Utku KABAKCI'nın 17 Ocak 2024 tarihli yazısı: Siber Vatan
Siber savaş, basitçe; bir devletin, başka bir devletin bilgisayar sistemlerine veya ağlarına zarar vermek ya da kesinti oluşturmak için gerçekleştirdiği sızma girişimi olarak tanımlanabilir. Bu tür sızma girişimlerinin arkasındaki neden genellikle hedef alınan devletin mahrem diyebileceğimiz askeri, ekonomik ve siyasi bilgilerinin ele geçirilmesidir. Bu mahrem bilgiler üzerinden bir devletin iç ve dış politikalarına müdahale edilmeye çalışılabilir.
Sızma faaliyetleri ayrıca bir devletin altyapı sistemlerini (iletişim, enerji, su, elektrik, bankacılık gibi) hedef almak suretiyle ülkedeki günlük yaşamı ve iktisadi işleyişi kesintiye uğratarak bir kaos durumu meydana getirmek maksadıyla da gerçekleştirilebilir. Tüm bunların yanı sıra doğrudan askeri sistemlere saldırılarak savaş ya da terörle mücadele dönemlerinde bir devletin güvenlik politikalarını hayata geçirmesine mani olmak amacıyla da siber savaş faaliyetleri yürütülebilir.
Siber savaşlarda ülkelerin ve toplumların uğrayacağı zarar ve yıkımın ne kadar büyük olabileceği üzerine kafa yorulduğunda devletlerin siber alanı neden bir ulusal güvenlik meselesi olarak görmeye başladığı çok daha iyi idrak edilecektir.
İleri teknolojinin baş döndüren hızı ile birlikte hayatımızın hemen hemen her alanına etki etmeye başladığını söyleyebileceğimiz yapay zekâ, siber alanda verilen mücadelede de ön plana çıkmaya başladı. Artık devletler, yapay zekânın getirdiği tehdit ve fırsatları isabetli bir biçimde analiz ederek ulusal güvenlik stratejilerini belirlemek durumunda. Günümüzde devletler, egemenliklerinin devamlılığını sağlayabilmek için kara, hava ve deniz sınırlarını muhafaza ettikleri gibi siber sınırlarını da koruyabilecek beceri ve donanımı inşa etmek için gereken politikaları hayata geçirebilecek vizyona sahip olmaya mecbur. Çünkü siber sınırların muhafaza edilmesi, bir beka meselesi hâline geldi.
Ülkemizde yapay zekânın beraberinde getirdiği tehlikelerin ve siber sınırların korunmasının hayati öneme sahip olduğunun anlaşılıp anlaşılmadığı hususlarına gelecek olursak, Milli İstihbarat Teşkilâtının (MİT) 97. kuruluş yıl dönümü etkinliklerinde MİT Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kalın’ın konuşmasında, yapay zekâ ve siber güvenlik konularına ayrı bir başlık açmış olmasının dikkatlerden kaçmaması gerektiği kanaatindeyim. Çünkü en tepeden bu sahalardaki gelişme ve tehditlerin farkında olunduğunun, gerekli çalışmaların yürütüleceğinin altı çizilmiş oldu. Söz konusu konuşmasında Kalın, yeni bir risk alanı olarak yapay zekâ ile karşı karşıya kalındığını belirterek şu değerlendirmede bulundu:
"Sunduğu büyük imkânların yanı sıra büyük tehditleri de beraberinde getiren yapay zekâ, çağımızın âdeta dijital atom bombasıdır. Barışçıl ve insancıl amaçlarla kullanıldığında hayatımızı kolaylaştıran ileri teknoloji, her türlü manipülasyona da açık bir mahiyet arz etmektedir. Sınırı ve çerçevesi çizilmemiş yapay zekâ çalışmaları, insanlığın geleceğini doğrudan tehdit etme potansiyeline sahiptir.
Yapay zekâ, sanal gerçeklik, güçlendirilmiş gerçeklik, derin sahte ve diğer baş döndürücü gelişmeler karşısında siber vatanı korumak en az fiziki sınırlarımızı korumak kadar hayati önemdedir. Ülkemize yönelik siber saldırılara karşı etkin bir şekilde mücadele eden teşkilatımız, tüm kurum ve kuruluşlarımızın siber suçlara karşı da korunaklı ve dirençli olması için çalışmaktadır."
Kalın, ayrıca konuşmasında, MİT bünyesinde Millî İstihbarat Akademisinin kurulduğunu da duyurdu. Akademi, yürüteceği eğitim ve bilimsel araştırmalarla istihbarat ve güvenlik alanlarında teorik bilgi üreterek literatüre katkıda bulunmayı hedefliyor. Akademi bünyesinde açılacak olan yüksek lisans ve doktora programlarında öğrenciler; istihbarat, güvenlik, strateji, bölge çalışmaları, siber güvenlik ve kriptoloji, uydu-uzay sistemleri ve yapay zekâ alanlarında bilimsel çalışmalarını yürütecek.
MİT Başkanı Kalın’ın konuşmasında, yapay zekânın öneminin üzerinde durmuş olması ve kurulan Millî İstihbarat Akademisindeki bilimsel faaliyet alanları, yapay zekânın yeni bir mücadele alanı olarak ortaya çıktığının ayırdında olunduğunun ve siber vatan bilincinin inşa edilebilmesi için kolların çoktan sıvandığının göstergesidir.