Utku KABAKCI'nın 1 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Yanlış Hesap Ankara’dan Döner

Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi’nde bir araya gelen AB liderleri, uzun bir aranın ardından tekrar Türkiye ile olan ilişkilerini masaya yatırdı. Bu, Türkiye’nin en üst seviyede AB gündemine alınması anlamına geliyor. Şüphesiz AB’nin Türkiye ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmesinde Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’daki sıcak gelişmeler belirleyici oldu.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, AB Liderler Zirvesi’nden sonra düzenlediği basın toplantısında, “Türkiye her zaman kolay olmayan fakat kesinlikle mühim bir stratejik ortaktır. Bu birlikte değerlendirmemiz gereken birçok husus için geçerlidir. Dolayısıyla geleceğe dönük perspektife ihtiyacımız var. İyi bir iş birliği her iki tarafın çıkarınadır” değerlendirmesinde bulundu.

Söz konusu zirvenin sonuç bildirisinin Türkiye ile ilişkileri kapsayan bölümü de açıklandı. Bu bölümde, “AB’nin Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortam ile Türkiye’yle iş birliğine dayalı ve karşılıklı fayda sağlayan bir ilişki geliştirilmesinde stratejik çıkarı vardır” analizine yer verildi. Bildiride, ayrıca Kıbrıs meselesine ilişkin, “AB-Türkiye iş birliğini de geliştirebilecek olan Kıbrıs görüşmelerinin tekrar başlamasına ve ilerlemesine büyük önem verilmektedir” ifadesinin kullanılmış olması da dikkat çekti.

AB, özellikle de Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konularında hazırladığı ve hazırlayacağı raporlar ile Türkiye’nin faaliyetlerinin “yasa dışı” olmamasını şart koşarak ilişkilerini inşa etmeye çalışacaktır. Fakat zaten Türkiye, her zaman olduğu gibi bugün de Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuku hiçe sayacak herhangi bir çalışmanın içinde olmadan hakkını arama ve muhafaza edebilme gayreti içindedir. Yani AB’nin her ne kadar Türkiye ile ilişkilerini yeniden canlandırmak durumunda kalmış olsa da üstten bakan tavrını kolay kolay bir kenara bırakamayacağı ıskalanmamalıdır.

Mesele, Orta Doğu, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs olduğunda hangi birlik ya da devlet olursa olsun Türkiye’nin bölgedeki gücünü ve etkisini göz önünde bulundurmadan, üstten bir tavırla Türkiye’ye rağmen bir hesap çerçevesinde hareket etmeye kalkarsa hüsrana uğramaması kaçınılmazdır.