Mert Can DUMAN'ın 27 Eylül 2023 tarihli yazısı: Yeni Oyun Yeni Kurallar II

Bu köşeyi takip eden değerli okuyucularımız hatırlayacaklardır: geçtiğimiz hafta G20 Liderler Zirvesi’nden çıkan önemli mesajlara ilişkin değerlendirmelerimizi paylaşmış; giderek daha gür bir şekilde yükselen küresel güneyin sesi ile özellikle zirvenin ‘Tek Gelecek’ temasına atıfla dünyanın sürdürülebilir kalkınma hedeflerine giden yolda yapılması gerekenler ile yapılanlar arasındaki ikileme eğilmeye çalışmıştık. Geçen haftaki buluşmamızın sonunda ise G20 Zirvesi’nin en önemli çıktılarından birisi de Hindistan – Orta Doğu – Avrupa Ekonomik Koridoru’na ilişkin değerlendirmelerimizi bu haftaya bırakalım diye sözleşmiştik. O zaman buyurun geçen hafta başlattığımız seriyi bu hafta hep birlikte sürdürelim.

Onuncu yaşını dolduran ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ Projesi (ya da kamuoyunda bilinen ismiyle Kuşak-Yol Projesi) Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in 2013 yılında duyurduğu tarihi İpek Yolu’nun günümüz dinamikleriyle yeniden canlandırılarak 2049 yılına kadar Çin-Roma medeniyeti birliğinin uyandırılışı olarak şekillenmişti. Üzerinden geçtiği ülkeler itibarıyla dünya milli gelirinin %40’ından, dünya nüfusunun %60’ından, duyurulduğu tarihe kadar keşfedilen enerji kaynaklarının %75’indne fazlasını bünyesinde barından Kuşak-Yol Projesi, günümüz dinamiklerine uyumlu hale getirilmesi ve kamuoyundaki bilinirliğin artırılması açısından farklı eksenler bazında ‘dijital ipek yolu’, ‘kara ipek yolu’, ‘hava ipek yolu’ gibi alt kırılımlarla isimlendirilmişti. Aradan geçen 10 yıl boyunca yolun geçtiği ülkelerin kültürel, ekonomik, iş yapma kültürü, dinsel ve siyasi farklılıkları projenin hayata geçirilmesi noktasında sıkıntıları beraberinde getirdi. Halihazırda ihtilaf içerisinde olan tarafların aynı kuşak ve/ya yol üzerinde aynı düzleme oturması kâğıt üzerinde mucizevi bir proje gibi görünse de işler uygulamada o kadar da sihirli olmadı.

Son buluşmamızda da altını ısrarla çizdiğimiz gibi, güncel ajandada Hindistan özellikle Güney Asya ve Güney Yarımküre’nin sözcülüğünü Çin’den devralmışa benziyor. Önce Birinci Afrika İklim Zirvesi’nde 1,5 milyarlık bir nüfusu temsil eden 54 Afrika ülkesinin sözcüsü olan Hindistan, ev sahibi olmanın da avantajıyla G20 Liderler Zirvesi’nin sonucunda Hindistan’ı Orta Doğu ve Avrupa’ya entegre edecek çok uluslu bir proje olan "Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru"nun tanıtılmasına vesile oldu. G20 Liderler Zirvesi’nde aralarında ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Almanya, İtalya ve Avrupa Birliği’nin de bulunduğu paydaşlar tarafından imzalanan Mutabakat Zaptı, ülkelere bağlayıcı bir finansal taahhüt getirmezken 2 ay içerisinde koridorun oluşturulmasına yönelik bir ‘eylem planı’ ödevi veriyor. Mutabakat Zaptı ile Hindistan çıkışlı eşyanın önce BAE’ye, sonrasında Suudi Arabistan’a, Ürdün’e ve İsrail’e geçerek Avrupa’ya bağlanmasını, İsrail’in ardından ise Yunanistan’ın Pire Limanı ile Avrupa’ya bağlanmasını öneriyor. Hiç şüphe yok ki, söz konusu hamle Güney Asya’da oyunun yeniden başladığının bir göstergesi. Çin’in uzun yıllardır üretim gücüyle birlikte gelen hegemonyasına Hindistan’ın ‘ben de buradayım’ demesi olarak nitelendirilen bu hamle ile ticaret akışının Hindistan’ı üs belleyecek biçimde şekillenmesi, önümüzdeki dönemde bölgedeki büyük abiler Çin’in ve Hindistan’ın masada (ve kuvvetle muhtemel sahada) karşı karşıya gelmesine sebep olabilir.

Üzerine uzun tartışmalar da yapılıyor: Peki bu koridorda Türkiye’nin olmamasını nasıl değerlendirmeliyiz? Şüphesiz Mutabakat Zaptı ile önerilen rotada Türkiye’nin olmaması, dünya ticaret yollarının yeniden şekillenmeye başladığı günümüzde ülkemizin bu durumdan katkı sağlayamamasını beraberinde getirir. Hiç şüphesiz Sayın Cumhurbaşkanımızın da ‘Türkiye’siz koridor olmaz’ sözü de bu konuyla ilgili değerlendirmelerin bir süre daha devam edebileceğinin göstergesi. Nitekim, sahip olduğu üretim gücüyle Türkiye’nin masada da güçlü kalarak söz konusu yeni oluşumlara ev sahipliği yapma noktasında elini güçlendirmesi önümüzdeki döneme ilişkin en önemli ödevlerimizin başında geliyor.

Sağlıklı ve güzel bir hafta dileklerimle…