkli sonsuz bir ahiret hayatı başlayacaktır. Ahirette bile, insan ruhlarının birbirini tanıması devam edecektir. Belki de bu tanışmalar sayesinde, başka türlü iyilikler, yardımlaşmalar ve faydalar ortaya çıkabilecektir. Şimdilik bunları iddia etmek zor olsa da, ancak tahminlerde bulunmak mümkündür. (Yazarın yorumu)  

Aşağıda ünlü Alman yazar Goethe’nin, gizli Müslüman olduğunu da gösteren (ve konuyla ilişkili) bir değerlendirmesini vermek istiyorum;

“Eğer Müslümanlık bu (anlatılan) ise, hepimiz Müslüman olarak yaşamıyor muyuz? Evet, aramızdan her kimin hayatında bir parça ahlâk (ve Allah korkusu) varsa, (o kişi zaten) Müslüman olarak yaşıyor demektir!”

Kısa Bilgi:  Johann Wolfgang Von Goethe Kimdir?

Goethe, 1749’da Frankfurt’da (Almanya’da) doğdu. Varlıklı bir aileden gelen babası tarafından aydınlanma düşüncesinin ideallerine göre yetiştirildi. Küçük yaşta Fransızca, Latince ve Eski Yunanca öğrendi, güzel sanatlar ve tiyatroyu tanıdı. 1765’de hukuk eğitimine başladı ancak hastalanıp evine döndü,1832’de öldü. Din ve mistisizmle tanışması hayatında önemli değişikliler yaptı. Birçok değerli eser bıraktı.

“…Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi affet; kâlplerimizde, inananlara karşı bir düşmanlık bırakma! Rabbimiz, Sen çok şefkâtli (ve) çok merhametlisin.” (Haşır Suresi, 10.Ayet) Sen’in her şeye gücün yeter…Amin ! 

Gören Göz – 77/2: FELSEFE DOLU BİR ŞİİR

Aşağıda Allah’a kul olmanın anlamı üzerine felsefe dolu bir şiirimi sunmak istiyorum;

ZOR OLAN

Gözlüyor melekler beni

Defterde ise yer yok

-zaten geldi zaman

Kabul etmek, zor olan...

Kalbim titretiyor beni

Bazen nedensiz, yersiz

-korktuğum da yok değil!

Candır bu, teslim olan...

Kandıramaz kimse beni

Her şey açık ve beyan

-zararda ve ziyandadır;

Bir kula, köle olan...

Teselli etme beni!

Bile bile lades olur mu?

-inatla devam ettiriyor;

Kör ve sağır olan... ……(Sedat Sadioğlu)

Gören Göz – 77/3: Kulluk Dönemleri

Hiç kulluk/insanlık tarihinin ne zaman başladığını, hangi dönemlere ayrıldığını ve ne kadar süreceğini biliyor musunuz? Aşağıdaki bilgiler, birçok kaynaktan toplanan, karşılaştırmalı hesaplamaları içermektedir. İşte, kulluğun/insanlığın tarihi ve dönemleri (tahmini);

DÜNYADA KULLUK DÖNEMLERİ

Ana Dönemler

Tarihler *

Nüfus (en az)

Özel Dönemler

Cinler Dönemi**

mö.90.000~15.000

Bilinmiyor

Cinler Dönemi

Hz.Adem ve Havva  Dönemi***

mö.15.000

2

İlk İnsanlık Dönemi

Hz. Adem’in Sülâlesi

mö.15.000~10.000

50.000

Hz. Adem’in İlk  Kabileleri

mö.10.000~4.000

650.000

Nuh Tufanı

mö.4.000

95

Karanlık Dönem

Hz. Nuh Dönemi

mö.4.000~3.000

25.000

Kavimler Dönemi

İnançlı Kabileler-1

mö.3.000~2.000

250.000

İnançlı Kabileler-2

mö.2.000~1.000

7.000.000

Hz. Musa - Hz. İsa Dönemleri

mö.1.000~milât 0

150.000.000

Hz.İsa – İslâmiyet

milat 0~1.000

850.000.000

Kayıplar ****

mö. 4000~milât 0

2.000.000.000

Karışık Dönem

İslâmiyet - Günümüze Kadar

ms.1.000~2.000

1.000.000.000

Gelişme Dönemi

Günümüz Dönemi

ms.2.000

6.600.000.000

Uzay Dönemi

ms.2.500~

4.400.000.000

Cinlerle Tanışma Dönemi

Kıyamet Dönemi

ms.2.750~

5.000.000.000

Karışık Dönem

Kıyametin Kopması

ms.2.800~

Dünyanın Sonu

T O P L A M

92.800 Yıl~*****

~20.000.000.000

 

Açıklamalar:

(*) Şanlıurfa’daki Göbeklitepe kazıları,  insanlığın en eski yerleşimini (bilinen) ve en eski inanç sistemini ortaya çıkarmıştır. Bulguların yaklaşık 12.000 yıllık oldukları (m.ö.~10.000) tahmini yüksektir. Kazılarda tapınak kalıntılarına ve eşyalarına rastlanmıştır. Bu da, insanın ilkel bile olsa, yaptıklarıyla bir Yaradan bilincine sahip olabileceğini göstermektedir. 

(**) Cinlerin de Allah’ın yarattığı kullar olduğunu biliyoruz. Onların da yeryüzünde zaman zaman yaşayıp, Peygamberlere yardım ettiklerini (Kur’an’dan) net olarak biliyoruz. Ancak haklarında fazla bilgi sahibi değiliz. Yukarıdaki tabloda, insan olmasalar da bir kul olarak, dünyadaki ve evrendeki var oluşlarından bahsedilmiştir.

(***) İkiz doğumlar ve insana bahşedilen 1000 yılı aşkın yaşam süreleri etkili olmuş olabilir. Böylece, insan nüfusu katlanarak çoğalmıştır.

(****) Bugüne dek 124.000 peygamber geldiği bilindiğine göre,  Hz.Muhammed’e (s.a.v.) gelene kadarki nüfusun, ortalama 25.000 olan bir kasabayla (şehir) orantısından, yaklaşık 3 milyar insanın dünyadan gelip geçtiği bulunabilir. Yukarıdaki tablo, bu esasa göre hazırlanmıştır. Ancak Hz.Muhammed’e (s.a.v.) kadar geçen sürelerde, nüfus kayıtları sadece erkeklerin sayısına göre belirlenmiştir. Bundan dolayı, kadın nüfusu, bebek ve çocuk ölümleri ve hatta salgın hastalık sırasındaki kitlesel ölümler hesaplamalara katılmamıştır. (Avrupa’da ortaya çıkan büyük hastalıklar ve neredeyse ~%50 insanın ölümünden bahsedilen salgınlar da yaşanmıştır.)

(*****) m.ö. ~90.000 yılı ile m.s. ~2.000 yıllarının toplamıdır.

 

(NOT: Yetmişyedinci bölümün sonu…)